Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '14

 
Kategori
Deneme
 

Bize kaldı dünyanın zararı, ziyanı

Bize kaldı dünyanın zararı, ziyanı
 

Bize kaldı dünyanın zararı, ziyanı, Size dönsün cihanın çarkı zamanı


Gerçekleri inkâr edebiliriz, hatta toprağa bile gömebiliriz. Ama hiç unutmayalım, toprak gerçekleri inkâr etmez, Toprak vefalıdır gerçekleri çürütmez, besler, damarlarında büyütür, yeniden yeryüzüne gönderir, daha çok yeşertir.

Dediler düşün peşimize, dedik nereye? Dediler ileriye, medeniyete, huzura, refaha, mutluluğa gidelim. İtiraz etmedik düştük peşlerine,

Bağımızı, bahçemizi, tarlamızı yaylamızı, köyümüzü terk ettik, kuzularımızı, koyunlarımızı, keçilerimizi, ineklerimizi, öküzlerimizi sattık. Anaları, babaları oralarda bıraktık. Kimi yardan, kimi dosttan, ayrıldı, nara düştü, kimi de anasız, babasız yetim, öksüz kaldı. Daim şehirli, ebedi yabancı olduk.

Bir baktık ki beton dökmüşler kat, kat, İnsanları birbirinin üstüne yığmışlar yat, yat. Etrafta kalmamış ne ağaç, ne dal, ne yaprak, ne çim, ne de toprak.

Yıllar geçti ileriye gidemedik, medeniyete, huzura, refaha ve mutluluğa varamadık, yeni dedikleri yerde eskiyi aradık. Meğer düşün peşimize bir yalanmış, arkamıza baktık değerler gitmiş, özümüz kaybolmuş, etrafımızı yalancılar, dolandırıcılar, hırsızlar, soyguncular ve eli kanlı katiller sarmış. Özümüze dönmeyi istedik ama artık gün solmuş vakit geç iş işten geçmiş.

Eski olmasaydım, genç olsaydım, ömrümün vefa edeceğine inansaydım, gücümün yeteceğini bilseydim. Mersin’i Ankara’ya, Ankara’yı İstanbul’a, İstanbul’u da payitaht olarak siyasetçilere, kirli ve lekeli insanlara teslim ederdim.

Yıllar önce doğduğum, büyüdüğüm Bingöl Mirzan’a dönerdim. Mazot pahallı olduğundan, ikide bir arıza yaptığından dolayı Traktörü tercih etmezdim. Ot ile saman daha ucuz olduğu için iki öküz satın alırdım.

Toprağı deşerdim, anamın, babamın asil tarhana çorbasından katkı katardım, içindeki yabancı maddeleri, çürükleri, taşları, kırıkları, ayıklardım, tohumu toprağa ekerdim.

Siyasete, yalana, hileye, dizilere, acı haberlere, reklamlara ayırdığım zamanı toprağa ayırırdım. İnsanın soyu topraktan geldiği için, toprak vefalıdır, ilgi bekler, ilgi gösterilince inanırım bir yerine bin verirdi.

Toprağın bağrından tarhana katkılı esmer buğdaylı, boy, boy yeşil başaklar yetişirdi, sonra tam sarıya vardığında biçerdöverle, tırpanla değil, başaklar yere dökülmesin diye orakla biçerdim.

Birazını bulgur, birazını değirmene götürür öğütür un yapardım. Çok güzel yoğurur hamur ederdim. Sonra tandırda pişirirdim. Kilo aldırmazdı, sevgili, saygılı, terbiyeli şekilde midede otururdu.

Fazla kalanı İzmir’e, Bursa’ya, Adana’ya gönderirdim. Üzerine yazardım özü Mirzan toprağından, suyu Mirzan suyundan, yeni çıktı tandırdan, tarhana katkılıdır, yabancı katkıdan arındırılmış, ak ile beyaz değil, esmer tenlidir, özümüzün öz malıdır diye not yazardım.

Aklımdan çıkmıyor, Mirzan’ın suyu toprağı, Bizim Şerafettin dağları, Yaylaları hep boranlı,dumanlı. Toprağında döşek sermiş gibi yatıyorlar, Analar, babalar, bacılar, evlatları yanlarında torunları. Zayi olmuş baş ile ayakları gösteren nişane mezar taşları. 

Mademki hiç değişmedi özüm, hiç değişmedi sözüm, Bu yalan dünyada neden kalsın gözüm. Düşündükçe, değerleri, hatırladıkça özümü, Saraylardaki biryanlı pilavı istemem. Hayalimde bir tandır ekmeği, yanında olsun bir tas ayranı. 

Susadığımda, testiden bir tas soğuk su ile söndürsem yüreğimde yanan ateşı nar-ı. Ben kasem ettim, ahd-ü Peyma’n ettim, yeminimden dönmem, giymem beyazları, akları. Esasa ( sonsuza ) giderken bana giydirin beyazları.

Dilerseniz sizde akları, beyazları giymeyin çabuk kirlenir, Hüzünlendirir giymeyin kırmızıları, siyahları. Giyin hep güzel gösterir Grileri, Morları. Biz düştük yalancıların peşine bir kere. Bize yazıldı dünyanın zararı ziyanı. Gençler siz özünüze dönün, belki sizin için döner Cihanın çarkı zamanı.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

                                                                                                           

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..