Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '12

 
Kategori
Sinema
 

Bize sinemayı tanıştırdığınız İçin teşekkürler Lumiere Kardeşler, tam havası, sinemaya gidelim.

Bize sinemayı tanıştırdığınız İçin teşekkürler Lumiere Kardeşler, tam havası, sinemaya gidelim.
 

  Evet bugün İstanbul'da hava kapalı ve soğuk. Tam sinema havası. Birbirinden güzel ve çekici yerli ve yabancı filmler sinemalarda bizi bekliyor. Şöyle bir kutu mısırı elimize alıp sicacık salonda koltuğumuza yaslanıp büyük ekranda sinema seyretmenin keyfi hiç bir şeyde yok. Ne televizyon ne de başka bir şey bu zevki insana yaşatmıyor. Peki biz bu zevki bize yaşatan kişilerin kimler olduğunu ve sinema ile ne zaman tanıştığımızı yeterince biliyormusunuz. İşte bugünkü yazımda Fransız Lumiere Kradeşleri ve onların bize sinemayı getiren öyküsünü anlatmak istiyorum.

 Ayrıca bugün bu konuyu seçiş nedenim bir kaç gün sonra sinemanın bizimler resmen tanışmasının  yıldönümünü kutlayacak olmamız.

 28 Aralık 1895  Paris Boulevard des Capucines'de Grand Cafedeyiz. Bugün çok önemli bir gün. Fotoğrafçı bir babanın çocukları olan biri kimyager, diğeri fizikçi  Auguste ve Luis Lumiere kardeşler  kendi yaptıkları sinematograf adını taktıkları aletle halka açık ilk sinema gösterisini gerçekleştirecekler. Bu ilk gösteri de 35 şanslı kişi var. Bu kişiler daha önce 13 şubatta buluş belgesi alınan ve Sorbonne Konferans salonunda, Brükselde toplantılarda denemesi yapılan bu aletin lik gösterisini seyredecekler, herbiri 3 er dakikalık 10 tane filmden oluşan bu gösteride yer alan filmleri de Lumiere kardeşler kendileri çekmişler. Lyon'daki fabrikadan işçilerin çıkişi, bebeğin kavgası, Bir trenin gara gelişi, Nalbant, Kağıt oyunu, Ayrık otu, Duvar, Deniz adlarını taşıyan bu kısa ve hareketli gösteri daha önce böyle bir şey seyretmemiş seyircinin öyle büyük ilgisini çekiyor ki tren sahnesinde halk perdeden fırlayacağından korktuğu trenden saklanmak için yerlerinden firliyor ve sandelyelerin altına saklanıyor.

  Lumiere kardeşler elle çalıştırılan, film çekimi ve gösterimi yapabilen taşınması kolay sinematografı yapmadan önce epey çalışıyorlar. Bir sergide gördükleri kinetoskop onların ilham kaynağı oluyor. Yanlız saniyede 40 görüntü algılayan kinetoskopun bir dezavantaji var. Ancak tek kişi seyredebiliyor. Bu olayı herkesin perdede  seyredebileceği duruma getirmek için Lumiere kardeşler çok çalışıyorlar. Sinematografın ilk gösterileri sessiz, daha sonra filme uygun müzikler sinema salonunda piyanoda çalınarak filme müzikal bir renk katılıyor.

  Lumiere Kardeşler bu halka açık gösteriden sonra gösterecekleri filmleri çekmek ve çektikleri filmleri ülkelerinden başka ülkelerde de oynatmak için büyük çalışmalara başlıyorlar. Bu arada çeşitli ülkelere çekim için ekipler gönderiyorlar. İlk çekilen filmler ülkelerin tarihi ve doğal yerlerini anlatan belgesel niteliğinde filmler. Çekim için çeşitli Avrupa ülkelerine giden ekipler Türkiye'de de çekim yapıyor. Bir çok ülkede yapılan bu çekimler  seyircinin çok ilgisini çekjiyor. Daha önce resimlerinde gördükleri ülkeleri canlı ve hareketli, görmek halka çok cazip geliyor.14 Mayıs 1896 da Rus Çarınin tahta çıkışı sırasında çöken tribünü çeken filmcilerin ,filmi ellerinden almak isteyen polislerle yaşadığı çatışma  sinemanın sansürle ilk tanışmasıdır.1896 da sinematografı Türkiye'ye de geliyor ve Ercümen Ekrem Talu Galatasaray'daki ilk gösteride halkın ne kadar çok etkilendiğini, aynen Paris'teki ilk gösteride olduğu gibi koltukların altına saklandığını bir yazısında anlatıyor.

  Dünyada 7. sanat olarak tanımlanan ve Luis Bunuel'in Sinema duygular, düşler ve icgüdü dünyasını anlatmak için en iyi araçtır diye tanımladığı sinema çok kısa bir zamanda büyük bir gelişim göstererek  zaman içinde çok önemli bir sektör halini alıyor. İlk gösteriminde 35 kişiye hitap eden bu sektör bugün milyonlara hitap ediyor. Öyle ki bugün Hindistan'da yılda 700-800 film çekiliyor.

  Auguste Lumiere 1954, Luis Lumiere  ise 1948 yıllarında bu dünyaya veda ediyor. Ama onların bu eşsiz buluşu her geçen gün artan bir sayı ile dünyada seyrediliyor.

  İşte yüzyıldan biraz fazla bir zamanda dünyayı bir çığ gibi saran sinema bu kapalı havada bizi bekliyor. Hemen bir film seçelim ve Lumiere kardeşleri anarak zevkle seyredelim.

  Bize sinemayı tanıştırdığınız için teşekkürler Auguste ve Luis Lumiere.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..