Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Biz, pusulasız geminin hayalet tayfaları

"Ìnsanın kendi suçu, aklını, başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliligini gösteremeyişindendir." der, KANT.

Doğa, insanları yabancı bir yönlendirmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın, tembellik ve korkaklık nedeniyle insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla erginleşmemiş olarak kalır. Aynı nedenle, bu insanların başına gözetici ya da yönetici olarak gelmek başkaları için de cok kolay olmaktadır. Zira ergin olmama durumu çok rahattır. KANT`ın deyişiyle; "Benim yerime düsünen bir KÌTABIM... vicdanımın yerini tutan bir DÌN ADAMIM, perhizim ile ilgilenecek bir DOKTORUM oldu mu, zahmete katlanmama hiç gerek yok."

Kaldı ki ergin olmak (reşit olma, olgun olma hali) , tehlikeye atılmak, kararlar vermek, yaşamın sorumluluklarını üstüne almaktır.

Kant`ın deyişiyle, -aydınlanma- için özgürlük gerekir. Fakat bu özgürlük, egemen gruplarca, çıkar odaklarınca, özgürcülüklerin en zararlısı olan aklı her yönüyle ve her bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanma özgürlüğüdür. Ancak bu -AKLINI KULLANMA ÖZGÜRLÜGÜ-NÜN tüm özgürlüklerden daha fazla sınırlandığını görürüz: Subay, `düşünme, eğitimini yap; maliyeci, `düşünme, vergini öde`; din adamı, `düşünme, inan; siyasetçi de, ` sorgulama, bana güven, bana itaat et`demektedir. Bir diğer deyişle, çıkarı olan herkes, düş, düşünme, koşulsuz itaat et, diye seslenmektedirler.

Kant`ın söyleminde dile gelen, birey olma, aklını özgürce kullanma, yaşamın sorumluluğunu göğüsleme, sosyal baskılardan ya da mahalli baskısından kurtulma; ancak, dogmatik (göz kapalı inanç) düşünceden kurtulmakla, sürekli -aydınlanma- düşüncesinin yaşama geçirilmesiyle olasıdır...

***

Napolyon, çağının büyük bilgini Laplace`ye sorar:

-"Bu koca kitabı (5.cilt-Gök Mekâniği-), evrenin yaratıcısından bir kere bile sözetmeden yazmışsın, öyle mi?

Laplance:

-" Öyle bir varsayıma hic ihtiyacım olmadı, efendim." der.

***

Adamın birine sormuşlar.
"O kadar kalın Suç ve Ceza romanını okudun. Roman ne anlatıyor?"
Adamın tüm romandan anladığı şu:
"Olay Moskova’da geçiyor!"

***

"Ìnsanın ağırlığı, ruhunun darası alındığında ortaya çıkar."

***

"Dün, bugün, yarın... Daha uydururken inanmaya başladığımız yalanların kurbanı olarak, -hayat- denen pusulasız bir geminin hayalet tayfası gibi, yolumuz, yönümüz belli olmadan öylece, hiçbir -değer yargısına- önem vermeden bir - boşluğun içinde- yaşayıp gidiyoruz...

Yolcusu olacağımız "2012" adlı geminin `Hayalet Gemisi` olmaması dileğiyle...

Alaettin Morgül /31.12.2011 

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..