Biz andavallılar!

Milliyet Blog ailesi’nin büyük bir bölümü sevgili Sema Şener’i tanımıştır.
Onun ne denli pozitif bir kişiliğe sahip olduğunu anlatmak değil yazı gerekçem.
Ali Gülcü ve bendenizin ANDAVALLILIĞI…

Yazılarını okuyanlar, Sema’nın ABD ile ilişkisini öğrenmişlerdir.
Ailesinin bir bölümü oradadır ve o her fırsat yakaladığında soluğu ABD’de alır..
Bu fırsatlar Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri’nin Enflasyon, Devalüasyon ve bilumum ‘asyon’ları uygulaması ile de doğru orantıdadır…

Her ne kadar Sosyal Demokrat, Hatta İlerici - biraz daha ileri götürecek olursam- Devrimci kimliğe sahip olsa da ve Tandoğan, Çağlayan, İzmir, Samsun, Çanakkale ‘Cumhuriyet Mitingleri’ne elde bayrak en ön saflarda yer alsa da ABD ye uzun zamandır gitmeyi planladığı ama bir türlü gerçekleştiremediği son ziyaretini AKP iktidarına borçlu olduğunu da söyleyebilecek kadar demokrat…

Sema, sağolsun bizlere hediye getirmiş taaaa Amerikalardan…
Gitmeden önce telefon edip “ Ben ABD’ye gidiyorum, istediğin bir şey var mı? “ diye soracak kadar nezaketli bir kişiliğe sahip. Tabi bu soruyu yalnız kendine sorduğunu düşünen tüm aradığı dostları, sevdikleri birer ikişer siparişleri vermişler. Nezaketli hatun dedik ya! Garibim kimseye de bir şey diyememiş.

Hani Blog toplantısında katılanlara günün anısına birer çanta verilmiş ve o çanta içinde kalınca bir bloknot konmuştu ya! Sema’nın blok not defteri siparişler ile dolmuş.. Kimler ne istemiş sır gibi saklıyor.

Amaaaa “ hepsini getirmeye kalksam, bir konteynar kiralamam gerekebilirdi” demesine bakılırsa, kefilsiz kredi veren tüm bankaların kredilerinden en üst limitte kredi alması gerektiği de gün gibi aşikar..

Anlaşılan o ki, Sevgili Şener, beni ve Ali Gülcü’yü ön sıralarda tutmuş.

Ben kızıldereli gömleği istemiştim. Mutlaka bir Kızılderili kabilesi bulmasını ve onlardan almasını da sıkı sıkı tembihlemiştim.

Ali Gülcü ne istemiş olabilir? Yok. Kitap değil. O İngiliz ingilizcesi biliyor, Amerikan İngilizcesini okumakta zorlanır. Hoş Reyhan’ı ona bu konuda destek olur ama… Kitap değil velhasıl..

Akdenizli “Darbuka” diye geçiriyor aklından. I-ıh… Darbukanın hasını Ali’nin soydaşları yapıyor zaten.

Solohan “ Klarnet” diyordur. Yeşil soğan yaklaştı ama o da değil..

Pir Mete, Neşe Evrim, Nazan Köseoğlu, Ersan Gürpınar, Seyran Aksoy, Kerem Oğuz, Özge dinç, Mademex, Mehmet Eren, Sema Çürük, Sevim Özkan, Harun Deniz, İlle de Ümit Çulduz, Blog yazmadan yalnızca Ali gülcü okuyan Nilgün Akad, Ali’nin en kanka soydaşı Sabiha Rana… ( İsmini yazamadıklarımdan özür dilerim) hiç biriniz bilemediniz…

Ali Gülcü, Sema Şener’den Sigara, Kibrit ve ciklet –ama şekersiz cinsinden- istemiş..
Neden? Ben de sordum Ali’ye neden sigara ve kibrit, ciklet ne alaka?

Abi bu lanet şeyi içiyoruz ama nere tütünü olduğu belli değil. Amerikadan gelirse kesin Amerika tütünüdür” dedi.. Peki Amerika Tütününün ne özelliği var?
Aaa agama bak. Ayıp ayıp bilmiyor musun Amerikan tütünün maharetlerini? Yakıştıramadım sana…

Allah Allah demek bizim bilmediğimiz maharetleri varmış Amerikan tütünü’nün..
Küba sarma purosunun maharetlerini, daha doğrusu maharetli eller ve bacaklarda sarıldığını biliyordum ama Amerikan tütününü hiç duymamıştım.
Vardır bir hikmeti deyip beklemeye koyulduk..

Sema Geldi.. Benim Kızılderililerin soyu tükendiği için gömlekleri de kalmamış. Onun yerine parmak arası Kızılderili terliği geldi.. Üzeri ceylan derisi. Çok şık.. Ben daha terliği görmeden “ Yok ben giymem sağol, sen onu bir başkasına ver” demiyeyim mi!!! Kızcağız berbat oldu.

Sen kalk taaaa Nevada çöllerinde gömlek ara, bulama, hadi bari bir Kızılderili eşyası götüreyim de, onu onca hava mili uzaklıktan Türkiyeye getir, sonra da Silivri’ye kadar getir karşındaki kendini bilmez andavallı ( Burada daha ağır yazacağımda editörler “Şişşşttt acı biber” diyecekler) “ben giymem” de..

Semacık, bozuldu tabi.. Ali’yi aradık, Ali’ye aynı teklifte bulundu. Gülcü o saatte Mürefte’de çatalcasporlu kaleci Alaettin ile 'solucan' kavgasında.. Alaettin’e kızmış, hırsını Sema’dan çıkaracak. Sema’nın “Ömer kabul etmedi sen giyer misin?” teklifine “ Yok o bizi bozar” demesin mi? Hoppalaaaa… Sema, dokunsan ağlayacak garibim.. Eminim içinden bildiği tüm küfürleri sıralıyor..

Büyük olasılıkla bu satırları okuyanlar da benzer şeyleri söylüyorlar.. Söyleyin söyleyin gerçekten hak ettik tüm onları… Velhasılı, kızcağız bir daha Amerika’ya giderken eminim ne beni arıyacaktır, ne de Ali’yi…

Valla haklı… Bu arada Ali Gülcü’ye minik bir not.. Sigaranı açtım. Paketini dağıttım. Sigaraları tek tek açıp, tütünlerini gazete kağıdına yaydım... inceledim.. bizim burada çıkan Marlboro’dan farklı hiçbir şey göremedim.

Tek fark Alicim Bizimkilerin üzerinde “ Sigara öldürür” yazıyor.. Onlarınkinde ise Smoking Kills…