Bitmeyen acı

Yine puslu bir gece vakti. Gökyüzünde belli belirsiz bulutların arasında yeryüzüne ışıklarını gönderen bir ay. O ayın altında hafifçe esen rüzgarın mehmetçiğin yüzünü serinlettiği ve onu kendi asıl dünyasına taşıdığı an. Ama gözünü diktiği karşıdaki dağlarda kalabalık bir namert ve hainler grubunun gerçekleştireceği alçakça saldırı planlarından habersiz. Elinde silahı, dudaklarında belli belirsiz mırıldandığı nameler ile nöbetinin bitmesini beklemekte.

Gerisi malum. 10 şehit 14 yaralı. Demeçler. Akıl veren siyasetçiler. Başsağlığı dileyen devlet adamları. Ekranlara çıkıp haritalar üzerinden ahkam kesen emekli generaller. Terörün bitmesi için neler yapılması gerektiğini uzun uzun anlatan analistler, strateji uzmanları...vs vs.. 26 senedir tekrarlanan bir sahne. Bitmek tükenmek bilmeyen acılar, ızdıraplar ve gözyaşları.

Bu da unutulacak. Aradan haftalar geçecek. Bu sefer başka bir karakol, başka bir birlik saldırıya uğrayacak. Ve bu en acıklı film tekrar çekilecek. Acı, gerçekten katlanılamayacak boyutta. Hele bizim gibi askerliğini güneydoğuda yapmış, oraları bilenler için bu haber daha derin bir etki yapıyor. Ekranın başında gözyaşı damlaları eşliğinde öfke, sinir içerisinde ne yapacağını bilmeyen bir ruh hali içinde izliyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki askerimizin mevcut terörle mücadele yöntemi ile bu işin sonlanması imkansız. Farklı stratejiler ve profesyonel birliklerle bu mücadelenin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir gazeteci olsaydım Genelkurmay'ın basın toplantısında bu konu ile ilgili soru sormak isterdim. "26 yıldır denenen ve bir türlü sonuç alınamayan terörle mücadele yönteminde herhangi bir değişikliğe gitmeyi düşününüyor musunuz?"

BDP lideri Selhattin Demirtaş'a da şunları sormak isterdim. "PKK gerçekte neyin mücadelesini veriyor?", "Konuşmalarınız da kan ve gözyaşını sizin de istemediğinizi söylüyorsunuz. Ama hala saldırılar devam ediyor. Peki sizce nasıl bir Türkiye'de bu kan ve gözyaşı diner?". "Siz tam olarak ne istiyorsunuz?" "PKK' nın silahları bırakmasının sizce temel koşul veya koşulları nelerdir?" "Kürtlere bir çok yeni haklar verilmesine rağmen bunların üzerine daha ne istemektesiniz?" Eminim bu sorulara verilecek dürüst cevaplar mücadelenin gerçek amacını ortaya çıkaracaktır.

Umarım hayattayken terörün bittiği ve refah ve huzur içinde yaşanan bir Türkiye'yi gözlerimle görürüm. Allah'tan tek dileğim budur.