Biz de Var mıyız Acaba?

İki sene kadar önce bir TV programında Prof. Dr. Niyazı Kahveciyle yapılan bir söyleşiyi izlemiştim. Çok yararlanmıştım. Ancak söylediklerinin çoğunu maalesef unuttum. Unutmadığım birkaç sözü vardı ki; bunlardan birini mealen yazacağım:

“Bilim adamları (özellikle Yahudi bilim adamları) 1 saat okursa 10 saat düşünür.” O gün bugün düşündüğüm halde bu sözü hâlâ kavrayamadım. Neden kavrayamadım dersiniz? Çünkü en basit mantık kurallarını bile bilemiyoruz. Felsefe ise hak getire.

Okul müfredatlarımızın ne kadar yüklü olduğunu biliyorsunuzdur; en azından duymuşsunuzdur. Peki, düşünme yöntemlerini bildiğimizi varsayarak soruyorum: 1 saat okuduklarımızı 10 saat düşünürsek müfredatı kaç yılda bitirebiliriz?

Merak ediyorum, bizim müfredatlarımızın aşırı yüklü olmasına etkili oldukları söylenen isimlerini vermeyelim şu devletin, o milletin kendi müfredatları nasıl? Bir inceleme yapamadığım için merakımı tatmin edemedim.

Biz tarihten ders alamıyoruz; gelecekle ilgili bir öngörümüz de yok. Eh, ne yapalım kader böyleymiş diyecek halimiz yok. Onun için hiç olmazsa bugünümüzü şöyle göz önüne getirelim:

Müfredatlar zaten doluydu. Seçmece dediler ve yüklediler. Baktılar ki olmuyor. Hafifletelim, dediler ve bazı konuları çıkardılar. Hangi konuları çıkardılar acaba?

Felsefe grubu dersleri (felsefe, mantık, psikoloji vb.) zaten azdı. İyice azaltıldı.

Peki, eğitsel çalışmalar ne hale geldi?

Sor sor bitmez. Çocuk oyuncağı mı bu; ikide bir sistem değişikliği veya geliştirme adına sebeplerini kavrayamadığımız işler yapılıyor...

Peki, böylesine karıştırılan okullardan nasıl bir kuşak yetişebilir ki? (“Dindar ve kindar nesil yetiştirmek” sözlerini hatırlatıyor değilim. O da başlı başına ayrı bir sorun)

“Bu günlerde yazılı ve görsel medya ve de sosyal medya çete reisinin videolarıyla çalkalanırken. Bazıları suspus olurken, bazıları tutuşurken eğitim konusu ele alınır mıymış?” diye düşünenler olur mu acaba?

Eğitimimiz böyle yürütülürse daha çok çetecilik oynarız.

Kısa keselim, kısa vadede bu trajikomediyi sahneden kaldırmalı. Uzun vadede de eğitimimizin çağdaşlaşması için çabalamalıyız.

Bu yazıya Kahveci’nin bir sözü ile başlamıştık değil mi?

Evet, “Bilim adamları 1 saat okursa 10 saat düşünür.” demiştik. Peki, bu yazıyı kaç dakikada okuyabildik? 3mü, 5 mi her neyse on katı kaç dakika eder? Yani en az bir yarım saat düşünelim.

“Düşünüyorum o halde varım.” diyordu René Descartes. Biz de aynı cümleyi söyleyebilir miyiz?