Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

BİZ YEMEYİZ, O KENDİNİ YİYOR...

BİZ YEMEYİZ, O KENDİNİ YİYOR...
 

Haber Türk televizyonunda söyleşiye katılan Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, " Tayyip Erdoğan’ı kimseye yedirmeyiz. Biz de yedirmeyiz önderimiz olarak, bize oy verenler de yedirmez. Yüzyılda çıkan bir liderdir Başbakan. Dönüştürücü, karizmatik liderliği ile. Şu anda böyle başka bir lider de yoktur. Türkiye’nin değişim dönüşümü de bu liderlik üzerinden yürümektedir. Önümüzdeki yıl seçimler vesaire doğrudan sayın Başbakanımızın imajına zarar vererek burada farklı siyaset mühendislikleri yapmak isteyenler, şunu çok iyi bilsinler bu halk da başbakanına sahip çıkar. Biz de liderimizi bu tür şeylere feda etmeyiz” dedi.
 
Grup toplantısında CHP Genel Başkanı "Kraker mi bu" diye soruyordu da ne dediğini kavrayamıyordum bu haberi öğrenene kadar.
 
Öyle ya, başbakanı yemek için ya büskevit olması gerek ya da insanların yamyam...
 
İkisi de olmadığına göre, demek ki ortada "Yenecek" bir şey yok, başdanışmanı merak buyurmasınlar.
 
O zaman "Yeme" fiilinin mecazi anlamına bakalım, zaten başdanışman da "Mecazi" konuşuyor. Böyle "Mecazlar" yapacağım diye başbakanın önündeki cama konuşurken yaptırdığı hatalar da buna benzer, hatta daha da vahim...
 
Mecazdan baktığımızda da milletin Recep Tayyip Erdoğan'ı "Yemek" gibi bir hevesi yok, insanın midesine oturur. Ayrıca gerek de yok...
 
 Neden derseniz, başbakan, başbakan olalıdan bu yana zaten kendi kendini yiyip bitirmeye devam ediyor. Bir gün bir bakacaksınız ki geriye kemikleri bile kalmayacak. Tabi ki mecazen...
 
Geriye doğru dönüp bakalım mı? Gelin bakalım...
 
AKP olarak ilk girdikleri seçimin propaganda günlerini hatırlayalım.
 
Seçilme yeterliliği olmadığı için, seçime girememişti ancak "Genel Başkan" sıfatıyla meydan mitingleri yapıyor ve "Bir şiir okudum, mağdur oldum" deyip geziyordu. Okuduğu şiirin "Masum" olmadığı, iktidar olup başbakan sıfatına büründüğü günden beri yaptığı icraatlarda görüyoruz.
 
Daha sonra "Mağdurum da mağdurum" diye gezmeye devam etti.
 
Milletimiz yufka yüreklidir. Gözyaşlarına dayanamadı, oyunu verdi. Ancak "Masum" olmayan şiirin gereklerini yerine getirmeye ve siyaseten güçlenmeye başladı. Millet, masumiyetine ve mağdurluğuna inanırken o saman altından su yürüttü ve bugünkü noktaya gelindi.
 
Gelinen nokta nedir?
 
Gelinen nokta şudur ey millet...
 
Ülke ve millet olarak "Tayyip usulü demokrasiye" boyun eğeceğiz. Yani, o ne derse doğrudur, ne yaparsa yerindedir diyeceğiz, verdiği iane ile de geçinip gideceğiz. Bu arada yandaşları semirmeye devam edecekler. Oğlu, gemiciklerinin sayısını artırırken, kendisi de "Saraylarda" oturacak...
 
Razıysanız böyle...
 
Razı değilseniz, o zaman Taksim, Kızılay, Cumhuriyet Meydanları ne güne duruyor?
 
Gelelim tekrar yemek meselesine...
 
Biz yemeyiz...
 
Gördüğümüz ve izlediğimiz kadarıyla, saraylarda oturan, dediğim dedik, çaldığım düdük diyen, milleti çapulcu olarak tanımlayan, devletin kurucularına "Ayyaş" demeye kadar giden, cumhuriyeti unutup saltanat özlemiyle yanıp tutuşan Recep Tayyip Erdoğan, kendi kendini yemeğe başladı...
 
Çünkü hırs, kibir, büyüklenme, insanı için için bitirir ve tüketir.
 
Recep Tayyip Erdoğan da aynen böyle, için için kendini yiyip bitiriyor. Mağduriyeti ve masumiyeti olmadığı ortaya çıktı. Yaldızı sıyrıldı, altındaki teneke görüldü...
 
Hani bildik klişe bir laf vardır. Diş macun tüpten bir kere çıktı, artık geri tüpe girmeyeceğine göre dişlerimizi fırçalayıp temizleyeceğiz.
 
Demokrasilerde bu temizliğin nasıl yapılacağı bellidir. Sandık ortaya konulur, temizlik başlar.
 
Ancak sandık sonuçlarına bakıp da "Ben her şeyi yaparım" düşüncesinin demokrasilerde olmayacağını da başbakanın artık öğrenmiş olması gerekir.
 
İstifa mı etsin? O kendi bileceği bir şey, sandık sonuçlarına göre daha süresi var. Süre dolunca elbette demokrasinin gereği olarak hesabını millet verecektir.
 
Millet de çapulcu kim, ayyaş kim, elbette kendisine bildirecektir.
 
Sen merak etme başdanışman, biz kimseyi yemeyiz...
 
Nasıl yediğine bir örnek olarak fotoğrafa bakın yeter...
 
06 HAZİRAN 2013
İBRAHİM PEKBAY
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..