Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Eğitim
 

Biz demeyi öğrenmeliyiz

İnsanın kendisini tanıttığı gibi olması kendisi için en büyük hazinesidir. Kişiliğini erozyona uğratmayan kişiler bir gün kaybetmiş gibi olsa da , gelen günler onun için daha aydınlık olur. Hiç bir zaman aydınlıktan, karanlığa gömülmez.

Hepimizin başından olumlu veya olumsuz hadiseler geçmiştir. Önemli olan yaşanılan olayın niteliği değildir. Önemli olan olayın sonucudur. Öncesi sorunlu başlayan meseleler sonra kolay halledilebilir duruma gelebilir.

Hadiselere bakmışsınız sizin dışınızda gelişmiş. Ama sizi olayın faili kabul ediyorlarsa , sizde bazı sıkıntılara karşı gelmesini bilmelisiniz.

Yürek sahibi , cesaret , metanet abidesi olmalısınız.

Size çok acı gelen olaylar sonradan bakmışsınız, sizin için baldan daha tatlı şekilde sanki altın tasta sunuluyor.

Olumlu veya olumsuz olaylar, kendi zaviyemden hep aynıdır. Çok sevinmeyi de , çok yerinmeyi de bilmem. Felaket tellallığı yapmayı gururuma yediremem.

İnsanlar bizim bulunduğumuz ortamda mutlaka geçerli veya geçersiz not veriyorlar. Puan alıyoruz toplumdan. Ya sınıfta kalıyoruz , ya da sınıfı geçiyoruz. Eğer bir işin başında bulunuyorsanız bu süreçte de, hiç kimse gücenir diye eskilerde ki gibi susma hakkını kullanmıyorlar.

Konuşma hakkını doya doya kullanıyorlar. Hep şuna gönülden inanmışımdır. Bana güvenenlere de hep tavsiyem olmuştur.

“Altın çamura düşse de, değerini kaybetmez” .

Bu söz benim için çok önem arz eder. Toplum tarafından anlaşılmayan kişiler hemen üzülürler. Niçin üzülüyorsun dediğimiz de ise, hakkımda söz duydum da ondan , dediğinde , asıl üzülecekler onlar derim. Biz niye üzülelim suç işlemedik ki.

Toplum yapımızın bazı yönlerini dikkate almak zorundayız. Aklı selim insanımız çok. Aklı selim olan insanlarımızın konuştuklarına kulak vermek hayrımıza olur.

Özellikle aklı selim yani aklı eren kişiler boş konuşmazlar.

Toplum bir kişinin , mesela yaşadığı yaşantısı hakkında veya yazısı hakkında veya işi hakkında hüküm vermişse genelde doğru oluyor.

İnsanların içinde ki , niyetlerini ölçme aleti daha icat olmadı. Her insan niyetini açıktan dillendirmiyor. Bazı sıkıntıların kaynağı da buradan kaynaklanıyor.

İnsanların davranışlarına, konuşmasına, yaptığı işlere bakarak, toplum değerlendirmeye aldığı kişiyi layık olduğu yere koyar / koyuyor.

Bazıları yanlış algılasa da, o kişi için hiç önemli değildir. Çünkü kendisini toplum kabul etmiş. Birkaç kişinin kabul etmemesi onu ırgalamaz.

Dediğimiz gibi hayatta bulunduğumuz süreçte, her tecrübe ders olmalıdır. Hayatta yaşanmayan hadiseler yoktur.

21. yüzyılın kendine has olayları vardır. Asır değişse de bizim örfümüzde değişmeyen ölçüler vardır. ” Yiğidi öldür , ama hakkını yeme. “

Bu güne kadar gördüğüm o dur ki, yiğitler bazen düelloda yenilmiştir. Yine bazen çelme takılmıştır. Bazen oyuna getirilmiştir. Bazen sinir harbiyle al aşağı edilmiştir.Asla yiğitliğine kimse leke sürmemiştir. Dedik ya bu millet sağduyuludur diye.

Bileğinin gücü kişiliğinden geldiği için, makam sahipleri de bu tür kişiliği oturan insana saygı duyarlar.

Mevki ve makamda elbette çok önemlidir. Hem mevki, hem de kişilik birarada bulunursa ne kadar mükemmel olur.

Geçenlerde yolculuk yaptım. Otobüse bindim. Yazıhanede çalışan kişiyi yakından tanıdığım için liyakatini sordum.

Şoför esnafı insan sarrafıdır gözümde. Bizim dedi, herkes yazıhanede ki emekli görevlimiz gibi olsa, işin zevkine doyum olmaz dedi. Yorgunluk , bıkkınlık olmaz.

Bildiğim kadarıyla bahsettiğimiz görevli sabah saat 07.00 de işe başlıyor. Yaşına rağmen dinamik. Disiplinli, yazışmaları bilen , müşteriyi ikna eden hitabeti ekstra özelliğidir.

İşin zevk yönü demek ki karşılıklıdır.

Burada konumuz insanın önce kişiliği oturmuş olmalıdır. Karar alırken yöneticiysen duvarın arkasını görmeniz gerekiyor.

Efkarı umumi, size kişiler hakkında ki düşüncelerden istemediğin sonuç çıksa da , kabullensen de, kabullenmesen de kamoyunun dediğini tutmakta fayda vardır.

Yoksa mutlak surette yanılırsın. Yaşanması gerekiyor der geçersin ama yanlışın tortusu kalır. Tortusuz hayat varken niye tortulu hayat?

Ben bilirim , yanıltabilir. Yetki şımartabilir. Günler kapkara olabilir.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..