- Kategori
- Deneme
Birşeyler Yapıyorum Kendi Kendime... Kendime...
Yıllarca büyümek istedim ve işte büyüdüm sonunda... Zannettiklerim hayatımdan uzaklar ama... Zannettiğim gibi bir şey değilmiş büyümek, o kadar kolay da değilmiş. Eline valizini alıp, çarpıp kapıyı çıkmak zannederdim küçükken, büyümeyi. Evet, eline valizi alıp çarpıp kapıyı çıkabilmeyi bilebilmişim ama geride bıraktıklarına daha çok üzülüyormuş insanlar büyüdükçe, bunu hesap edememişim. Mutlulukları daha kısa, üzüntüleri daha uzun sürüyormuş bunu unutmuşum; küçük şeylere sevinmek için önce onları büyütmeleri gerekirmiş, elindekilerin değerini kaybedince anlarlarmış, bir çikolataya gülmezlermiş mesela onlar... Oyuncaklarını paylaşmazlarmış büyükler...
Küçükken yemek yeme bahanemdi büyümek, yemezsem büyüyemezdim çünkü, büyüyemezsem de elime valizimi alıp çarpıp kapıyı çıkamazdım. Hem ben onları hep ağlıyor zannettim, tabakta bıraktım diye. Büyüdükçe anladım ki, bir insan kandırılmaya küçükken başlıyormuş.
Küçükken uyuma bahanemdi büyümek... Uyununca çabuk büyünür zannettiğimdendi tüm uyuma çabalarım. Büyüdükçe zaman kaybı oluyor artık uyumak. Biz büyümeye "abla" olmak derken, onlar "yaşlanmak" diyorlarmış. Oysa ki ben, valizimi elime alıp, çarpıp kapıyı çıkabilmek için büyümüştüm.
Şimdi nereye ait olduğunu bilmediğim, iki şehrin arasına sıkışmış, nereye gitsem öbür şehri özlediğim, valizlerden ve yollardan ve çarpıp kapıyı çıkmalardan nefret ettiğim bir hayatım var. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer dediler bu karmaşa, bilmiyorum ben nerde gözümü açmayı unuttum?
Eline sıkıştırılan her mutluluğu "balon", her maviyi "deniz", her dondurma yemeyi "büyümek" zanneden; bir bardaktan fazla çay içemeyen, karşıdan karşıya tek başına geçemeyen, elleri küçücük ama mutlu olmak için tek ellerinin bile kocaman kaldığı insanların olduğu bir yer var...
-Oraya tekrar nerden dönebilirim acaba? Diye sordum, yanında eşiyle yürüyen, dalgın ama hala söylenenleri anlayabilen bir amcaya.
Bu hayatın “U” dönüşü yokmuş…