Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Biz köle miyiz?

Biz köle miyiz?
 

izmirliahmetkaya.blogcu.com


 Biz köle miyiz, yoksa özgür, demokrat, Cumhuriyetçi bir ülkenin, özgür insanları mıyız? Bunun için bazı kuşkularım var!

Bir kere deniliyor ki, “Biz Allahın kullarıyız ve ona itaat etmekle görevliyiz.” Çevremizde görünen bir Tanrı olmadığı için, bu kullaştırma ve köleleştirme işini, kendini Allah adına hareket ettiğini sanan, bu işi meslek edinmiş bir takım insanlar sağlıyorlar. Bunun için durmadan insanların beyinlerini yıkıyorlar.

Biz Allahın kullarıyız ve köleleriyiz. Dolayısıyla özgürlüğümüz filan yoktur. Biz Allah adına hareket eden, bizi sürü kabul eden birilerinin emrindeyiz. Onlar ne derse o olur. Onlar, yani efendilerimiz her şeyi bizden iyi bilirler; biz ancak biat etmekle mükellefiz ve bizi yönetenlere bizi kul kabul edenlere ister istemez uymak zorunluluğundayız. Sonunda bu çıkıyor.

Çünkü biz kuluz. Kul ne demek; açıkçası köle demek… Şimdi bu bir…

Diğer yandan, şu duruma bakınız:

“Türkiye'nin toplam (kamu artı özel sektör) brüt borçları 2002 yılında 257 milyar TL'den, 2010 yılında 497 milyar TL (290 milyar dolar) olmuş. Alacaklarımızı düşersek (net) 317 milyar TL oluyor.”

“Diğer yandan , “vatandaşın bankalara borcu, 330 Milyar Lirayı aşmış durumda” (Sözcü,13.2.14)

Ve bir habere göre : “41 milyon kişi bankalara borçlu” (sondakika.com)

Şimdi bu habere göre, devlet ve şirketler yabancı ülkelere 317 milyar borç takmış; vatandaşlar da bankalara 330 milyar lira…”

Şimdi sormak vaktı: “Borçlu olan insan özgür olabilir mi?

Tarihi bir gerçektir ki, siz kime borçlanmışsanız, onun tabii olarak esiri durumundasınız, demektir. Onun için Atatürk ve İnönü hükümetleri borçlanmaktan ölüm gibi korkuyorlardı. Ama şimdi Maşallah, borç gırla gidiyor… Neymiş; borç yiğidin kamçısıymış. Kamçı kime vurulur köleye!

Peki, kim özgürdür; borç veren mi, borç alan mı? Kim köledir, borç veren mi, borç alan mı?

İşte vatandaşı bir diğer köleleştirme yolu da bu. Her gün borçlanarak aslında özgürlüğümüzü yitiriyoruz. Bu borç ister nakten olsun; ister TOKİ evlerine yazılarak, olsun…Borç borçtur. Ne kadar borcun var; o kadar kölesin. Başka türlü davranamazsın. Rahat davranamazsın. Bulunduğun düzenin değişmesini de istemezsin. Çünkü her yerinden bağlısın. Elin kolun bağlı ama farkında değilsin.

Bir de “Minnet Borcu” denen bir şey var: Bir Parti seçimlerden önce sana bulgur, makarna, mercimek vb… dağıtıyor. Kömürünü veriyor; çocuğunu işe alacağım diye, söz veriyor. Yaşlılara, işsizlere muhtaçlara maaş veriyor; fakirlere Yeşil Kart çıkartıyor. Yaşlılar otobüslerde beleş yolculuk yapıyorlar; çocuğunun okulda parasız kitabını veriyor… Daha sayamadığım bir sürü insanları bağlılaştırma, minnettar bırakma ve dolayısıyla köle kılma yolu kullanılıyor. İnsanlar başlarını eğiyorlar ve çoğu kez de niye olduğunu bilmiyorlar.

Ne yapsın bu insanlar, minnet duymasınlar da… Minnet nedir? Minnet borçtur. “Minnet borcu” demiş atalarımız. Biri sana iyilik yaparsa, sen de tabii olarak karşılığını vereceksin. Bunlar kaç kişi… Hesabı kitabı tutulamıyor belki de 20 Milyon kişiden fazla. Minnet borcu olan insan özgür müdür… Yoksa içinden bağlı, bağımlı mı?  Bunlar kime oy veriyorlar. Bağlı oldukları, minnet borçlu oldukları, daha doğrusu kölesi oldukları insanlara.

Köle olmanın sade bir yolu yok. İnsanlar çağımızda anlamadan, kendiliğinden köleleştiriliyorlar. Farkına vardıkları zaman o kadar geç oluyor ki, onun adına iş yapanlar: çeşitli film işlere girenler testiyi kırıp çekip gidiyorlar.

İnsanlar, yanlı yazılmış ders kitaplarıyla beyinleri yıkanıyor, yukardakiler gibi düşünmeye şartlandırılıyorlar. Sonunda köleleştiriliyorlar.

İnsanlar köleleştirilmeden önce beyinleri yıkanıyor. Çeşitli gazeteler, medya organları, doğru olmayan bazı yanlışları doğru diye belletip, millete yutturuyorlar. Önce milletin beyinleri köleleştiriliyor. Zaten sonra… Sonrası geliyor.

Kapitalist dünyada bir iş yerinde sürekli çalışıyor musun? Heyhat… Sen de bir kölesin..
Yüksek sesle konuşamazsın. İşe beş dakika geç kalamazsın. Kendi telefonunla dışarıyla konuşamazsın. Vb.. Bu işleri yapamazsın. Bir sürü yasaklar vardır. Ve bir süre sonra elinin ayağının bağlandığın hissedersin. Sen de bir kölesin.

Efendin, hadi ona patron diyelim, bütün amele kısmını bir arabaya doldurup, falanca politikacının mitingini izlemeye sizi götürebilir. İtiraz edebilir misin? İmkanı var mı? Belki size yapacağı en büyük iyilik; çalışmadığınız halde yine size ücretinizi ödemek ve ayrıca kumanyalarınızı vermek. O arada , Parti de sizlere birer şemsiye dağıtabilir. Memnun olmalısınız ve çok alkışlamalısınız. Bunun için zaten, aha önceden kafalarınız yıkanmıştır. Yani hazırsınız. Hadi şimdi otobüslere ve nereye gittiğinizi de sormayın. Köleler sizi!

Modern çağda artık kölelerin ellerinde, ayaklarında prangaları yok. Patronlar da biliyorlar ki bunlar hiçbir yere kaçamazlar. Evleri var ; ev taksitlerini ödemeleri gerekir. Çocukları var; çocukların okul taksitlerini ödemek gerekir… Var oğlu var. Kaç tane ve nerelere borcu var Allah bilir. Bu insanı serbest bıraksan nereye gidebilir ki… Yine kümesine dönmeye mecburdur. Bu ne? Esaret değil mi?  Prangasız esaret.

Çoğumuz köleleştirilmişiz de farkında değiliz. Kendimizi özgür sanıyoruz. Ondan sonra patronu görünce önünde yerlere yatıyoruz.

Önce beynimizi tutukluyorlar: siz kulsunuz, siz kulsunuz… Diye diye, köleliği kabul ediyoruz. Ondan sonra da diğer prangalar bileğimize, boynumuza geçiriliyor ama hiç farkında olmuyoruz.

Ey insanoğlu, kurtul prangalarından. Sen kul değilsin, sen köle değilsin…  Sen bir Cumhuriyette yaşayan özgür bir bireysin, diye suratlarına haykırsan, kaç kişi bunun anlamını anlayabilir ki?

Aslında özgürlük ne kadar güzel bir şeydir. Gerçek anlamını bilene. Çünkü , çağımızda tuzağa düşürülüp içeri atılmış nice günahsız insan var. Ama onların kendisi tutsak beyinleri değil.

Aman beyinlerinize  sahip olunuz. Çünkü önce beyinler elden gidiyor. Sonra … Sonrası artık faydasız.

Özgür bir Cumhuriyette, kul, köle olarak değil de insan olarak yaşama ümidiyle herkese bu uğurda çalışma yapmaya çağırıyorum. Her şey özgürlük için!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..