Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

Biz hiç aldanmadık ki

Biz hiç aldanmadık ki
 

Aldanmak ve aldatmak hayatımızda ve günlük yaşantımızda karşılaştığımız iki kelimedir. Her ikiside insanları üzen düşündüren, bir o kadar da kızdıran ifadedir. İnsanın doğasında kötülükleri besleyen en düşündürücü ifade tarzıdır. Kimileri dürüstçe davranırken, doğruları söylerken, kimileri şeytani kötülük duyguları ile bizleri yalan söyleyerek aldatabilmektedir. Birde huzur içinde başını yastığa koyduğunda kendi ile hesaplaşabilmektedir.

Neden aldanırız neden aldatırız diye şöyle bir düşünelim. Aldanan insanları çok saf olarak niteleniriz. Çünkü onlar çevrelerini tanıdıktan sonra, bazı insanlara çok güvenir. En zor zamanlarda bir arada olmuşlardır. Acıyı ve sevinci birlikte paylaşmışlardır. Uzun bir ilişki ve dostluk sürecinden sonra birbirlerini tartmışlar ve güveni sağlayan olayları yaşamışlardır. Birde kısa vadede duyulan güven vardır. Geçmişin deneyimleri ile karşımızdakini değerlendiririz. Sözleri, vücut dili bizi etkiler, birde işimizde gelen gönlümüzü ve menfaatlerimizi okşayan hareketlerle karşımızdakine güven duyarız ve ona inanırız.

Aldanma ve aldatma arasında en bağlayıcı söz yalandır. Biri sahte duygular ile yalan sözler diğeri buna safça inanır.  Biri menfaatlerine ve o anki bencil duyguları ile karşısındakini doğru olmayan söz ve hareketlerle etkilerken, diğeri güven duygusu içinde karşısında değer verdiği insanı fazla sorgulamadan dediklerini doğru ve inandırıcı kabul eder. Ne de olsa yakını ve dostudur. Deneyimlerine göre güven veren kişiliktir. Böyle birinin yalan söylemesi ve aldatması mümkün değildir diye düşünür.

Aldatan insanlar ise menfaatleri uğruna yalanları doğru gibi söyler. Bulundukları yaşa ve konuma göre davranışları masum gibi görünse de kimi zaman karşısındaki insanların yaşamında onarılmaz yaralar açar. Bazı insanlarda aldatmak geçici bir ruh hali olarak yaşamlarına yansısada, bazılarında yaşamının bir parçası gibi üstlerine oturur ve alışkanlık haline döner.  Pembe yalanlar ile aldatmalar insani ilişkilerde yaşamın farklı bir rengi olarak görünür. Zaten çok geçmeden o insanlar yalanları ile aldattıkları insanlara doğruları anlatırlar. Çünkü onlar aldattıkları insanlara karşı vicdani sorumlulukları ile hareket ederler.

İnsanoğlu dünyada var olduğundan beri aldanmış ve aldatmıştır. Birçok tarihi bilgi ve belgede, üretilen sanat eserlerinde bunla ilgili olaylar ve hikâyeler anlatılır. Bu hikâyeleri dinlediğimizde ya da okuduğumuzda bireyler arasında geçen olaylardan bazılarına gülüp geçeriz. Ancak o ülkenin siyasi hayatında yaşananları bazen şaşırarak, bazen de üzülerek değerlendiririz. Çünkü o aldatma ve aldanmalar topluma büyük acılar çektirmiştir. İktidar kavgaları, iç karışıklıklar ve savaşlar binlerce insanın zarar görmesine yol açmış ve büyük bedeller ödenmiştir. Sadece ülkelerde değil, uluslararası ilişkilerdeki yalanlar insanlık tarihi için utanç verici savaşların yaşanmasına neden olmuştur. Dünyayı şekillendirme peşine düşen büyük ülkeler bir taraftan insan hakları nutukları atarken, diğer taraftan çocuk kadın demeden birçok masum insanın ölümüne neden olmuştur.

Bu tablo karşısında birçok insan aldatanı görmüş, aldananı uyarmıştır. Bazılarının bu ortamı kendi menfaatine kullandığını ve sustuğunu anlamıştır. İnsanlığın yüz akı olan bu bireyler gördükleri resmi sözleriyle, kalemleri ile dile getirmişlerdir. Bu doğru uyarılar karşısında işine gelmeyen siyasi güç odakları onları dışlanmış, dikkate almamış hatta cezalandırmıştır. İnsanlığın kalemli muhafızı olan bu insanlar hiçbir baskı ve işkenceden çekinmeden doğruları insanlar ile paylaşmıştır. Zihinlerini ve kalemlerini satmamışlar. Birilerine menfaat için yaklaşmak yerine dost acı söyler mantığı içinde toplumun her kesimine doğruları aktarmıştır.

Çağımızda her yanı saran ve insanlığı aldatan yalan rüzgârı ile aldatılan ve aldanmış görünen insanları kullanarak oyunlar yine oynanmaktadır. Ülkemizde yaşanan son olaylarda bu yalan rüzgarın yansımasından başka bir şey değildir.  Kanlı bir darbe girişiminin ardından geçirdiğimiz bu zor günlerde yapılması gereken gerçeklerin ve doğruların görülmesi, birlik ve beraberliğin sürdürülmesidir. Özellikle de başta siyasiler olmak üzere devleti yönetenlerin aldanma ve aldatma lüksünün bulunmadığını bilerek, aldanmadan ve aldatmadan siyaset yapmaktır.

Alacağımız kararlarda ve uygulayacağımız politikalarda gerçeklerin ışığında çalışmak, adaleti ve eşitliği sağlayarak geleceğe yürümektir. Geçmişin hatalarını yapmamak, yalanlarına inanmamak ve aldanmamak, toplumu aldanmasına müsaade etmemektir. Onca hataya rağmen zor günlerde her kesimden ve görüşten Türk toplumunun Mustafa Kemalin çizdiği yolun ne kadar doğru bir karar olduğu gerçeği ile hareket ettiği göz önüne alınmalıdır.  

Biliyorum ki birçoğumuz bugüne kadar araştırmaktan, öğrenmekten ve doğruları söylemekten kaçınmadık ki. Mevki, makam ve maddi menfaat için yanlışları savunmadık ki. Birilerine biat ederek cehaletin karanlığında boğulmadık ki, dinimizi din simsarlarından öğrenmedik ki, Kahraman askerlerimize kumpas kurulurken, aydınlarımız ile zindanlara atılırken susmadık ki. Ülkemizi ve insanımızı hiç aldatmadık ki, düşmanın işbirlikçilerine aldanmadık ki diyeceksiniz.

Evet bende sizler gibi düşünüyorum.  Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda hiç aldanmadık ki diyorum. Herşeye rağmen vatan söz konusu ise gerisinin teferruat olduğuna inanıyorum. Onun gösterdiği yolda birlik ve beraberlik içinde birbirimizi aldatmadan geleceğe yürümenin en güvenli yol olduğunu savunuyorum.   

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..