Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '08

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Biyolojik Silah Kene ve Garip Kene Vakaları

Biyolojik Silah Kene ve Garip Kene Vakaları
 

Keneler artık bir kabus !..


Ben iyi taktım bu kenelere… Gerçekten çok ilginç bir durum, şu son yıllarda yaşanan kene vakaları. Kimi traji-komik, kimi trajiki kimi tam komik.. Ama hiçbirisi hoş vakalar değil. Neden mi ? Sonunda insanlar ölüyor. Yalnızca birkaç milim olan bu sekiz bacaklı yaratıklar, son yüzyılın en cani yaratıkları olmaya adaylar… Pirenhaların tahtı sallanıyor…

Çocukken kedilerimiz, köpeklerimiz vardı. Bahçede yaşadıklarından haliyle, pire, kene kaparlardı. Ve ben lütfen tiksinmeyin onları temizlerdim. Netice de asalaklardı ve hayvanların kanını emiyorlardı, bizim köpeğimize zarar veriyor diye düşünüyordum. O zamanlar biz hiç kene ısırmasından ölen insan haberi okumadık, duymadık. Belki ölmüştür de, neden öldüğü bilinmediğinden haberimiz olmadı..

Bugün bir hastalık etiketini alan bu musibetin ortaya çıkışı 1940’lı yılların ortaları… Sene 2008. Altmış yılı aşkın bir süre olmuş ve hala bir çare bulunamamış. Hatta çare bulmayı bir kenara bırakın, insanları bilinçlendirememişler.. Bakın şu geçen zaman dilimi içinde, her gün kene ısırmalarına ve bu ısırmalardan meydana gelen hastalıklara (KKKA) birer-ikişer kayıp vermemize rağmen, ulusal bir kriz masası oluşturup, sistematik bir önlem alındığını bile zannetmiyorum. İnsanlar ölmeye ve keneler tarafından ısırılmaya devam ediyor..

Meclis’te vekil tayin ettiğimiz insanlar ne yapıyor? Kendilerine sormak lazım !. Bunun için ne gibi önlem alınmıştır, önerge verilmiş midir acaba? Ha, ben size söyleyeyim bir önlem alındı yakın zamanda, bilmeyenlere buradan duyurayım: O da meclis bahçesinin keneye karşı ilaçlanması haberiydi ki, ağlanacak halimize gülelim hesabı..

Ne yapılabilir ? Çok şey yapılabilir. Başta sağlık bakanlığı ve hükümet ciddi bir kriz masası oluşturup, bunu derinlemesine araştırmalı. Ayda bir başbakan çıkıp “icraatın içinden” programı yapacağına hafta bir, vazgeçtim ayda bir tüm tv kanallarında keneleri anlatabilirler, alınan, alınması gereken önlemlerden bahsedebilirler, uzman fikirleri ana haber bültenlerinde satır aralığına sıkıştırılmamalı. Topyekûn bir bilinçlenme ve bilinçlendirme kampanyası düzenlenmeli. Ve bilgisiz, cahil insanlarımız aşağıdaki şekilde trajik yada traji komik bir şekilde ölmemeli..

- Ormanlık alanda dolaşırken, bir çalı dibine tuvaletini yapan vatandaş, bir kene tarafından ısırılıyor. Bunu sonra fark ediyor ama ısırılma hikayesi ve kenenin ısırdığı ve yapıştığı yeri kimselere söyleyemediği için kendisi çıkartmaya çalışıyor, çıkartıyor ama sonuç malum..

- Hayvanına yapışan keneyi çıkartan geç kız, keneyi parmakları arasında eziyor ve bir gün sonra fenalaşıp, hastaneye kaldırılıyor. Ama KKKA hastalığı teşhisi konuluyor ve hayatını kaydediyor.

- KKKA hastalığına yakalanan bir hastayı muayene eden bir doktor, doktor arkadaşları ve bir hemşire de bu hastadan hastalığı kaparak, aynı koğuşta tedavi görüyorlar. Bu insanlar kene tarafından ısırılmasalar bile, ısırılan hastalar kadar tehlike altındalar. Son durumlarını bilmiyorum, umarım atlatmışlardır…

- Yıllardır yurt dışında yaşayan bir gurbetçi, bir gün Türkiye’ye geldiğinde, bir tanıdığının tavsiyesi ve ısrarı ile bir hastaneye gidip ensesindeki et beninden kurtulmak istediğini söylüyor. İnceleme ve tahlil yapmak isteyen doktorlar, gurbetçinin ensesindekinin et beni değil, bir kene olduğunu anlıyorlar ve durumu vatandaşa anlatıyorlar. O da, ‘şimdiye kadar bana zararı olmadı, bundan sonra da olmaz ‘ deyip keneyi aldırmıyor. Bu vatandaş, keneyle kanka olmuş vaziyette toplum içinde dolaşıyor..

- Kene ısırılmasından bir hafta sonra ölen bir kadının cenaze namazında, imam herkese maske dağıtıyor ve herkes tabuttan 10 metre geride duruyor. Amaç hastalığa karşı önlem almak..

- Bir başka cenazede ise, yaşlı bir adam bu vakaların dinden imandan çıkmış insanlara Allah tarafından musallat ettirildiğini falan anlatıyor…

Bu örnekler çok, bu sayfaya sığmaz. Gün geçtikçe de bu olaylar vakalar kadar artıyor. Hepsinin temelinde de bilinçsizlik, bilgisizlik yatıyor. Çok acilen ulusal anlamda bir aydınlanma ve ilaçlama kampanyası yapılmalıdır. Yoksa daha çok canlar yanacak…

Kene vakaları inanılmaz derecede artınca, çok çeşitli süpakilasyonlar da yapılmıyor değil hani. Bunlardan en çok konuşulanı ise şu : “İsrail’den 1997 yılında barış gönüllüsü adında İsrailli casuslardan oluşan grup rotary kulübünün davetlisi olarak Türkiye’ye geldi.Yanlarında özel kaplar içinde genleri ile oynanmış ve Kırım Kongo kanamalı hastalığını taşıyan keneleri Çorum, Yozgat çevresinde insanların piknik yaptığı alanlara gün ağardığında ellerinde ameliyat eldivenleri, ağızlarında maske takılmış bir şekilde bu keneleri yeşil alanlara bıraktılar. Ve oradan da tüm bölgeleye yayıldı…”

İddia ilginç !.. Yoruma ve tartışmaya açık. Ama işin enteresan tarafı ne biliyor musunuz ? Bırakın bu insanların adı geçen bölgede şüpheli, bir o kadar da gizemli davranışlar içinde bulunmalarını ( Neden Tokat ve bölgesi seçildi bu da ayrı bir soru), dünya kene haritasında bir çok ülke tehdit altındayken, bu haritada İsrail tertemiz gözüküyor. Ve bugüne kadar da bir vakaya rastlanmamış..


Yukarıda da belirttim ya ! Çocukken de keneler gördük, onlarla tanıştık, belki oynadık, hatta yakın temaslarımız oldu ama ikibinli yıllara kadar, kene vakalarından hiç ama hiç haberimiz olmadı. Ne olduysa bu son 10 yıl içinde oldu. Belki de değişen dünya iklimi, keneler üzerinde genetksel bir değişime sebep olmuştur. Yoksa keneler gerçekten labaratuarlarda üretilmiş bir biyolojik silah olup, ajanlar tarafından mı topraklarımıza bırakıldı.. Alın size bir polemik konusu daha…

Kenesiz günler dilerim !…

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..