Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '08

 
Kategori
Doğa Sporları
 

Bisiklet yarışlarının önemi.

Bisiklet yarışlarının önemi.
 

Fransa Bisiklet Turunda Lance Armtrong


Yazmış oldum bloglar neticesinde bana gelen yorumlar “Ahmet Bey bisiklet alacağım, acaba hangi bisiklet almalıyım diye sormaya başladılar.

Futbola bu kadar düşkün bir millet elbette diğer spor dallarını gözü görmez. Futbol 11 kişilik iki takımın karşı karşıya gelip uzunluğu 7, 32 yüksekliği 2, 44 metre ebatlı olan kale dediğimiz üç direk arasından topu belli bir süre içersinde rakibinden fazla geçirtmeye dayanan bir oyundur. O üç direk arasından rakibinden fazla geçiren yani golü bulan maçı kazanır, eşit sayı durumunda beraberlik olur ya da rakibinden az gol atabildiysen yenilmiş olursunuz.

Pekiyi futbolla bisiklet arasında ne gibi bir bağlantı vardır diyeceksiniz. Elbette ben bağlantıyı şu şekilde görüyorum. Futbol takım halinde oynanmakla birlikte belli bir takımlarım oluşturduğu bir ligde takımlar birbirleriyle hem kendi sahasında hem de rakibin sahasında karşılaşılıp puana dayandırılan bir sistemin için de yer alırlar. Galibiyet halinde 3 beraberliğe 1 puan verildiğinde oluşan puan cetvelinde sıralama oluşur. Tıpkı atletizm de koşu yarışı gibi. Lig de tüm takımlarla karşılaşacakları için 16 takımlı lig de toplam 30, 18 takımlı lig de 34, 20 takımlı bir lig de ise 38 karşılaşma yaparlar. En fazla puan alan takım şampiyon olur.

Bisiklet yarışları bir yarış düzenin de zamana ve puana dayanan bir düzen içersinde yapılır. Fransa Turu’nda zorluk derecesi fazla olan yarışlar da yarışçılar yarışma komitesi tarafından belirlenen güzergâh’tan gitmek zorundadır. Yarış 21 etaptan oluşur ve her etap 1 gün içindir. Etapların arasında 2 gün dinlenme vardır.

21 etabın 11 etap düz yolda, 6 etap tırmanma etapları, 3 etap zamana karşı, bir etapta yine zamana karşı takım yarışlarıdır.

İlk gün kısa mesafeli zamana karşı yapılır ve ilk günden sıralama belirlenir. İkinci gün ilk günkü sıralamaya göre sıralanırlar yarışa öyle başlarlar.

Düz yolda yapılan etaplar da yükseklik pek fazla yoktur ve genelde sprint dedikleri bir finişle yapılır. Yarışçılar özelikle sprint yapabilen bisikletçilerin arasında kıyasıyla bir mücadeleye girişirler. Kimin ne yapacağı belli değildir ve genel de tekerlek farkı yarış noktalanır. Toplu halinde bitiş çizgisinden geçenler hep aynı dereceyi paylaşırlar.

Tırmanma etapları dağlarda yapılır. Genelde ormanların arasında yapılığı için görüntü itibarıyla hoş bir görüntü oluşur. Bazı etaplar 5 ya da 6 tane inişli çıkışlı olabilir. Her çıkış noktasından geçen ilk 3 bisikletçiye tırmanma zorluğuna göre puanlama verilir. Bazen de uzun bir yoldan gelip yaklaşık 15-20 kilometre uzunluğunda zirvede biten etaplarda piyasaya tırmanabilen yarışçılar çıkar. Tıpkı arabada olduğu gibi vites küçülterek seri pedal çevirerek tırmanmayı gerçekleştirirler. Gerçi orada herkes vites küçültüyor ancak nefes ve dayanıklılık ön planda olduğu için daha güçlü olanda o günkü etabın galibi oluyor.

Özelikle tırmanma etaplarında bisikletçiler tırmanırlarken yol kenarlarında karavanlarla gelen insanlar böyle bir yarışın şahitleri oluyorlar. Onların alkışları sayesinde bisikletçilere çok moral oluyor. Yolu kapatan bu insanlar tıpkı domino taşların açılımı gibi bisikletçiler geçerlerken yolu açarlar. Aynı zamanda yolu kapatan izleyiciler bisikletçilerin karşıdan gelebilecek rüzgarı da bir yer de önlemiş olurlar ve bisikletçilerin rahat tırmanmalarına vesile olur. İniş bölgesin de ise hiç bir izleyicinin yol kenarında olmasına müsade etmezler. Çünkü bisikletçilerin hızları o an itibarıyla saatte ki hızları 80-90 kilometreyi bulur.

Her etap kendi başına göre birer etapdır. Her etap sonucunda bitiş çizgisini en kısa sürede geçen o günün galibidir ve yarış komitesi tarafından daha önce belirlenen ödüllerin sahibi olur.

Yalnızca bu ödüller burada bitmez. Yarış esnasında belirlenen kategoriler turun izlenmesi ve ilgi görmesi için konulmuştur. Ve diğer bisikletçilerin de mücadelelerin de değişik bir boyut kazandırılmaktadır. Tıpkı futbolda olduğu gibi. Lig sürerken Gol Krallığı, Asist krallığı, kaleciler için de Altın Eldiven gibi.

Şimdi böyle turlarda yarışın daha cazip hale gelmesi için konulan bu kategorilere bir bakalım.

Genel klasman demek tur sürerken her gün yapılan etaplarda yapılan zaman dereceleri üst üste toplanır ve her bisikletçinin o ana kadar yapmış olduğu dereceler en iyi dereceden en kötü dereceye kadar sıralanırlar. En iyi zamana sahip olan bisikletçi bir sonra ki etapta sarı mayoyu giymeye hak kazanır. Turun ilk etabında ise sarı mayoyu bir önceki yılın şampiyonu taşır. Turun en sonun da en iyi zamanı elde eden bisikletçi o turun sahibi olur. Fransa Turunu en fazla kazanan ünlü bisikletçi Lance Armstrong’tur. 1999 önce testis kanseri olduğu ve hastalığın beynine sıçradığı ama bu hastalığı yenerek o yıldan itibaren 7 kez üst üste şampiyonluğu yakalamıştır.

Turda puan klasmanının lideri, yeşil mayoyu giyer. En iyi sprinter'a verilen yeşil mayonun klasmanı, etap içinde zorlu derecelerine göre puanları değişen sprint kapılarından geçen bisikletçilerin aldığı puanlarla belirlenir. 1996 ve 2001 yılları arasında ünlü Alman sprinter Erik Zabel, üst üste altı kez yeşil mayoyu kazanarak bu alanda rekoru kırmıştır.

En iyi tırmanışçıya verilen birinciliği ise kırmızı puanlı mayo temsil eder. Tırmanış etaplarında 1., 2. ve 3. kategoriden tırmanış kapılarında alınan puanlar toplanarak, turun en iyi tırmanışçısı seçilir. Tur tarihindeki en iyi tırmanışçı, 2004'te 7. kez kırmızı puanlı mayoyu giyerek kariyerini noktalayan Fransız bisikletçi Richard Virenque olmuştur.

Beyaz mayo, turun en iyi genç bisikletçisine verilir. 25 yaş altındaki bisikletçilerin girebildiği bir klasmandır

Bir de takım şampiyonluğu vardır. O takım içersin de bulunan toplam 9 bisikletçiden en iyi zamana sahip olan 3 bisikletçinin derecelerin toplamı takımın derecesini oluşturur. Tur sonun da en iyi zamana sahip takım da o yılın şampiyonu olur.

Bazen de bisikletçiler birinci ile zaman farkı oluşmaktadır. O ana kadar çok kötü performans yakalayan bisikletçileri zaman açısından birinci olan bisikletçi ile kıyaslayıp belirli bir sınırın dışında olanlar elenmektedirler. Etabın zorluk derecesiyle sınırlama yarış komitesi tarafından değiştirilmektedir.

Etabın uzunlukları değişir. Bazen 235 kilometreye varan ve 6 saat boyunca pedal basmak zorunda kala bisikletçiler her gün yarışmaktadırlar. Altların da ki bisikletler de kıskanılacak türdendir. Bunlar bizim paraya göre 10.000 YTL’ye kadar bulan kalitede ki bisikletliler çok hafif olmak zorundadırlar. Ancak yarış komitesi genelde 7,2 kilodan hafif bisikletlileri yarıştırmamaktadır. Bunun yapılmasının amacı diğer bisikletçilere haksızlık yapılmasın diyedir. Çünkü hafif olan bisiklet daha seri halde kaçar.

Futbol maçı izlemek ve hareketleri seyir zevkini artırsa da belli alan içersinde sınırlı kalmaktadır. Yeşil bir alan üzerin de hoş bir görüntü verse de yerin de izlemek bir bedel karşılığında olmaktadır. Ama böyle bir bisiklet turu düzenlemek için devletin katkıları ile olsa da düşünebiliyormuşsunuz ta ülkelerinden gelip bisikletçisine moral vermek için yol kenarlarında bekleyen izleyicilerin o ülkeye ne kadar döviz kazandırdığını. Ve bunu her yıl tekrarlandığı sürece Turizme ne kadar da katkıda bulundurduğu âşikardır. Üstelikte para da verseniz kendi ülkenizi bu kadar tanıtamazsınız. Lütfen bu konuya önem verelim.

Bisiklet sporu dedik. Öyle ki bizler bir Olimpiyat düzenlemek veya bir Futbol’da Dünya Kupası düzenlemek ya da Avrupa Şampiyonası düzenlemek başlı başına bir iş. Bu kadar yükün altından kalkmak gerçekten zor. Şöyle ki bu turnuvaları düzenlemek için ülkeler yarış halinde. Çünkü herkes kendi ülkesinde bir şekilde düzenlemek ve ülke tanıtımın da bulunmak istemektedir. Bir yer de kendi milli takımınızın da başarısı da öyle bir turnuvayı da düzenlemekle bağlantılıdır.

Olaya bir de şu açıdan bakmak gerekir. Bizlerin içersin de profesyonel biçim de ve Fransa bisiklet turunda yarışabilecek bisikletçilerimiz ve takımlarımız olduğu müddetçe tabiî ki ülkemizde böyle uzun turlu yarışlar olacaktır. Şimdilik 44. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Yarışları ile TRT sayesinde Türk izleyicisinin bu spora karşı biraz ilgi duymaya başlamıştır diye düşünmekteyim.

Türk halkı bu konu da bilinçlenecektir. Öyle ki yollar da araba ile şehir içersinde ya da şehir dışında seyahat ederken karşınıza her an bir bisikletli çıkabilir. Arkasına yaklaşırken korna çalmayın derim. O ki sizin arkasından yaklaştığınızı aracınızda ki motorun sesinden sezinlemektedir. Bilakis korna çalıp büyük zevk alan sürücüler var. Böyle bir durum karşısın da kendisine yardımcı olmaya çalışınız.

Bir de aklıma şu soru gelmektedir. Neden Türk kadını da bisiklete binmesin? Elbette binecektir. Binmelidir de. Nasıl ki yürüyüş pistlerin de başı örtülü hanımlarımız zayıflamak amacıyla yürüyüş yapıyorlarsa yollarda rahatlıkla bisiklet sürmelidir.

Bisikleti çocuk aracı olarak görmek yerine bir ulaşım aracı görmeye az kaldı.

El ele verdiğimiz zaman Türk bisikletçisi de yetişecek ve Türk Halkı bisikletiyle hasır nesir olacaktır.

İşe bisikletle gidip gelen bir toplum yarattığımız zaman ve de bisiklet sürmenin zevkinin hafta sonların da gruplar halinde yollar da pedal bastığımız da Avrupa’da ki yaşantıyı da yakalayabileceğiz.

İşte size Fransa Bisiklet Turundan bir kaç görüntü ile başbaşa bırakıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=DQDjqAkLUB0
http://www.youtube.com/watch?v=1QjYx6drVaA
http://www.youtube.com/watch?v=rkv8krkrRNM&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=D-oGQdXvkTg&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=S8EbDmhzRKQ&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=QaFKDtVdmjc

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..