Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Birklasik ama ne klasiği?

Ahmet Hakan bahsetmiş bugün yazısında.

Bir AKP klasiği diyor buna. Bana göre AKP’yi aşar bu klasik. Bu bir Türk erkeği klasiği.

“ÖNCE "üç unsur"u sayalım:

BİR: Başörtülü bir eş...

İKİ: Sarışın bir sekreter / danışman...

ÜÇ: AKP iktidarının herhangi bir makama taşıdığı yanık Anadolu çocuğu...

Bu "üç unsur" bir araya gelince...

Tehlike çanları çalmaya başlar...

Ve şöyle bir manzara çıkar karşımıza:

BİR: Başörtülü eşin gözünde yaş vardır, "Ben ona 30 yıldır kul köle oldum" diyerek hicran içinde kıvranmaktadır...

İKİ: Sarışın danışman / sekreter muradına ermiş, fotoğraf vermemektedir... "gizem abidesi" gibidir...

ÜÇ: AKP’nin önemli bir makama getirdiği yanık Anadolu çocuğu ise "Sevdim, ne yapayım?" diyerek kendisini savunmaktadır...”

Şöyle devam ediyor Hakan satırlarına:

“Göreceksiniz: Bu türden öyküler herkeslerin dilinde... Yani yazılmamış, ortaya çıkmamış, deşifre olmamış daha birçok "Recep Koral hadisesi" var memlekette...

O zaman kıssadan hisse şudur:

"Yanık Anadolu çocukları", henüz kabak çiçeği gibi açılmamışken baş göz edilip dünya evine sokulurlarsa...

Makam mevkii sahibi olduklarında, gördükleri ilk sarışına gönüllerini kaptırırlar ve evdeki başörtülüyü hayatlarından çıkarırlar...”

Yalnız başörtülüyü mü? Başı örtüsüze ayni muameleyi yapanlar az sayıda mı?

Makam ve mevki sahibi olduktan sonra, evdekini kendisine yeterli görmeyip, başka ufuklara yelken açanlar, gördükleri ilk sarışına (ya da esmere, farketmez) gönlünü kaptıranlar, aslında çok daha büyük bir sayıda değiller mi ve toplumun, politik görüşüne veya siyasette aktif olup olmadığına bakılmaksızın, çok daha büyük bir kesiminde mevcut değiller mi?

Hangi meslekte olursa olsun, cüzdanı biraz para gören, altına bir araba çekebilen, fazla düşünmeden para sarfedecek hale gelen birçok erkek, ayni şeyi yapmıyor mu? Evde, kendisine hiç delikli çorap giydirmemiş olanı unutup, bir çift güzel gözün, bir mini eteğin, sarı (veya siyah farketmez) saçların, biraz edalı bir duruşun peşine takılmıyor mu?

Henüz kabak çiçeği gibi açılmamışken baş göz edilen “yanık Anadolu çocukları” yalnızca AKP saflarında mı bulunuyorlar? Yoksa bu özellik, tüm Türk toplumunun bir özelliği mi?

İnsanların, yalnızca evlenme çağı geldiği için, ailece seçilen bir namzetle evlendirildiği: evliliği bir yasal çocuk yapma müessesesi gibi gören bir anlayış, tüm Türk toplumunda bir gelenek, bir esas değil mi?

Belli bir yaşa geldikten, Hanya’yı ve Konya’yı öğrendikten sonra da, geleneklerin zincirini kırıp ya da gevşetip, evdeki kadının mutsuzluğu pahasına, kendi hayatını yaşamaya koyulan erkeklerin çoğunlukta olduğu bir toplum anlayışı değil mi bu anlayış?

Böyle olmayanları tenzih ederiz, ama herkesin görebileceği gerçek, aslında bu değil mi?

Bu satırların yazarı bir AKP taraftarı filan kesinlikle değildir. Ama aslında bir toplumun büyük bir kesiminin davranışlarında yatan bir yanlışlığı, toplumun sadece belli bir bölümüne atfetmek de, ayni şekilde yanlış olur, ya da en azından yetersiz teşhis olur kanısındayız.

O zaman yapılacak olan nedir?

“Yanık Anadolu çocukları” , henüz kabak çiçeği gibi açılmamışken baş göz edilip dünya evine sokulmasınlar! Onlar önce gençliklerini ve heveslerini yaşayıp, evlenmeden önce açılsınlar kabak çiçeği gibi.

Başörtülü ya da örtüsüz, gözü yaşlı eşler, gözleri yaş içinde kalmadan önce, bir erkeğe 30 yıl kul köle olmak yerine, bir mesleğe, iki ayakları üzerinde durabilmelerini temin edecek bir beceriye kul köle olsunlar.

Ne yapsın zavallı genç kızlar, kadınlar demek meseleyi çözmez. Kadınlar kendi iyiliklerini, herkesten önce kendileri istemeli ve bunun için uğraş vermelidirler.

Erkeği bir ekmek kapısı, evliliği bir yaşam garantisi olarak görme anlayışı, her iki cins tarafından ve herşeyden önce kadınlar tarafından terkedilmediği sürece, Recep Koral’ların ve gözü yaşlı eşlerin sayısı hiçbir şekilde azalmayacaktır.

Evlendiği eşin elinin, kendisine mahkum olmadığını gören koca da, istibdatını sürdürmenin artık o kadar kolay olmayacağını peşinen kavrayıp, her önüne çıkan şarışının (ya da esmerin farketmez) peşinden gidemiyecektir.

Ayrıca, zaten evlenmeden önce kabak çiçeği gibi açılıp saçılmış olduğundan, yeni kadınlarda bilmediği, keşfetmek için heyecanlanacağı o kadar da fazla birşey olmadığını önceden bilecek; başka bir kadın yüzünden, evinin tüm rahatını ve alıştığı kadını terketmeye, o kadar da kolay hazır olmayacaktır.

Bütün bunlara rağmen yine de karısını terkeden koca ya da kocasını terkeden kadın çıkacaktır tabii ki.

Ama hiç değilse bir toplum klasiği olarak değil.

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..