- Kategori
- Anılar
Bitmek bilmeyen bir kin
İsviçre, Neuchâtel Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Yıl 1956. İki - üç Türk öğrenci arkadaşım arasında daima aramıza katılan bir de Ermeni asıllı Albert Papazyan var. Yaz tatiline yaklaşıyoruz... Ben tatilde İstanbula ailemin yanına gideceğimi söylüyorum. Papazyan da tatilini Lübnanda geçireceğini anlatıp, beni anne babasının evine davet ediyor. O tarihte Lübnan gözde bir yer, plajları ve sedir ormanlarıyla tanınan bir turizm ülkesiydi. Papazyan "Lübnana gel bir hafta, on gün bizde kalırsın, seni gezdiririm" diyerek ısrar edince, "Ben de gelir sizde kalırım" dedim. Albert memnun göründu. Ama bir süre sonra tutumu değişmişti, durgun ve vesveseli bir hali vardı. Nihayet dayanamadı ve bana sordu "Gerçekten ciddi misin, bizde kalacak mısın?" Cevabım " Ne için olmasın, bir mahsur mu var?" oldu. Albert "Yook, ama beni düşündüren evimizin giriş kapısı üstündeki o yazı" "Peki ne yazıyor kapıda?" diye sorunca, Albert "Fransızca MORT AUX TURCS (Türklere ölüm) yazıyor" dedi. Şaşırmıştım "O da nereden çıktı, kim yazmış o yazıyı". Albert'ın cevabı "Hiiç, o yazıyı vaktiyle annem babam yazdırmış, uzun hikâye" oldu.