Birileri de "Atatürk'ü ve cumhuriyeti benimsemeyenler, vatandaşlıktan çıksın" derse-2

Merhaba değerli okurlar,

Evet, Başbakanımızın vekil dokunulmazlığını kaldırma ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parti liderleriyle görüşerek uzlaşma arayacağı konularında sözünde durmayarak halkı kandırması, Sayın GÜL'ün Nisan ayından itibaren gerilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma konusundaki ısrarlı tutumu ve sonuçda seçilmesi, Ülkemizin önündeki sürecinin sıkıntılı olarak geçeceğinin bir göstergesidir.

Evet, Komutanların, Başkomutan sıfatıyla Cumhurbaşkanı Sayın GÜL'ün yemin törenine katılmamasıyla başlayan bu süreç, TSK'nın Cumhurbaşkanına gönderdiği eşsiz davetiyeleriyle devam etmektedir.

Bunun yanında,

GATA'da yapılan diploma töreninde, Dönem 1.sine Cumhurbaşkanı sıfatı ile ödülünü veren Sayın GÜL'e cılız bir alkışın layık görülmesi, dönem 4.süne ise Sayın BÜYÜKANIT Paşa tarafından verilen ödül aşamasında ise, çoşkulu bir alkışın ortaya konması,

Yine 4.ye verilen ödül aşamasında koltuğundan kalkan Sayın Genel Kurmay Başkanımızın, Cumhurbaşkanı Sayın GÜL'e alışılmışın dışında selam vermemesi,

GATA komutanı Necati ÖZBAHADIR, dekan Tabip Tümgeneral Mehmet Zeki BAYRAKTAR ile dönem 1.si Hava Tabip Eyüp DÜZGÜN'ün, konuşmalarında, Cumhurbaşkanına, " Sayın Cumhurbaşkanım " değil de, " Sayın Cumhurbaşkanı " ifadelerini kullanması, durumun ne denli can sıkıcı bir hal aldığının somut göstergesidir.

Dün 1, bugün 2 olan köşk serüveninin esasında kurumlara yapılacak olan atamalarla, Anayasa'da yapılacak ATATÜRK'süz bir sivil anayasa çalışmaları ile daha da can sıkıcı bir hal alması içten bile değildir.

Adına ihtiras mı dersiniz ne dersiniz bilemem ama, Ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye ve halkın huzurunu bozmaya hiç bir siyasetçinin hakkı olmadığını sade bir vatandaş olarak düşünmekteyim.

Bu işi TSK ile horoz kavgasına döndürmenin gereği varmıydı?

Bence, Sayın Cumhurbaşkanı ve de Sayın Başbakanın bu konuyu özenle düşünmeleri ve bundan sonra atılacak adımları her yönüyle ve itinayla değerlendirmeleri gerekmektedir.

Çünkü bu horoz dövüşünün başlamasına neden olan, Onların geçmişte yaptıkları söylemleridir.

Artık bu saatten sonra, kalkıp da, "Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Yahu Millet istedikten sonra, laiklik tabii elden gidecek." ya da bir önceki yazımda belirttiğim benzer sözlerle, ya da uygulamalarla bardağı doldurup taşırmamalıdırlar.

Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan olmak üzere, AKP, laiklik, cumhuriyet, Atatürk gibi kavramlarla uğraşmak yerine, halkın ekonomik yönden daha iyi bir duruma gelebilmesi için, Milletvekillerinin dokunulmazlığının sınırlandırılması, hortumcular ve siyasilerle ilgili davaların zaman aşımından düşmesinin önüne geçilmesi yönünde gerekli düzenlemeleri yapmalıdırlar.

Zaman aşımından davaların düşmesiyle, bu zat-ı muhteremler AKLANMIŞ olmamalıdırlar.

Halk, Sizlerden bu konuda çalışma beklemekte, halk hortumlanan trilyonların hesabının sorulmasını istemekte, Halk bu paraların sorumlularından tahsil edilerek kendilerine hizmet ya da %2'lik zam yerine, %12'lik zam olarak dönmesini beklemektedir.

Sayın Başbakan, evet halk Sizden Devlet imkanlarının hakça halka dağıtımını beklemektedir. Hedef koyduğunuz 10.000 Doların gerçekten her yurttaşa yansıyarak gerçekleşmesini beklemektedir.

Yoksa, yandaşların ya da 3-5 tane zenginin mal varlıklarının abartılı bir şekilde %100'lerin üzerinde artmasıyla, o artışın halka yansıyan bir artış gibi gösterilmesini değil.

Şu bir gerçek ki, Sizin, maalesef, 10.000 dolara hedef olarak gösterdiğiniz kesim gerçek halk değildir. Çünkü Siz, memura, emekliye, işçiye öngördüğünüz 40- 50 YTL'lik zamlarla, 10.000 dolarlık hedefin kimlere yarayacağını açıkça ilan ediyor ve halkı kandırmaya devam ediyorsunuz...