Biz susarsak... Kim konuşacak?

Cumhuriyet, yıllar öncesinde siyah zemin üzerindeki “Tehlikenin farkında mısınız?” yazılarıyla uyarmıştı . O günlerde o tehlikenin farkındaydık ve ne kadar haklı olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyoruz. Yıllar geçti ve bugün yine uyarıyor: “Biz Susarsak... Kim Konuşacak?” Bugünkü Cumhuriyet'teki uyarı beyaz zemin üzerine siyah harflerle yazılmış.

Sabahları gazetemi sokağımdaki gazete büfesinden alırım. Gazeteler içeride durur, gazetenin adını söylemem, ne alacağımı bildiği için kendisi verir. Bu sabah sokağın diğer tarafına yürüyünce başka bir büfeden aldım. Yanyana dizilmiş gazeteler arasında her zamankinden daha çok olan Cumhuriyet Gazetesi'nin görünümü de her zamankinden farklıydı. Görür görmez neden böyle olduğunu anladım: Bu bir uyarıydı, ciddi bir uyarı.

Beyaz bir sayfa. Üstte gazetenin adı, sol tarafta tek sütuna yazılmış başyazı ve sağ alt köşede büyük olmayan harflerle “Biz Susarsak... Kim Konuşacak?”

Türkiye’de kendileri gibi olmayanlara, kendisi gibi düşünmeyenlere, kendilerini sevmeyenlere tahammülü olmayan bir iktidar var. Bir bölümünü kendi destekçileri olan cemaatlerin oluşturduğu, bir bölümünü de iktidar olmanın avantajlarıyla yarattıkları veya transfer ettikleri medya var. Öylesine bir yandaş medya ki “sahibinin sesi” olarak yayın yapıyor.

İktidar, demokrasiyi dilinden düşürmüyor, ancak demokrasi nedir hiç bilmiyor. Birebir kendi sesleri olan yandaş medyasının yazdıkları ve söyledikleri kendilerini öylesine şımartmış ki, başka seslere hiç tahammülleri yok.

Bir medya grubunu, hoşlarına gitmeyen gerçekleri yazıyor diye açık açık hedef aldıktan sonra, milyara yakın bir vergi cezası ile karşı karşıya bırakıp susturmak istiyor. Bu tehditlerle susturmayı başaramayınca öfkeleniyor.

İktidardakiler unutmasınlar, böyle agressiv davranışların sonu, genellikle iktidarın sonu olur.

Cumhuriyet bugün onurlu basının sesi olarak beyaz sayfalarla çıktı. Bir Cumhuriyet okuru olarak gururlandım.

Ankara, 1 Mart 2009