Biyolojik beyinli robotlar geliyor

Robot denildiğinde; bize hizmet eden, ev işlerini itina ile yapan, sağa sola dönüşünde veya yürürken elektronik sesler çıkaran, mikrofonik bir ses tonuyla sınırlı sayıda kelime konuşabilen, mekanik, metalden yapılmış, insanımsı bir cihaz hayal ediyorum.

Robot kelimesi kabaca "köle işçi" anlamına gelen Çekçe "robota" kelimesinden geliyor.

İlk robot tasviri , 1495 yılında Leonardo da Vinci tarafından, ellerini ve kollarını oynatabilen Mekanik Şövalye şeklinde çizilerek yapılmış.

Çocukluğumda Jules Verne’in kitaplarında, bilimkurgu dünyasının gizemini farketmiş, daha sonra dünyaca ünlü Rus asıllı Amerikalı, müthiş bilim kurgu yazarı Isaac Asimov’un kitaplarında robotlar ve uzay yolculuğu gibi bilim kurgunun en belli başlı konuları ile tanışmıştım. Isaac Asimov'un ünlü eseri ve bu eserden uyarlanarak çekilen film "I, Robot” (Ben, Robot), robotların günlük hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu 2035 yılının dünyasında geçiyordu. Ünlü robot “Asimo” da bilim adamının hatırasını yaşatmak için bu adı taşıyor.

Günümüz teknolojisi ile robotlara bir çok aktivite kazandırıldı. Bu işte Japonya ipi göğüslüyor. Dansedebilen, keman çalan, futbol oynayan veya sanayi sektöründe insanların yapacağı bazı işleri görebilen robotlar üretildi.

Hatta yine Japonya’da insana çok benzeyen, android tarzı, mimikleri, ten rengi tamamen doğal görünümlü bir robot yapılmıştı. Yüzüne kalıp dökerek bir televizyon spikerinin kopyasını çıkartmışlardı ve görüntüsü gerçek insan gibiydi.

Şu anda robotların insanlarla sosyal etkileşime girebilmeleri için çalışmalar var. Gelecekte robotların insanların yerini alıp alamayacağı tartışmaları gittikçe büyüyor.Robotlar uzun zamandır hayatımızda ancak sadece bilgisayarlar gibi onlara verilen bilgileri olasıklar dahilinde kullanabiliyorlar.

“Bilimin ulaştığı son nokta, Bu robotun beyni canlı” başlıklı bir haber okudum. Dünyada ilk defa “biyolojik beyinli” robot üretilmiş.(internethaber)

İNGİLTERE’deki Reading Üniversitesi’nden Kevin Warwick başkanlığındaki ekip, fareden alınan sinir hücrelerini, robotun beynine yerleştirmişler. ’Gordon’ adlı robota bazı şeylerin öğretilebildiği belirtiliyor.

Bu çalışma; şu anda robot teknolojisinin geldiği en son ve çok önemli bir boyut. "Gordon"ın, duvara çarptığında beyninin bir uyarı aldığı ve robotun edindiği alışkanlıkla engeli aşabildiği kaydediliyor.

Çalışmaları Alzheimer, Parkinson gibi sinir hastalıklarının tedavisine, anıların nasıl depolandığına ve bu anıların nasıl güçlendirilebileceğine de ışık tutacakmış. Ekibin başındaki Warwick, “Gordon’un beyni, insan beyninde ne olup bittiğinin basitleştirilmiş hali. Ancak Gordon’un beynine bakabiliyor, onu denetleyebiliyoruz.” demiş.

Gordon için insan sinir hücrelerinin kullanılması konusundaysa Warwick, “engellerin bulunduğunu, bunun teknikten çok etik bir sorun olduğunu” söylemiş.

Evet, henüz tam anlamıyla oturup karar veren robot yapılamadı belki de yapılmak istenmiyor ama eğer robotun beynine insan sinir hücreleri yerleştirilebilirse tıpkı kendi vucüdumuzu kontrol edebildiğimiz gibi bir robotun vucüdu da kontrol edilebilecek.

Bir gün gelip, hiç kimse çalışmak zorunda kalmaz ise, herkesin kendine ait robotu o kişinin yapması gereken işleri yaparsa; dünya şimdikinden daha mı iyi olur yoksa daha mı beter olur?

Hayali bile zor.