Bizim dağın Şahmaranı

Mayıs ayı geldi nihayet, sadece gül açma zamanı değil tabi ki mayıs. Dağların, kırların doğal süsü otların büyüyüp, bizlerin kullanımı için toplanma zamanı. Çay veya sağlık için kullanacağımız şifalı otların-bitkilerin hazirandan önce toplanıp kurutulması gerekiyormuş. Özellikle papatyalar hazirandan sonra zararlı maddeler içeriyormuş. Şifalı bitkilerle ilgili bir kitapta okumuştum.

Bizim tepede kekikler olmak üzere. İki yıl önce herkes kekik toplamaya gidiyordu. Hatta pazarcılar geldi ve tam 8 büyük çuval toplayıp götürdüler.

- Eyvah! kökünü kuruttular bizim kekiklerin, bir daha olmaz, diyorduk. Çünkü insanlar bir şeyi tüketirken gelecek zamanı hiç düşünmüyorlar. Hep bana, hep bana.

Ertesi yıl mahallede oturan iki kişi kekik toplamaya gidiyor ve bir yılan çıkıyor önlerine. Sonuç malum, öldürüyorlar yılanı. Ve bu olay  büyük gururla anlatılıyor... Dilden dile, kulaktan kulağa dolaşırken zavallı yılan, aynen Yaşar Kemal'in kitaplarındaki efsaneler gibi büyüyor da büyüyor. 1 metrelik yılan 1, 5 metreye kadar uzuyor.

Bir keresinde o kişiler övünerek eşime anlatıyorlardı. Lafın sonunda, "dikkat edin yılanlar öcünü alır," dedim. Hiç yılan tanımıyordum ama kitaplarda öyle okumuştuk, filmlerde öyle izlemiştik. Karısı benim sözlerim ile huylandı, zemin katta oturduğu için.

Bir -iki ay sonra bizim bahçe duvarları boyanırken resim yapan kişi duvarın dibinde yavru yılan görmüş ve işe 2 gün ara verdi. Birkaç gün çocuklar bahçeye inmedi, yılan var diye. Bakın, dedim, annesinin ya da babasının intikamını alacak. Yılanın akibeti ne oldu, söylemediler, deliğe kaçtı dediler.

O yıl kimse tepeye kekik toplamaya çıkmadı. Ve doğa kendi önlemini kendisi almıştı. Kekikler diz boyu oldu ama toplayan yoktu. Korku insana neler yaptırıyor veya yaptırmıyor? Halbuki koca dağda bir-iki yılan olur en fazla, sürü halinde dolaşacak değil ya?

Bu yıl kekikler yine büyüdü. Geçenlerde baktık, toplama zamanı gelmiş. Mis gibi kokuyorlar.

Eeee sonuç ne oldu, diyeceksiniz. Niye yazdın bütün bunları? Biz senden börtü-böcek mi istedik? İki gün önce eşim bana o komşunun elini hızara kaptırdığını ve 3 parmağını kaybettiğini söyledi.

-Yazık, dedim sadece daha çok gençti. Ve işinden ayrılmak zorunda kalmış tabi ki...

Not: yazdıklarımın "Sırlar Dünyası" ile ilgisi yoktur. Çünkü öyle programları hiç izlemedim.

Şahmaran Efsanesi değişik kültürlerde değişik şekillerde karşımıza çıkıyor. Mersin-Tarsus yöresine ait efsaneyi isteyenler bu adresten okuyabilirler.

http://www.tarsus.pol.tr/tarsus/turizm/sahmaran.htm