Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '15

 
Kategori
İnançlar
 

Bize yalan söylediler, bize yalan söylediler; "kader" den çok bahsettiler!

Bize yalan söylediler, bize yalan söylediler; "kader" den çok bahsettiler!
 

internetten alınmıştır


Bizim gençlik yıllarımızın şarkılarından biriydi: "Bana yalan söylediler, bana yalan söylediler, kaderden bahsetmediler..." diyen şarkı...

Evet, bir insana iman esaslarından olan kaderden hiç bahsetmemek de bir hatadır, bir haksızlıktır...Nihayetinde insanın taşıyamayacağı yükler için sığınacağı bir limandır kader... Bu yüzden kaderi anlatmalıyız...

Anlatmalıyız da ne kadar anlatmalıyız?...Kader insan hayatının neresinde, hayatımızın ne kadar kaderimize bağlı, nasıl bir kadere inanmak gerek.

Ben bu yaşıma gelince daha iyi anlamaya başlıyorum ki, kader konusunda bize, yalan değilse bile, çok yanlışlar söylenmiş...

O şarkıda olduğu gibi, kaderden hiç bahsedilmemek ne kadar mahzurlu ise, sürekli kaderden bahsetmek, hayattaki her şeyi kadere havale etmek de o kadar zulümmüş meğer...

Allah'ın ezeli bilgisiyle bizim tercihlerimizi bize "kader" olarak yazmasını, sanki Allah bizim için bir program hazırlamış ve biz metazori bunu uyguluyoruz gibi öğretenler bize de bütün bu millete de büyük haksızlık ettiler.

Bilerek ya da bilmeden kader konusunu "cebri" imiş gibi sunulması, bizim gibi doğu toplumlarında tembelliğin, tercihsizliğin, programsızlığın bahanesi oldu...

Sırtımızı "kader"e verip yan gelip yatmak rahatlığı, bütün İslam toplumlarının handikapı olmuştur yüzyıllarca...Bu rahatlık tabii olarak "aklı kullanmamayı" ve bunun sonucu "geri kalmışlığı" getirdi.

Oysa, bize önceden bir "kader" yazdığını ve bunu zorunlu olarak yaşadığımızı söyledikleri Allah, Kuranda defalarca "akıl sahiplerine" hitap ediyor, sürekli "hiç akıllanmayacak mısınız" diye uyarıyor.

Kuran'ı okuyup da anlamadığımız bir gerçek...bAnlamadığımız ya da bize doğru anlatılmayan meselelerin başında da "kader" konusu geliyor...bEğer Allah bize peşin yazgı yazmış olsaydı sürekli akıl vurgusu yapması bir çelişki olmaz mıydı?...bOysa, Allah çelişkiden münezzehtir.

Gerek dini eğitim aldığımız kurumlarda gerekse sosyal hayatımızda her işimizi "kader"e bağlayarak izah etme alışkanlığı, sonunda bizi "iş yapamaz" hale getirmiştir. Bu gerçektir!

Hayır, kader bizim elimizi kolumuzu bağlayan bir "yazılım" değildir...Aksine Allah önümüze fazlasıyla tercihler koyuyor, fırsatlar sunuyor...Aklını kullanıp doğru tercihi yapacak olan sensin!!

Eğer, doğru tercih yapmıyor ve eğer isteklerini çalışarak elde etme yoluna gitmiyorsan sonunda yaşayacağın hayal kırıklığının müsebbibi Allah olamaz, sen olursun...

"İnsana kendi çalışmasından başkası yoktur" (Necm 39) ilahi fermanı ortadayken, sen bunu anlamak istemiyorsan, yaşayacağın sıkıntıları Allah'a havale edemezsin....

Kaza ve kadere inanmak İslam amentüsünün şartlarından biridir elbette...Bunu, Allahın bilgisi dışında hiç bir şey gerçekleşmez, olarak anlamak gerekir.

Bunun yerine, hayatımızdaki tüm işleri Allah yazar biz oynarız şeklinde anlarsak, bunun doğal sonucu kişinin ve toplumun miskinleşmesi olur...

Elbette, Allahın ezeli ve ebedi bilgisi dışında yaprak kımıldamaz, ancak bu tüm yaprakları Allah kımıldatır anlamına gelmez...Sen eline sopayı alır yapraklara vurursan yapraklar kımıldar, bunu Allah bilir ama sen yaparsın...Dolasıyla sorumluluk da senindir.

"Demek ki kaderim buymuş...Kader mahkumları...Elden ne gelir kader bu... Kaderimin oyunu... Kadersiz yavrum benim..." gibi film replikleri aslında sosyal hayatımızın kader konusundaki sapmışlığının ifadeleri olarak ruhlarımıza sindirildi.

Adam, cinayet işleyecek, tecavüz edecek, çalışıp kazanmaycak sonra da "Kader mahkumuyum, kaderimin oyunu" gibi repliklere sığınıp suçu Kadir olan Allah'ın üzerine atacak...

Önümüze sunulan fırsatların kolay olanına kaçacağız, fırsatların peşinde koşmak yerine tembellik edeceğiz sonuçta başarısız bir hayata mahkum olunca da "kaderim buymuş" diyeceğiz!!!...Yok öyle üç kuruşa beş köfte...

Uzun lafın kısası, "Bize yalan söylediler bize yalan söylediler; kaderden çok bahsettiler" diye şarkılar söylemek yerine, aklımızı başımıza devşirip Kuran'ın hakikatini anlayarak dünyamızı da ahiretimizi de "kazanma" yoluna girmemiz gerek...

Aksi halde, böyle kader kolaycılığı içerisinde "kaybedenler kulubü" üyeliğini sürdürüz tüm bir İslam milleti olarak....

Burada şu parantezi de açmak gerekikyor; zannedilenin aksine "kadercilik" sadece dindar kesimlerin düştüğü yanlış değildir İslam memleketlerinde, az dindar ya da laik kesimler de kadercidir...

Bu hakikat, başta da söylediğim gibi, kadere yaslanmanın dini bir anlayış olmaktan öte sosyal bir hastalık olarak ortaya çıkmış olmasıyla ilgilidir.

Bu sıkıntıyı aşmak ve ayağımıza vurulan "kader prangalarını" kırmak için, konunun yeniden ve Kurani çerçevede ele alınarak nesillerimize anlatılması gerekiyor.

"Hüküm Allahındır" ayetini kendilerine siper yaparak Hz.Ali'ye isyan eden Harici zihniyetinden kurtulmanın yolu, aklını kullanmaktan ve "kader"ini kendisine engel yapmamaktan geçiyor.

Bilmediğin veya sana asla bildirilmemiş bir "kader"e sığınıp sürüneceğine, aklını kullan, emeğini ver ve kendine başarılı bir hayat kur....

Tembelliğin, akılsızlığın sonucu yaşadıklarını da Allah'a yazıp Rabbine iftira atma...Vesselam!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..