- Kategori
- Siyaset
Biz buyuz... Gerisi boş..
Ak saçlı delikanlı...
Herhangi bir vatandaşım, 5.6’lık sarsıntıyla yerle bir olan Van’daki otelle ilgili çelişkili açıklamaları öğrendikçe ne hissetti?..
Utandınız mı?.. Yoksa “Burası Türkiye” deyip şaşırmadınız mı?...
Ben söyleyeyim çoğunuz şaşırmadı... En kötüsü de bu değil mi?
Ne yazık ki vatandaş olarak şaşırma yetimizi çoktan kaybettik...
Üç-beş lira kar etmek adına şirketlerin yaptıkları ahlaksızlıkları hepten kabullendik. Ottan yaratıklar olduk.
Ülkem de denizden kum çekerek inşaat yaptığını hiç utanmadan açıklayan bir işadamı, halen milyon dolarlık yatırım yapabiliyor.
İnsanlar, imzasının süslediği inşaatlara güvenip para veriyor, baş tacı ediyor. Tüm çıplaklığıyla gördüğümüz gibi, “dış görüntü” ve “iç dizayn” için milyonlarca dolar pekala harcanabiliyor…
Nedense bunun yarısı bile zaman güvenlik ve altyapıya harcanmıyor!
Bu mantalite, hepimizin adeta genlerine işlemiş...
Yeter ki havalı olsun... Yeter ki göz doldursun! Fiyakalı olsun..
Yeter ki büyü Türkiye’m, dış görüntüne diyecek yok!
İçin boş, ama kimin umurunda?.. Sorgulasan suç..
İşin “özel”inde durum böyle. Peki devletin hiç mi sorumluluğu yok?
Marmara depreminin ardından kaç defa uyarılar yapıldı.
Tek tük teftişler,“kentsel dönüşüm” adı altında birtakım yeni inşaat projeleri.
Şöyle esaslı bir deprem planı ve uygulaması yapılacağını duymadık.
E, İstanbul’da hal böyleyken “Doğu”da yeterli denetim yapılmasını mı bekliyordunuz?..
Hem sorgulasanız o da suç! Depremzedelerin protestosunu bile biberli gazla, copla bastıran bir anlayış söz konusu.
Erciş geçen iki haftada bile “tehlikeli” binalar tespit edilip boşaltılmadıysa, artık kim ne söylese boştur. Yalandır. Ayıptır.
Deprem manzaralarına bakıp timsah gözyaşları dökmekten başka bir şey yapmıyoruz.
Van depremleri, büyük acılar yaşatmakla kalmadı, Göz göre göre yapılan hataları ve sistemdeki aksaklıkları bir kez daha göz önüne serdi.
Bu ülkenin zaten ender bulunan beyinlerine, uzmanlarına, aydınlarına güvenmezseniz...
Onları ayırır, sistemin dışına itmeye çalışır veya sadece “kendi” adamlarınızla gemiyi yürütebileceğinizi düşünürseniz...
Özerkliği “düşman”lıkla, özgür düşünceyi “terör “le bir tutarsanız...
Sadece vatandaşa değil, kendinize de en büyük zararı verirsiniz.