Birşeyin tanımı veya anlamı konusunda anlaşamıyoruz..

Doğru tanımlamalar olmadan ortak bir dil oluşturabilmemiz mümkün değildir. Hepimiz aynı kelimeleri kullanıyor gibi gözüküyor olsak da, her kelimenin anlamı bizler için farklı bir anlam ifade ediyor. Mesela birine yabancı dil dersi vermeye başladığımızda ve kelimeleri kendi keyfimize göre tercüme ettiğimizde, öğrenci başka bir kişi ile konuştuğunda birbirlerini anlamakta zorluk çekebilirler; genel alışılagelmiş insan profilleri ile bilim adamlarını, felsefecileri, bilge kimseleri vs. karşılaştırmamızda olduğu gibi..

Genel anlamda aslında bu tüm insan ilişkileri için geçerli olan bir problemdir. Her bireyin sözcük tanımlaması farklı olur. Çoğunlukla bunlar çok önemli farklılıklar değildir fakat sözkonusu bu durum birbirimiz ile olan iletişimlerimizde zorlukların oluşmasına sebep olur.

Fen bilim adamlarının, felsefecilerin, bilgelerin ortak bir şekilde kullandığı bazı tanımları ele alırsak, karşılaştırmamız sonucu tam olarak ortak bir anlayışın oluşamadığını görebiliriz. İnsanlar genel anlamda doğayı, spiritüel yaşamı idrak ettiklerini düşünürler. Oysa onlar egolarına uygun şekilde farklı algılamalarını yapmaya çalışırlar. Doğayı anlayabilmek için benzer, yakın bir ruhsal algıya, çalışmaya sahip olmaları gerekir. En azından ortak bir paydaya sahip olamadan birbirimiz ile sağlıklı iletişime geçmemiz mümkün olmaz. Tanımlar, anlamlar itibariyle birbirimiz ile anlaşamıyoruz. Fen dalında çalışmalar yapan bilim adamları çok zekidirler fakat farklı tanımlar kullanırlar.

Bilge kimseler, gerçeklerin algılanabilmesi hususunun insanların kendine has özelliklerine, bencil veya fedakar oluşlarına bağlı olduğundan bahseder. Bizler tüm gerçeği kendi içimizde algılarız; dışarıda değil..

Fen bilim adamları buna katılmayabilirler. Önceden tahminde pek bulunmazlar, buna ihtiyaçları da yoktur. Fen bilimleri bencil arzularımızın çerçevesi içerisindeki, gerekeni araştırırlar ve bu sınır dışına pek çıkmazlar. Fen bilimleri güncel dünyamızda varolan hakikatler ile ilgilenir.

Başka bir deyişle, insan gelişiminde sınırlı olan algılayışımızın, temel organlarımızın algılama şekli dışında aslında daha karmaşık bir doğamızın bulunduğunu algılayamaz. Bunu algılayabilmesi ve idraki için, spiritüel bir genin harekete geçmesi ve bu tarz tanımları hissedebilmesi, anlaması ve kabul edecek seviyeye gelebilmesi gereklidir.

/ZR7