- Kategori
- Kişisel Gelişim
Biz biliriz birbirimizi
Dünyada yazlık evi, kışlık evi olan tek milletiz. Çünkü hava atmasını seviyoruz yazlığımız var diye. Halbuki birkaç ay bile kullanmıyoruz yazlık dediğimiz evi. Her yıl yaz gelmeden masraf yapıp, içinde yaşanılacak şekle getiriyoruz. Haklı olarak misafir istemiyoruz, çünkü misafiri memnun etmenin reçetesi yok. Misafiri istediğiniz kadar iyi ağırlamaya çalışın, sonunda muhakkak kendine göre bir olumsuzluk buluyor. Dinlenecek misiniz yoksa gelene hizmet mi edeceksiniz? O da ayrı bir konu, gelen sanki misafirliğe değil de sizi denetlemeye geliyor. Sonunda kötü oluyorsunuz misafirliğe gelen eşiniz dostunuzla.
Bir de misafir odası durumu her zaman kafamı mesgul etmiştir. Ev tutarken üç odalı olmasina dikkat ederiz. Bir odasini koltuklarla doldurur isminede misafir odasi deriz. Misafir geldigi zaman o odaya sigmayacagi icin salonda oturmayi tercih ederiz. O oda hep orada ise yaramaz vaziyette durur. Ismi misafir odasi oldugu icin, temizligini yapariz ama kendimiz oturmaz, misafir icin hazir tutariz.. Halbuki o ise yaramaz odada, icine yapilan masrafta bizim ne kadar tutarsiz bir gelenege sahip oldugumuzu gosterir.
Birkac saatlik sehirler arasi yolculuk icin bilet alirken, otobusun markasini ve yasini sorariz. Sanki otobusu satin alacagiz. Treni tercih etmeyiz eski ve guvenli oldugu icin.
Hesabimizi kitabimizi bilmeyen bir toplumuz, ic ve dis borclarimizin nasil bu noktaya geldigini ve nasil odeyecegimizi bilseydik. Birbirimize hava atmaktan vazgecer, ihtiyaca gore alisverisimizi yapar savurganliklardan kurtulurduk.
Ayranimiz yok icmeye tahtirevanla gidiyoruz tuvalete