Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bizim aydınlarımızın çoğu

“Bizim aydınlarımızın çoğu Tanzimat’tan beri konformist, hedonist ve oportunist davranmıştır. Sınıf atlama hırsını, bir türlü entellektüel hırslarının arkasına atmayı başaramamıştır. Hem halktan, hem de çağından kopmak gibi bir yanlışı tekrarlar durur. Fazla okumaz, kulaktan dolma bir tek yanlı hayranlıkla, sadece yeteneğine dayanarak bu işi ömür boyu devam ettireceğine inanır.Ve tabii aldanır! Türk aydını Türkiye’nin değil de mesela Fransa’nın, mesela Sovyetler’in (vakti zamanında), şimdi de Amerika Birleşik Devleti’nin aydını olduğunu sanır. Yok efendim olurmu öyle şey? Hem tembellik edeceksin, hem kendine benzemiyeni ve kendi kültürünü hor göreceksin, hem de topluma mal olmuş bir yazar olmayı hayal edeceksin! Olmaz öyle şey! Olmuyor da....”

Yukarıdaki pasaj, Buket Uzuner’in “Kumral Ada Mavi Tuna” adlı kitabının 28. basımının 373. sayfasından aynen alınmıştır.

Ben yorum yapmak istemiyordum ama şu kadarını söylemeden edemeyeceğim. Türk olsun yabancı olsun, istediği kadar bilgili olsun, isterse üç lisan bilsin, beş üniversite bitirsin, istisnalar hariç, genellikle insanların görüşleri, davranışları yaptıkları tahsilden edindikleri bilgilerden ziyade kişisel tercihleri, kişisel korkuları, kişisel inançları veya inançsızlıkları, yaşam tarzları ve özellikle küçük yaşlarda kafalarının içine doldurulan dogmalardan etkileniyor. Bir Galatasaraylı herkesin Galatasaraylı olmasını istiyor, bir komunist veya solcu herkesin komunist veya solcu olmasını istiyor, bir liberal herkesin liberal olmasının doğru ve insanlığın yararına olduğuna inanıyor, bir dindar herkesin dindar olmasını istiyor, bir ateist herkesin kendisi gibi inançsız olmasını istiyor, çünkü bunların doğru olduğuna bir şekilde inanmışlar ve inançlarının sorgulanmasını bazen bir tehdit, bazen bir hakaret gibi algılıyorlar. Birisi çıkar da onların doğru diye bildiklerinden bir kısmını sual ederse, bu sual üzerinde düşünmek, araştırma yapmak, okumak hatta tartışmak gibi çaba harcama gerektiren şeyler yerine, sual edeni aptallıkla, cahillikle, cüretkarlıkla, gerilikle, bazen gaflet içinde olmakla ve hatta bazen de vatan hainliğiyle suçlamak gibi kolay yollara sapıyorlar. Peki bunu önlemenin çaresi var mı? Bence bunu önlemenin tek çaresi hiç olmazsa üniversitelerde Amerikan tarzı bir eğitim sistemini benimsemek yani öğrencilerin kafalarının içini doğru kabul edilmiş bilgilerle doldurmak yerine onları daha çok düşünmeye, sorgulamaya, herşeyin sorgulanabileceğine ve araştırmaya yönlendiren bir eğitim sistemi.


 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..