Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Bize bir şey olmaz Abi!

Bize bir şey olmaz Abi!
 

“Krizi lehimize bile çevirebiliriz.”

Mümkün mü böyle bir şey?

Yıllar önce E5’ de hayat kadınları ya da travestilerle pazarlık yapan birilerine mikrofon uzatılıp “AIDS” konusu hatırlatıldığında alınan cevap; “ Bize bir şey olmaz abi!” gibi...

Ekonomist olmaya hiç gerek yok. Halk neler yaşadığını biliyor. Bizler yardımlaşmayı, lokmasını paylaşmayı bilen, bilmekle kalmayıp, seven insanlarız. Ülkemde ilk kez kriz yaşanmıyor, üstelik.

Yıllardır sadece kriz yaşıyoruz. Hani; gün yüzümü gördü bu millet desek yeridir. Sürekli kemerleri sıktık, başımızdakiler de küplerini doldurup doldurup gittiler. Kırk haramiler gibi...

Onların yüzleri değil, bizler; kaşarlandık artık bu konuda. Bu kez gerçekten dibe vurduk, satacak Ata yadigârı da kalmadı.

Krizlerde kaybedilen ilk şey; ahlaktır. Kârlı çıkanlar ise fırsatcılar. Hâlâ kriz bize gelmedi, teğet geçiyor falan diye düşünen varsa; başını kaldırıp bir baksın sokaklara.

Hepimizin yakından bildiği rus kızları vardı ya; onlar gibi değiller diye kendi karımızı, kızımızı horladığımız, yuvalar yıkıp, uğurlarına servetler harcadığımız, hatta TV’de yarışmalara bile çıkardığımız; güzelliklerine, maharetlerine(!) hayran olduğumuz boylu poslu, beyaz ülkenin beyaz tenli, mavi gözlü kızları ne yazık ki; gitmişler.

Anneleri, nineleri ile yüzyıllardır dipdibe yaşamamıza rağmen, onlar kızları gibi hiç de hayran değillerdi bizim erkeklerimize. Ne zaman ki dibe vurdular; akın akın terk ettiler yurtlarını. Demir perdeleri açıp, dışarı çıktılar!?...

Pazarlar kurdular, ellerinde ne varsa siyah poşetlere doldurdular, koli bantları ile sarıp sarmalayıp, Laleli’den başlayıp tüm yurda getirdilerdi; nakite çevirmek için.
Hepimizin evine girdi matruşkalar...

Matruşka ne ve bizim ne işimize yarar? Bu çok önemli değil. Oyuncak işte. Beş-yedi adet içiçe geçen, ahşaptan, üzerine resimler yapılmış bebeklerle çocuklara anlatılan masalların sembolleşmiş hali... Kırmızı başlıklı kız gibi. Kim çevirecekti onların masallarını türkçeye? Anlamadık doğal olarak, hayran kaldık, koyduk bir köşeye.

Kendi ülkelerinde para etmedi bebek gibi güzel bedenleri. Yoktu rubleleri. Olsa; muhtaç olurlar mıydı yeni liramıza? Monoblok kaşlılara kaptırdılar pasaportlarını, takıldılar peşlerine. Bizler; “Da” demeyi, onlar; “Evet” demeyi öğrendi. Ne istediğimiz, ne verecekleri bu tek kelimede gizli!...

Ülkelerindeki krizi kızları üstlenip; lehlerine böyle çevirdilerdi... Sahnedekiler yine; fırsatcılar, ödenen bedel yine “Ahlak” değil miydi?

Duydum ki; dört nala karadenizden, akdenize kadar geldikleri gibi gitmişler. Bir rivayete göre Dubai’yi mesken tutmuşlar, onlardan bize hatıra kaldı matruşkalar. Şimdi çocukları gerçekten tok uyuyordur belki?...

Kriz adlı komutan bağırdı; “ İleri!”

Kalmadı elde avuçta, her rafta bir matruşka, her yatakta bir nataşa. Bitti liracıklar. Bize kaldı yadigar, pembe hayaller...


Hayallerle karın doymaz, alıştık bir kere.

Sıra geldi; Yerli Malı herkes onu kullanmalı!

Kaldık mı başbaşa, kıssadan hisse; öğrendi kızlarımız krizden nasıl sağ çıkılır.

Üstelik de hor görülmüştü anaları, rus kızları ile kıyaslanınca. Kriz kapıda, bacada, mutfakta, tencerede derken birden bire giriverdi koynumuza.

Artık biliyoruz; sermaye neyde, kimde belli.

Krizde ilk çöken “Ahlak ” değil miydi?

Bu toplumun çilesini hep kadınlar, kızlar çekmedi mi? Yoksa kim bakar ki; koca göbeklilere, yaşlı zengin beyleri, kim takar ki koluna; yaşı daha yolun yarısı bile değilken?...

Krizi kim çevirdi lehine? Bize önerilen bu mu yoksa? Bu kez de iş, türk kızlarına mı düştü?

Yok günlerimiz için, yatırım neye yapılmıştı ki, çıkarıp, kullanalım? Kuş gribi mi ki bu; fırsat bu fırsat deyip piyasadan yumurtaları toplayıp hemen “Unakıtan” yapalım da satalım? Kaç kula nasip olur böyle akıl? Olsa bile nereden faizsiz teşvik kredisi bulup da yapalım?

Zor zor bizim işimiz, çok zor, müslüman ülkede kriz atlatmak daha bir zor!... Kızı olmayan oğlunu bile gözden çıkarıyor.

Niyedir bilmem yazarken aklıma geldi:
”İki arkadaş yıllar sonra bir kahvede karşılaşırlar. Arkadaşlardan biri, bir kızı olduğunu söyler. Diğeri de benim de bir kızım oldu der ve başlar anlatmaya. Benim kız üniversiteyi bitirdikten sonra büyük bir firmada işe başladı. İşe başlar başlamaz ilk hafta yüksek bir ikramiye aldı. Bir ay sonra ise şirket buna yeni bir araba aldı. Altı ay sonra yüksek kademelere kadar çıktı ve kullanması için bir ev tahsis edildi der. Bunun üzerine diğer arkadaş cevap verir. "Valla benim Kız da O... oldu ama ben senin kadar güzel anlatamam."
Gülme komşuna gelir başına gibi bu fıkra da galiba artık gerçek olacak.
Bize birşey oluyor mu, olmuyor mu millet bunu utanç bilip başını kaldırmadan da görülüyor görmesine de anlaşılan o ki; vatandaşı yüreğinden vuran kriz, sadece dokunulmazlara, dokunmadan geçecek.

 
Toplam blog
: 61
: 771
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul' da yaşıyorum. Emekliyim. Güncel olayları yorumlamanın yanı..