Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '09

 
Kategori
Aile
 

Bizim ev

Bizim ev
 

Çapkın, canım benim.


Geçtiğimiz yılın beni en mutlu eden olaylarından biri oğlumun burs kazanarak aldığı paranın bir kısmını bana getirmesi olmuştu. Elbette ki almadım parasını. Saklamasını ve ihtiyacı kadarını alarak iki ay benden harçlık almadan o parayla idare etmesini söyledim.

Burada hoşuma giden, aldığı paranın hepsini bana vermemesiydi. Yarısını kendine ayırıp yarısını bana vermesi önemliydi. Benim emeğim, demesinin başka ifadesi; kendine önem vermesinin, adam yerine koymasının bir sonucuydu. İnsan olmanın adımlarıydı bunlar.

Ayakkabılarımızın numarası yavaş yavaş tutmaya başlıyor. Hani derler ya “Baba ile oğlun ayakkabıları bir olunca sığmazlar.” Haklılık payı yok değil hani. Onu incitmemek için bazen ne yapacağımı bilemiyorum. Sabırlı davranmak sorunu çözecektir. Farkındayım. Endişelerimin üstesinden bir gelebilsem. Ama bazen olmuyor. Endişe üstün geliyor çoğu kez.

Ya kızım? O, tam bir anne hayranı oldu. Annesi onun için müthiş bir model. Doğrusuyla eğrisiyle onu taklit etme peşinde. Artık onların arasındaki dayanışmayı kıskanmaya başladım. Hemen birbirlerine arka çıkışları beni kıskandırıyor. Aslında oğlumla da araları pek iyi. Sanki benden habersiz bir şeyler çeviriyorlarmış gibi geliyor bana. Kapris yapıp küsmem pek de işe yaramıyor.

İki yıl kadar öncesi öyle miydi? Bir göz işaretimle evden kaçar, olmayacak yerlere giderdik kızımla. Dönüşte zararlı çıkan ben olurdum. Olsun. Mutlaka bir şeyler aldırır evdekilerle onu paylaşmamızı isterdi. O huyu hâlâ devam eder. Mutlaka paylaşacak elindekini.

Artık bizim evde beni bir tek Lisa seviyor. Eve geldiğimde kokumu ben ta aşağılardayken alır, kapıda karşılar beni. Zıplar oyunlar oynar benimle. Banyodan bulup getirdiği kirli çoraplarla, ablasının odasından arakladığı pelüş oyuncaklarla oynamak ister. Gerçi bu ilişkide biraz menfaat kokusu hissediyorum ama olsun. İnsanın birileri tarafından ilgi görmesi hoşuna gidiyor.

Bütün canlıların ortak özelliği midir nedir? İyi bulununca öncekine pek bakılmaz. Lisa da bundan bir adım ilerde: Gelir, bizimle aynı sofrada yemek yemek ister. Bir farkla tabağında değil de elimden yiyecek yemeklerini. Öyle ya, o da bu evin bir ferdi sonuçta.

Ben de çok severim aslında bebek beslemeyi laf aramızda. Çocuklarımın karnını ben doyururdum genellikle. Yeğenlerimin de beslenmelerinde katkım olmuştur. Hele bebekleri beslerken ağızlarının kenarında kalan artıkları sıyırıp yalamak öyle hoşuma giderdi ki sormayın.

Bu arada Çapkın’ı unutmayalım. Lisa bizim eve geldi o garibimle ilgilenen azaldı. Nasıl ilgileneceksin ki? Lisa bırakmıyor. Fakat Lisa’nın hakkından en iyi İdil geliyor. Hemen onun üstüne çullanıp etkisizleştiriyor. Çapkın’ı alıp odasına götürüyor. Kafesinden çıkarıp uçması için ortam sağlıyor.

Canım Çapkın’ım benim. Sabahları “Babacık, çapkın gir içeri” demeni özledim. Hain, kıskanç Lisa biraz uslu dursan olmaz mı?

Ağırabi’ye mi ne oldu? O, akvaryumunda heybetli heybetli yüzmekte. Yemini verin yeter. Ayda bir akvaryumun temizliği var. Onu da sağ olsun annemiz halleder.

Böyle bir ortamın mimarı babasız büyüyüp aile sahibi olmak isteyen sevgili karıma ne kadar teşekkür etsem azdır herhalde.

Ankara’daki ve yurdumuzun çeşitli yerlerindeki doğal gaz faciaları, Filistin, Mustafa, aydınların imza kampanyası, PKK, dünya ekonomik krizi, küçücük çocuklara taciz… Bunalttı. Biraz da "evimin içinde neler oluyor? Bir bakayım." dedim.

 
Toplam blog
: 59
: 912
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

1955 Milas doğumluyum. Nüfüs kaydım orada ama "doğduğun yer değil, doyduğun yer" memleketin olurmuş ..