Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Biz- kadın erkek -hepimiz... Aklımdan geç (e-me-y) enler- Kalanlar...

Toplumda dengenin sağlanması, insan ilişkilerinin ve özellikle evliliklerin sağlıklı- sağlam temeller üzerine oturabilmesi için, kadın birilerinin kızı birinin eşi, birinin annesi, olmadan önce kendisi olmayı başarmalıdır. Buna inanmak, kadının birey olması için birinci koşuldur. Kadınların sorunları kendi kişiliklerinin farkında olmak gereği duymadıklarından vardır. Ne kadar üzücü ki ezilmişliğini yaratan yine kadının kendisidir. Birçok konuda toplumun ona biçtiği rolü düşünmeden kabul eder. Hatta destekler. Çocuklarını yetiştirirken de aynı yanlış tavrı sergiler. Doğal olarak kendisini yalnızca ev işlerinden sorumlu, iyi bir eş, iyi bir anne olmaya adamış, kişilik geliştirme çabası olmayan anne, kendisi annesi tarafından nasıl yetiştirilmişse, kızını da kendince çok sevdiğinden, aynen kendisi gibi yetiştirmeyi amaç edinir.
Kızına kız olduğunu, ev işlerini öğrenmesini, fazlaca dışarı çıkmamasını, hatta daha ileri giderek fazla konuşmamasını, susmasını öğütler. Kendisinden yaşça küçük de olsa erkek kardeşinin korumasına gereksinim duymasını, yaptırımlarına boyun eğmesini öğretir. Erkek çocuğa da “erkeksin erkek gibi davran, erkek şöyle yapmaz böyle yapar, kız kardeşine –sahip- çıkmalısın, ”gibi gereksiz sorumluluklar yükler.. Bu arada baba da daha bir gururla annenin bu sözlerine “benden sonra evin reisi sensin, herhangi bir nedenle yokluğumda annen ve kız kardeşin sana emanet, senin sözün geçer” gibi (erkek çocuk hele de ergenlik döneminde ise daha da canla başla bu yetkiyi üzerine alacak) destekleyici sözlerle farkında olarak ya da olmayarak erkek çocuğa sonuna kadar kullanacağı bir sahiplik ve üstünlük hakkı verir. Evde böyle dayatılan erkek çocuk dışarıda da aynı sözüm ona üstünlük aşılamasıyla karşılaşır. Çünkü toplum olarak da çok hevesliyiz ya da takıntılıyız “erkeklik” aşılamaya, kanıtlamaya. İnsan ister istemez bir kompleks mi söz konusu da erkeklik takıntımız var diye düşünmekten kendini alamıyor? -
Özetle çocuklarımızı kendimiz gibi yapmak için elimizden geleni yaparız.
Eğitim görmüş kadınlar bile eşlerinin yanlışlarından bahsederken 'sonuçta erkek tabi olacak kadar' diyecek kadar ve dayak yemediğine şükredecek kadar, beklentisizdir. Ne yazık ki hâlâ “döver de sever de” düşüncesi, boyun eğmişliği sürmekte. Kadın ve erkek davranışları değerlendirilirken acımasızca ve yüzsüzce çifte standart uygulanmaktadır. (Burada demek istediğim onursuz bir davranış için“erkek yaparsa kadın da yapar” gibi yanlıştan yana bir eşitlik savunması değildir. Eğer yargılanması gereken bir davranışsa cinsiyete bakmadan yargılanmalıdır.)
Yine üzücü bir gerçek var ki, kadınlara en acımasız eleştiriler yine kadınlardan gelmektedir. Kadın baş kaldırdığı ben insanım, ben bir bireyim” dediği anda ilk olarak bunu deme yürekliliğini gösteremeyen kadınlarca suçlanır.
Aslında erkekler için de durum çok farklı değildir. Sorun kesinlikle sadece kadın sorunu değildir. Kişilik sorunu, düşünme, yorulma sorunudur. Toplumun onayladığı, kabul gören davranışları sergilemek ne kadar kolaydır. Zor olanı değil kolay olanı seçerek rahatımızı sağlamaktayız, hep birlikte kadın erkek hepimiz… 


aylin-K.T

Kıymet Taş
 

 
Toplam blog
: 12
: 297
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Konya Ereğli doğumluyum, öğretmenim. Evliyim bir kızım var. Mersin'de yaşıyorum, şiir ve deneme yazı..