Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Bitmeyen senfoni

Bitmeyen senfoni
 

Atatürk ve eşi Makbule hanım.


13.05 2007 tarihli yazımı küçük bir rötuşla tekrar yayınlıyorum. Çünkü Yarımada'da ve kafalarda değişen bir şey yok.

Sanıyorum bütün dinlerde bireyin;

a- Allah’la,

b- İnsanlarla olan ilişkileri vardır.

İslam dininde bunlardan birincisine 'ibadetler', ikincisine ise 'muamelat' denir.

Avrupa'da, Rönesans ve reform hareketleriyle başlayan değişimin sonucunda gelinen nokta şudur:

a- Ferdin Allah’la olan ilişkilerini düzenleme (yani ibadet veya kulluk) kendisine aittir. Kişi, Allah’ı tanır, tanımaz; inanır, inanmaz; ibadet eder veya etmez. Özel hayatını, kıyafetini inancına göre düzenler ya da düzenlemez. Bireyin bu konularda, inancını özgürce yaşayabilme talebinde bulunma hakkı vardır. Laik devlet, ibadet ve bireysel tercihler konusunda, engelleyici düzenleme yapamaz, yasa çıkarmaz. Evde ya da kamusal alanda, ferden yahut toplu olarak, nasıl giyinileceğine, nasıl ibadet edileceğine karışamaz, karışmamalıdır. Eğer karışırsa demokratik devlet olma (hatta laik devlet olma) vasfını yitirir. İslamın, başörtüsü ile ilgili hükmü de bu bağlamda değerlendirilmelidir.

b- Bireyin, kamu ile olan ilişkilerini düzenleme ise devlete veya onun yetkili kurumlarına ait olmuştur. Günümüzde bütün demokratik devletlerin yasaları bu kurala göre düzenlenir veya öyle düzenlendiği varsayılır. Birey bu sahada, oluşturulmuş ve oluşturulacak yasa veya yönetmeliklerin inançlarına uygun olmasını talep edemez. (Mesela: faiz yasaklansın, içki haram kılınsın diyemez) Çünkü bu laik devletin var olma felsefesine, o felsefenin ruhuna aykırıdır. Laik devlet bütün din ve inançlara veya inançsızlıklara karşı nötr (yansız) olmak zorundadır. Laik devlet, hiç kimseye bir dini veya dinsizliği telkin edemez.

Avrupa ülkelerinde yukarıdaki ayırıma riayet edilmiş olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple, bireysel bir hak olarak görülen başörtüsüne yasak koymamışlardır. Hem batı yanlısı, hem türban karşıtı olanlar bunu neden görmezler anlamıyorum. Zira başörtüsü, bireyin kendine özgü tavrıdır. Bu yüzden, yasaklama kimsenin aklına gelmemiştir. Fakat bizim laikler, batılıların gönlüne bu ateşi düşürmeyi başarmışlardır. Türkiye’de, başörtüsü tartışmaları bu hızla devam ederse, Avrupa tercihini örtü karşıtlarından yana koyacak gibi görünmektedirr

Fransa'da ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrenciler ile Almanya'nın bazı eyaletlerinde kamu görevi yapanların dışında Avrupa başörütüsüne, (türbana ve sıkma başa) henüz yasak getirmemiştir.

Düne kadar başörtüsünü pek dert etmeyen batılılar, bizdeki amansız türban düşmanları yüzünden yakında bu konuyu kendi ülkelerine taşıyacak gibi görünüyorlar. Çünkü bizdeki yasakçı elitin, batı elitleri ile bağları kuvvetlidir. Fransa'nın ilköğretimde yıllardır düşünemediği yasağı, bir kaç yıl önce hatırlamasında, bizimkilerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Yani 84 yıldır Avrupa'ya ihraç ettiğimiz tek değer budur. Yasak!

Türban ya da kadınların (müslüman kadınların) dinen öyle inandıkları için başlarına örttükleri her şey, sadece başörtüsüdür. Türban, sıkma baş, siyasi simge gibi isimlendirmelerle, tepkisini sadece türbana gösteriyormuş gibi yaparak, anlam kaymalarına sebep olacak açıklamalarda bulunmak, bu konudaki samimiyetsizliğin tescilidir. Farklı siyasi görüş mensubu kadınların, kendi siyasi tercihleriyle hiç ilgisi olmadığı halde (siyasi simge denilen) türbanı taktıkları bir vakıadır. Bu, Türkiye'nin ve İslam dünyasının bir gerçeğidir. Beğenmeme, sevmeme, tenkit etme hakkımız vardır. Fakat onu, sahayı terketmeye mecbur bırakma ve sindirme hakkımız yoktur. Başörtüsüne çeşit çeşit isimler koyarak onu takanları potansiyel suçlu, laiklik düşmanı veya provokatör olarak nitelemek doğru değildir.

Bu ülkede, moda niyetine kulağını küpeleyen, derisini döğmeleyen erkek; göbeğini halkalayıp; kısa tişört ve düşük bel pantolon giyerek bedeninin teşhir eden kızlar hoşgörüyü hak ediyor da, başörtüler niye hak etmesin?

Eğer başımıza bir bela gelecekse bu türban yüzünden değil, içimizdeki tahammülsüzler sebebiyle olacaktır. Yani ayağımıza sıkacağızdır!

Resim: www.forummisali.net/printthread.php?tid=3412

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..