Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bize yetecek kadar kar mutlaka yağsın

Bize yetecek kadar kar mutlaka yağsın
 

Kış denince aklınıza kar gelmez mi?

Doğanın bembeyaz, tertemiz örtüsü, son yıllarda bizi biraz ihmal etmeye başladı. Herşeyi bembeyez, tertemiz yapacağını iddia eden reklamlara inat kar bizi terketmiş olabilir mi acaba?

Şiddetli geçen kış mevsimleri için nedense "karakış" denir. Oysa bu şiddetin içerisinde, uzun süre yerden kalkmamış karın hikâyesi de vardır. Öyleyse bu bembeyaz gerçekliği anlatırken neden karakış deriz?

Sanıyorum büyüklerimizin bu tespitinde, kendini bile zor ışıtan ocak başlarında bir kandil ışığıyla sabahı bir türlü gelmek bilmeyen uzun gecelerin etkisi vardır.

Yakacak, fakir halk için her zaman büyük sorun olmuştur. Şimdi kaloriferli evlerde, pencereden lapa lapa karın yağışını seyreden çocukların anlayamayacağı kadar büyük bir sorun... Odun, kömür alacak parası olmayanların halinden anlamak için, o eziyeti çekmiş olmak lazım.

Çocukken ben de karda oynamayı severdim. Kızak kaymayı da. Köy hayatıyla içli dışlı olmam sayesinde, bu zevkleri yaşadım. Hayatımda Uludağ'a çıkıp hiç kayak yapmadım ama, kendi yaptığım kızakla çok kaydım.

Karın her tarafı örtmesiyle yiyecek bulamayan kuşların daha kolay yakalandığını biliyor muydunuz?

25-30 santimlik bir sopanın ortasına bir ip bağlayıp, onu sofranın bir kenarına dayayarak yaptığımız basit kapanlarla kuş avlamaya ben de bayılırdım. Ancak yakaladıktan sonra onlara kıyamazdım.

Bir keresinde kar yüzünden yaşadığımız kasabaya köylerden bir hafta kadar kimse gelememişti. Bir metreyi aşan karla bağlantısı kesilen köylerden, ayaklarına özel bir kasnak takarak gelmeyi başaran ilk kişinin, zafer kazanmış bir maratoncu gibi karşılanışını hiç unutamam.

Yatılı olarak okuduğum ortaokul yıllarında, yine şiddetli geçen bir kış mevsiminde sularımızın kesildiğini ve 2-3 gün tuvaletlere bir avuç kar toplayarak girdiğimizi de iyi hatırlıyorum.

O günlerde Hürriyet gazetesinin 3 mensubu Trakya'da donarak hayatını kaybetmişti. Yakın zamana kadar ölüm yıldönümlerinde anılırlardı. Son zamanlarda ya ben rastlayamıyorum, ya da unutuldular.

Kar deyince aklıma gelen en güzel anımsa, ilk işe girdiğim günlerde sahip olduğum, paltom, kaşkolum ve botlarımla, soğuktan hiç etkilenmediğim bir kışla ilgili. O zamana kadar, insanların kış günü Uludağ'a ne diye gittiklerini pek anlayamamıştım. İnsan üşümeyince, kıştan, soğuktan etkilenmeyince, gerçekten karı zevk alarak seyredebiliyor.

Son olarak 1987'de Avcılar'da otururken Üsküdar Bağlarbaşı'ndaki işime üç gün kar yüzünden gelemediğimi de anımsıyorum.

*****

Yaş kemale erince insan büyüklerinden duyduğu gibi, karı, kışı hep bir an evvel geçiştirilmesi gereken soğuk bir mevsim olarak düşünüyor. Allah'a şükür sıcacık evlerimizde artık eski ıstırapların büyük bir kısmını çekmiyoruz ama, yine de yolların kapanmasından tutun da, meydana gelen kazalara, ulaşım aksaklığı yüzünden sebze fiyatlarına gelen zamlara kadar, her şey insanı kış aleyhine kışkırtıyor.

Oğlumun her yıl heyecanla kar yağsın diye beklemesine, onun adına gönülden katılmakla beraber, yine de içimden bizi olumsuz olarak çok fazla etkilememesini temenni ettiğimi söylemeliyim.

Fakat ne zaman ki geçen yıl susuzluk tehlikesiyle başbaşa kaldık, suyun elde edilmesinde en büyük etkenin yağmurdan daha çok kar olduğunu önceden bildiğimiz halde bizzat yaşayarak anladık, o günden beri ben de kar yağması için dua ediyorum.

Bugün penceremden yağan karı seyrederken, en az oğlum kadar mutlu olduğumdan emin olabilirsiniz. Bazen bir şeyi çocuklar gibi algılamak da çok güzel oluyor. Yağsın, yağsın, diyorum içimden. Gerekirse yollar da kapansın, ama bize yetecek kadar kar mutlaka yağsın.



 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..