Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Biz İstersek Dünya Değişime Hazır

Biz  İstersek Dünya Değişime Hazır
 

Son on yıllardır farketmişsinizdir belki. Hiç bir şey eskisi gibi değil Dünyada.

Önce ozon tabakası delindi, delik giderek büyüdü ve Kuzey Kutbunun önemli bir bölümünü kaplayacak kadar genişledi.

Bu durumun da etkisiyle, 2000 li yıllar, hatta daha öncesinden gelen bir çalkantı hakim yeryüzüne.

Depremler, Tsunamiler, seller ardından kuraklıklar.

"Son elli yılın en sıcak yazı"

"Son 30 yılın en soğuk kışı"

"100 yıldır görülmeyen yağışlar"vs. vs.

Depremler sıklık, sayı ve şiddet olarak ne kadar da çoğalmıştı bir ara, Yalova, Bolu depremleri vs.

Yağmurların düzeni de epeydir farklı. Şiddetli, sürekli, sele dönüşme potansiyeli yüksek bir halde yağıyor uzunca süredir.

Yani uzun lafın kısası birşeyler değişiyor giderek.

Ancak son dönemde -Allaha şükür- bu doğal afet yoğunluğu azalmış gibi. Belki de bir moladır bu kimbilir. İnşallah.

Ben biz insanların dünyayı etkilediğimize inanıyorum.

Herşey Allahtan tabii ki ama biz hareketlerimizle mesajlar gönderiyoruz evrene. Biz iyi olursak Allah ta daha iyi olmamızın yollarını açar elbet.

Herbirimizin görünmez bir ruhu var görünen maddi bedenlerimiz içinde.

Zekamız, duygularımız, görünmeyen ama hareketlerimizden yansıyan gerçekliği anlaşılan özelliklerimiz.

Peki Dünyanın, dağların taşların, suyun da bir özü, ruhu olmadığına onlarda da duyarlılık olmadığına nasıl kesin gözüyle bakabiliriz?

Suyun dış dünyadaki özelliklerden etkilendiği, çok gizemli özel bir madde olduğu , bitkilerin belli durumlarda duyarlılık gösterdiği, katı cansız nesnelerin de titreşim içinde olabildiği ortaya çıkarıldı son yıllarda.

O halde toprak ananın, yerkürenin duyarsız bir taş toprak yığını olduğundan da o kadar emin olamayız kanımca.

Dünya Devletleri, sanayileşmenin artışı sonrasında, havayı, toprağı gelişmişlik ölçülerine göre bir biçimde az ya da çok kirletmektedirler. Onlarca yıl giderek artan bir kirlenme sürecidir bu maalesef. 1900 lü yılların ortalarından başlayıp 2000 lerde zirveye çıkan bir kirlilik. İklimlerin bozulması, afetlerin artması, biyolojik zincirin bozulması nedeniyle bazı hayvan türlerinin hatta bitki türlerinin soylarının tükenmesi, tam tersine, bazı canlı türlerinin engellenemez ve tehlikeli şekilde çoğalması, (Yosunlar ve bazı zehirli denizanaları türleri gibi), vs.

Ama bilinçsiz ve hatalı tavırlarıyla doğanın sonunu hazırlamaya başlayan "insan" bu kez, facianın bir noktasında, sürpriz bir şekilde "insanlığının çözücü yönünü" göstermeye başlamıştır. Kyoto Zirvesi, Kloroflorokarbon kullanımının, zehirli atık salınımının kontrolü, azalan canlı türlerinin korunmuası ve sayılarının yeniden çoğaltılması, kimyasalların kontrollü kullanımı. Bu ve buna benzer, geç te olsa alınmaya başlayan tedbirler. Henüz tüm Dünya devletleri etkili ve tam olarak önlemleri uygulamaya başlamasa da, artık nihayet frene basılmıştır. Durum- şahsi görüşüm - 2000 öncesi yıllara göre daha bilinçli ve organize yürütülen olumlu bir süreci işaret ediyor. Pek çok canlı türü için kritik eşikten dönüldü. Pandalar, balinalar, yunuslar, bazı kuş türleri kurtarıldı. Sayıları artmaya başladı. İnsanlar eskiden olduğu gibi çevre kirliliğine göz yummuyor, anında seslerini yükseltiyorlar. Ağaç kesmek -ülkemizde de olduğu gibi- çok zorlaştırıldı. İnsan doğayı yeniden ve güçlü şekilde farketti

Bu yaklaşımın olumlu ve en somut örneği; geçenlerde küçük bir gazete haberinde kendini gösterdi. Çoğunun gözünden kaçsa da, ya da " insanı ısıran köpek haber değildir, köpeği ısıran insan haberdir" mantığıyla, olumlu olduğu için medyanın itibar etmediği bir haber içimde iyimserlik rüzgarları estirdi. "Ozon tabakasındaki delik önemli ölçüde kapandı"

Ne güzel bir haber. İnsanoğlunun isterse iyiniyet, sabır ve çabayla olumlu olarak ta dünyayı değiştirebileceğini biliyoruz artık.

Biz vaktinde ve yeterince çaba gösterirsek Dünya iyileşmeye hazır.

Biz istersek, dünya değişmeye hazır.

 
Toplam blog
: 148
: 384
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

Merhaba...  Üniversite mezunu Kamu İdaresinde  çalışan bir bayanım. Ankara'da iki oğlumla yaşıyorum..