Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Birilerinin tartışma üslubunu öğrenmesi gerek...

Birilerinin tartışma üslubunu öğrenmesi gerek...
 

Kemal Kılıçdaroğlu ve Melih Gökçek arasında gerçekleşecek düellonun sıra dışı bir hal alacağı çok önceden tahmin ediliyordu. Siyasete yakın isimler, gazeteciler Melih Gökçek'in daha önceki vukuatlarına tanık olduklarından bu sefer de benzer bir görüntü bekliyordu. Nitekim haksız da çıkmadılar.

Düelloya başlarken Gökçek daha önce Emin Çölaşan'la benzer bir tartışmaya gelirken söylediği gibi çok önemli belgelerle geleceğini söylemişti. Hatırlarsanız o programda söylediği gibi ciddi bir belge sunamamış, bazı evraklarda Çölaşan'ın cinsiyetinin kadın olarak göründüğü gibi alakasız detaylar sunmuştu.

Konu belliydi. Ankara'da doğalgaz sayaçlarının pahalı alınması ve bu yüzden halka fazla para ödetilmesi. Konu buydu ama Gökçek nedense daha başlarda bir huzursuzluk içine girdi ve konunun dışına çıkılmaması yönünde söylemlerde bulundu. Ne Kılıçdaroğlu'ndan ne de Dündar'dan aksi yönde bir talep gelmemişti.

Bu görüntü birazdan olacakları da açıklıyordu adeta.

***

Kılıçdaroğlu, Fırat'la gerçekleştirdikleri düelloda olduğu gibi hızlıca konuya girdi ve sayaç ihalesinde 224, 5 dolara anlaşılan fiyatı eleştirdi. Dünyada bu fiyata alan başka bir belediye olmadığı ekledi. Gökçek hemen cevap verdi ve fatura istedi.

Normalde sorumlu bir Başkan, hemen elindeki faturayı gösterir ve karşı tarafın bilgisinin hatalı olduğunu kanıtlardı. Oysa Gökçek sürekli fatura istedi. İsteğinin yanında karşı tarafa kişisel ve gereksiz tepkiler verdi. Kılıçdaroğlu'nun sıkışınca kaçtığını anlattı.

Oysa tartışma adabında önce konu ön plandadır. Siz konu hakkında konuşurken karşı tarafın kişiliği, geçmiş hayatı, özel hayatı gibi etmenleri kullanamazsınız. Bu tutumdaki ısrar tek bir şeyin göstergesidir: Haksızlık!

Kılıçdaroğlu sayaçlar konusunda konuşmaya devam ediyor. Ön ödemeli sayaçların bakım ve onarımı için 55 milyon YTL gibi fahiş bir tutar ödendiğini açıklıyor ve neden mekanik sayaç alınmadığını soruyor. (Daha ucuz olduğu için)

Gökçek yine bu soruya net bir cevap vermekten kaçıyor. CHP'li belediyelerin hepsini töhmet altında bırakarak ''Bizi CHP'li belediyelerle karıştıyorsunuz'' diyor. Bakın, konu yine nereden nereye geldi? Yine bir tartışma usulsüzlüğü, yine hoş olmayan ithamlar.

Sayaçlarla ilgili sorulara cevap verilirken bu sefer hedefte Karayalçın vardı. Gökçek sık sık Karayalçın döneminde olan bitenden bahsetti. Tartışmalarda bu davranışı sıkışan kişiler yapar. Sıkıştığını hisseden kişi derhal başkalarının yaptıklarından bahseder.

Gökçek uyarılara rağmen hızını alamıyor ve ''Bizde yamyam yok yamyamlar sizde'' diyerek seviyesiz bir üslupta bulunuyor. İyice gerginleştiği görülen Uğur Dündar nezaket kuralları içinde uyarılarda bulunsa da kulak astığı yoktu.

***

Yazının başında Melih Gökçek'in düello başlarken konunun dışına çıkılmayacağına dair uyardığını belirtmiştik ama gelin görün ki konudan sapan yine kendisi oldu. Birden Sosyal Sigortalar'a getirdi lafı. Vitesi boşalan araba gibi konudan konuya atlamakta.

Bu esnada Gökçek yine uygun olmayan hareketlerde bulunuyor, sık sık Kılıçdaroğlu'nun sözünü kesiyor. Oysa olması gereken konuşulanları dinlemek, ardından varsa yanlışları söylemek ama dayanamıyor.

Bunun yanında düelloyu idame etmeye çalışan Uğur Dündar'la da sık sık ikili tartışmaya girmekte. Önce tarafsızlığını onayladığı kişiyi şimdi taraf tutmakla suçlamakta.

Açıkcası iddialarla ilgili net bir cevap alınamıyor. Gökçek'in fevri tavırları, ayarsız üslubu tüm atmosferi birden geriyor. Bir de daldan dala atlamasıyla işler daha da karışıyor.

Yapılan yolsuzluklar, Ankara Belediyesi'nin ülkenin en borçlu belediye olmasıyla ilgili konular, sırf kendi adamları mağdur olmasın diye çıkarılan yasalar...

İddialar havada uçuştu ama net bir bilgi alınamadı. Onun yerine kişisel tartışmalar, gereksiz ithamlar ve köşeye sıkışmış agresif bir Belediye Başkanı izliyoruz ekranda.

***

Tüm bu agresif tutumununa rağmen Melih Gökçek'te gözlediğim birkaç detay var. Paylaşmak isterim. Bunlar katıldığı diğer programlarda rastlanmayan özellikler.

* Programın başladığı andan itibaren rahat değildi. Sürekli iğne üzerinde oturuyormuş gibi rahatsızlık ve sıkıntı hali görülüyordu.

* Sık sık terliyordu. Hatta Kılıçdaroğlu'da iğneli bir söyleyişle bunu belirtti.

* Gözlükleri yokmuş gibiydi. Gözlüklerine hiç eli gitmedi.

* Konuşulan konudan sapmak için büyük bir gayret içindeydi. Suçlu psikolojisine yakın hareketlerde bulundu. Net cevap ve belgelerden kaçındı.

Günlerce beklenen düello işte siyaset etiğine yakışmayan bir biçimde (-ve mecburen) böyle bitti. Sonuç olarak konuşulanlarla ilgili bir şeyler söylemek pek mümkün değil. Onun yerine Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkent'i emanet edilen bir kişinin yaptığı tutarsızlıkları konuşmaktayız. Daha da konuşacağız gibi...
 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..