Biz Eskiden...

"Eminim hiçbirimiz unutmamışızdır o meşhur siyah-beyaz reklamı. "Mintaksla canım mintaksla" diye söylerdi şarkısını bir ince bayan sesi. Ve her birimizin tel dolaplı mütevazı mutfaklarında, plastik Mintaks bulaşık deterjanı kutuları olurdu. Annelerimizin ocakta kaynattıkları bulaşık sularına batırıp, idareli olsun diye şöyle ucundan da Mintaks'a değdiriverdikleri bulaşık bezlerini köpürten o efsanevi deterjan...."

Aydın SEVİNÇ

":) ama sorusunu unutmamak lazim. Soru "nasil becerdin" idi. Bunun uzerine bayan mintaksla canim, derdi. Acaba, nasil becerdin sorusunu baskalarina sorsak, mintaksla diyebilecekler mi yok, buscla canim mi diyecekler. Cokomilk gibi hic aklimdan cikmiyor bu adam, yine ilk aklima gelen o oldu yorum da boyle oldu. selamlar."

Beyhan Biçkin KOZANOĞLU

"evet hatırlıyorum..hatta tamamını hatırlıyorum.. BULAŞIK YIKADIM UĞAK UĞAK UĞAK (2KEZ TEKRAR)(BU ''UĞAK'' LAR ARADAKİ MELODİ OLUYOR. TERTEMİZ OLMUŞ UĞAK UĞAK UĞAK(2 KEZ) NASIL BECERDİN?(BURADA MELODİ YOK..EKO VAR..SESSİZLİK VE CEVAP BEKLEYİŞ) MİNTAXLA CANIM MİNTAXLA(2KEZ TEKRAR) Tabi insanın aklına çocukken girenler asla unutulmuyor..tekrar çocukmu olmak güzel yoksa tekrar o günlerde yaşamak mı bilmiyorum..yani o zamanlar gerçekten hayat daha mı güzeldi yoksa ben çocuktum da ondan mı toz pembeydi herşey kestiremiyorum açıkçası..sevgiler"

DALDABİR

""Nasıl becerdin?" diye sorardı komşusu "Mintaksla canım mintaksla". Elinize sağlık Aydın bey. Eski reklamlardan örneklemelere dvam edersek; Evlerimiz elektrik süpürgesi ile tanışmamışken "Gırgırla süpürmek zevkti." Çamaşırlarımızı "Merdaneli Arçelik yıkarken onun bir sağa bir sola hareketini izlemek tarifsizdi:) Akşam yemeklerinde "Nuh'un Ankara makarnası" nın yanında "Cincibir, hele ki portakllı ise..." iyi giderdi. "Transistörlü radyoların en iyisi hangisiydi" bilemem ama "Radyo Tiyatrosu" vazgeçilmez programların başında gelirdi. Hafta sonu otomobille ama "Anadol, ilk Türk Otomobili" ile dolaşmak bir başkaydı. Bankaların "çekilişleri" olmasaydı ne yapardık acaba? Bu kadar reklamdan sonra "Pe-Re-Ja limon kolonyası" iyi gelir, her halde... Selamlar, saygılar."

İlyas BAYRAM

"eskiden.. Hower marka elektirik süpürgesi vardı. Ho ho hower süpürür döver.. her yeri temizleyen hover hover hover!... hatırlayabildiğim tek tv reklamı bu:) güzel günlerdi. selamlarımla."

Yağmur Zamanı

Bakın benim aklıma da "TipiTip" sakızları geldi şimdi. Sonradan "Bibip" de çıkmıştı. İçinden araba resimleri çıkar ve biz, resimlerin altında yazan araç özelliklerini ezbere bilirdik. Ne işimize yarayacaksa...O zamanlar hayat belki daha yoksunluklar içindeydi ama emin olun ki çok daha güzeldi. İnsanlar bakkal bakkal dolaşıp, kapağındaki seri numarası "03" ile başlayan Yeni Rakı'nın Tekirdağ olanını ararlardı. Şimdi her markette "Tekirdağ Rakısı" etiketli rakılar satılıyor ama inanın o zamanın zor bulunan Tekirdağı çok daha fazla lezzetliydi. Şerbet gibiydi mübarek...Ben ilk olarak okumayı, dedemlerin evinde, o hiç değişmeyen yerinde duran limon kolonyası şişesinin üzerindeki Pe-Re-Ja etiketini okuyarak sökmüştüm. Hatta bu konuyu da bir süre önce yazmıştım. O Pe-Re-Ja reklamının en çok kazanan ismi galiba Müjde Ar olmuştu değil mi? Babaannemin süpürgesi Hoover'di. Askeri yeşil renkte toz torbası vardı ve kocamandı. Ama ne hikmetse babaannem onu hiç kullanmazdı. Her daim kolalı ve kar beyazı dantel örtüsü üzerinde, misafir odasında baş köşede bekledi yıllarca...

Aydın SEVİNÇ

"Bir bilmecem var çocuklar.Haydi sor sor.Çayda kahvaltıda yenir.Acaba nedir nedir.Bisküvi denince akla.Tamam şimdi buldum.Hemen onun adı gelir Eti Eti Eti :)) Benim vazgeçilmezim buydu :)) Sizinkide o zamanların değişmeziydi :)) "

Murat GÜLCEK



"1-Dilekçe mühür - Arzuhalci 2-Röno Otomobilleri / Abdi Vehbi / Dünyanın en sağlam ve en iktisatlı otomobilleridir. / Taksim bahçesi karşısındaki salonumuzda teşhir edilmektedir. 3- Esansçı 4- İngiliz Harrison çorap Makinası 5- Hasan özlü unları / Çocuklarınıza / Vitamini çok kalorisi yüksek 6- Anadol 71 - Bu memleketin otomobili 7- Eve gelen konser: "Yahu! bu ne cümbüş, mirasa mı kondun" "Hayır 1936 model Telefunken radyosu aldım" Bourla Biraderler 8- Nevyork radyoları / Bourla biraderler 9- Sigarada yenililk "İZMİR HAFİF - LATİF" 10- 1948 (sİMAYA UYGUN ÇERÇEVELERLE DÜNYANIN EN YÜKSEK GÖZLÜK CAMLARI) 11- Sporculara müjde 1936 Harley Davidson Motosiklet rahatlık - sağlamlık 12-Krem Altınbaş 13- İşte nihayet aradığınız beyazlık OMO 14- GRİPİN 15- Piyale adı ağız tadı 16- Siemens Alman radyoları 17- SANA yağları 18- Şüküfe (Hatırla Beni) Losyon kolonyaları Selamlarımla:))))"

Nilüfer VELDET



36 Model Telefunken Radyosuna yetişemedim ben ama hatırladığım ilk siyah-beyaz televizyonumuzun markası Telefunken idi. Birkaç kez tüpü falan değişmişti. Deli ediyordu bizi. Sonra bir yılbaşı gecesi Babam sürpriz yapmış ve bizim emektar Telefunken'in yerini, 67 ekran Saba marka renkli televizyon almıştı. Hem de uzaktan kumandalıydı alet ya. Gerçi kumandası, resmen, yokuş aşağı duran araçların tekerlerine konan takozlardan farksızdı ama kumandalıydı işte. Konforluydu yani...O Gripin'leri nasıl unutabilirim. Babaannemin tahta masasının çekmecesinde hiç ama hiç eksik olmazdı. O kadar kocaman, dana gibi hapı nasıl yutabiliyorlardı bugün bile hayret ederim. Bir de bu Gripin'in özelliği, her mahalle bakkalında satılıyor olmasıydı. Millet ciklet alır gibi Gripin alırdı yahu. Bir ara, bir şehir efsanesi türemişti Gripin hakkında. Yok, içinden tel çıkıyormuş falan diye. Gözümle görmedim, ne yalan söyleyeyim. Hoş öyle olsa merhum Babaannemim seksen küsur yaşına kadar yaşaması imkansız olurdu. Kendisi, sıkı bir Gripin tiryakisiydi zira.

Aydın SEVİNÇ



Not1: Sizlerin katkılarını, yazı metnimin altına ilave etmek için beklemekteyim efendim.
Not2: Elektronik posta iletişimi için sevinc35.5@hotmail.com