Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

08 Ağustos '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Biz sıradan insanlar

Biz sıradan insanlar
 

Bizler sıradan insanlarız. Çoğu zaman Ülkeyi yönetenler varlığımızın farkında bile olmazlar. Sayımız bir haylidir. İstatistiklere göre yaşları 25' e kadar olanların toplamı neredeyse elli milyondur. Bu girmek için çaba sarf edip etmediğimizi bir türlü anlıyamadığım AB nin neredeyse 20 ülkesinin toplam nüfusundan fazladır. Onlara göre biz büyük bir gücüz ancak ülkede kimse bunun farkında değildir. Farkında olanlar umursamaz bile...

Yanlışlık doğumumuzla başlar. Büyük çoğunluğumuz, moda deyimle Allah istediği için doğmuşuzdur. Çok az geliri olan garip Anadolu köylüsünün çocuklarıyızdır, ancak her seferinde bizi sevinçle karşılarlar. Hatta bazılarımız mutlaka Mevlut okutur, kurban keserler. Bir kısmımız memur çocuklarıyızdır. Anne ve Babalarımız az ancak sabit bir gelirle yaşamayı kendi anne, babalarından öğrenmiştir. Buna rağmen genede sevinçle karşılanırız ve bize doyurulması gerekli ek bir boğaz gözüyle bakılmaz. Sadece nasıl eğitileceğimiz, ve iyi bir insan olacağımızın planları yapılır . Bir kısmımız ise doğmak için oldukça zor bir yoldan geçeriz. Bu grupta olanlar eğer doğmayı başarabilirlerse, çok şanslı bir çocuk olarak dünyaya gelirler. Ailelerinin hiç bir parasal sorunları yoktur, doğumlarına karar vermek için anneler çok zorlanır. Kimi zaman sebep erken olması, kimi zaman da formlarının bozulmasıdır. Bu nedenle pek çok kez hamilelik teknik olarak sonlandırılır. Bunu atlatanlar ise gerçekten doğru doğanlar olurlar.

Zaman geçer büyürüz. Problemlerimiz de başlar. Hepimiz okumak istememize rağmen kimimiz bunu başaramaz. Hele kız çocuksak potansiyel gelir kaynağı olarak değerlendirilip, bir an önce evlendirilmek isteriz. Bu arada yaşın, çiftler arasındaki uyumun ve benzer entel takıntıların hiç önemi yoktur. Doğal olarak da açılan büyük kampanyalara hatta siyasilerin kimi zaman kerhen, kimi zaman gönülden desteklerine rağmen, çok azımız okula gider. Dar ve sabit gelirli memur çocukları ise mutlaka okula başlarlar, ama okurlar ama okumazlar ama mutlaka başlarlar. Doğru doğanlara gelince, okumaya özel hocalarla okul çağından önce başlarlar, onların kariyer planlamaları daha doğmadan önce yapılmıştır. Eski bir söylemle göre, böyle yazılmıştır ve böyle olacaktır.

Sonra askerlik çağı gelir. İlk iki guruptaki genç delikanlılar askere davul zurna ile ve düğüne gider gibi uğurlanırlar. Doğru doğanlar için ise durum tam bir kabustur. Önce torpil aranır genelde bulunamaz, sonra çocuk apar topar yurt dışına okumaya gönderilir. Ne okuduğu önemli değildir sadece belki bedelli çıkar beklentisi vardır ve bedellide hiç çıkmaz.

Davul zurna ile askere gönderilenler, en zor ve ölümün kol gezdiği yerlerde askerlik yaparlar. Senelerdir siyasi çözüm bulunacak diyen siyasilerin yanlış kararları yüzünden şehit düşerler ve biz sıradan insanlar onların cenazelerinde ağlarız ancak genede vatan sağ olsun da deriz. Bu arada bir gurup politikacının, kürtlerin tamamını temsil ettikleri iddiasıyla demokratik özerklik denilen saçmalığı ortaya atmalarını hiç anlamayız içimize de sindiremeyiz. Atatürk'ün kurup bize emanet ettiği Cumhuriyet, bu değildir.

Sürüp giden hayat sadece, çocukların okuması, askere gitmeleri, sağ olarak geri dönmeleri hayırlı bir kısmetle evlenmeleri bir iş bulup yaşamlarını sürdürmeleri değildir. Biz sıradan insanları ayrıca sürdürmek zorunda olduğu bir yaşamları da vardır. Hayat hepimiz için çok zordur. Herşeyimizi siyasilerin oy hesaplarına göre yapmak zorunda kalırız ve bunu neden yaptığımızı da hiç anlamayız. Bize oy ver derler gider veririz, referanduma katıl Anayasayı değiştireceğiz derler gider oy kullanırız. Bunu bir vatandaşlık görevi olarak biliriz çünki bize, okumayı başardığımız okullarda öğle öğretilmiştir.

Bazılarımız, kahvede veya berberde olsa bile mutlaka gazete okumaya çalışırız. Okudukça da sinirleniriz. Toplumun her kesimi gibi gazeteler de ikiye bölünmüştür. Kimi futbol takımı tutar gibi Hükümeti tutar, kimide tam tersini yapar. Köşe yazarları büsbütün evlere şenliktir. Onların görüşlerine olan bağlılıkları futbol takımı tutmak boyutunu geçmiş, holiganlaşmaya başlamıştır. Hangi sebepten olduğu bilinmez, doğruluğuna inandıkları görüşlerini, hergün kelimeleri değiştirerek tekrar tekrar yazarlar. Bu konunun yadırgandığını söyleyenlere ise bizim basın olarak görevimiz, doğru bildiğimiz görüşlere uygun kamu oyu oluşturmaktır derler.

Bizi yöneten, daha doğrusu seçimlerle bizim yetki verdiğimiz siyasilerin, anlaşılamayan bir sebeple dokunulmazlıkları vardır. Bunu kaldıralım diye tutturanlara, memurlara da dokunulamıyor, önce onlarınki kaldırılsın diyerek itiraz ederler, ancak bilinç altında yatan bir türlü güvenemedikleri yargının onları yargılamasıdır. Bu arada 550 kişilik TBMM de bir türlü dokunulamayan ve hep dönem sonuna bırakılan 650 soruşturma dosyası hiç önemli değildir, ve bunların sıkça gündeme getirilmesi Ülke menfaatlerine uygun da değildir...

Biz sıradan insanlar çalışır ve büyümeye katkıda bulunmaya çalışırız. Devlet hizmetinde çalışıyorsak, yani memur isek, işçiysek sabit gelirli isek, Maliye bakanına göre Kümesten biriyizdir (aslı kümesteki kazdır)ve bizden vergi kaynağında kesilir. Başkalarının vergi verip vermemesine söyleniriz ancak bir şey de yapamayız. Çocuklarımız bir şekilde rapor almadıkları veya bunu içlerine sindiremediklerinden askere giderler ve siyasilerin bir türlü çözüm bulamamalarından, sınır ötesi harekat için gerekli siyasi direktifi verememelerinden, oralarda dağ başlarında şehit olurlar. Cenazelerinde ölüme çok deymiş kucağında genç insanlar ölmüşlerimizin bile gözleri yaşarır. Bunu siyasiler anlamazlar ve duygusallık olarak görürler, bilmezler ki ölümün her çeşidine alışmış olan bu insanların gözleri, sadece duydukları hırstan yaşarmıştır.

Sonuç şu, biz sıradan insanlar siyasetçilerin sürekli hata yapmasından ve bunu tekrarlamasından çok sıkıldık. Ankaradaki anlı şanlı siyasetçi beyefendiler ve hanım efendiler lütfen artık hata yapmayınız ve bedelini, bize ölerek, yoksullaşarak, zor şartlarda yaşayarak, ödetmeyiniz. Biliniz ki biz sıradan insanlar bu tavrınızdan çok ama çok sıkıldık...

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..