Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim evin halleri... 6

Bizim evin halleri... 6
 

İşten geldim eve, Oğulcan’ın biraz keyfi kaçık, doktor sol bademciğin iltihaplanmış demiş… Artık kendi kendine gidiyor aile doktoruna… Bir tarafı sevindirici, büyüdü artık oğlum ve başını kurtarıyor… Bir tarafı da birazcıcık kaygılandırıcı: Hastalığı dolayısıyla ara vermek durumunda kaldığımız okuluna tam olarak adapte olamadığından, zaman zaman okuldan kaytarmaları var, ki kimi zaman çok aleni, kimi zaman da bazı semptomlar şeklinde çıkıyor ortaya… Bağırsak problemi gibi, örneğin… Bir-iki rapor almışlığı da var kendi kendine…

Bir iyi tarafı var ki, yalan söylemiyor hiç… Emeklerim bu konuda boşa gitmemiş…

Maia’yı ben dolaştırdım, oğlum keyifsiz diye… Başı boş bir köpekten kaçmak zorunda kaldım, Maia kızgınlık döneminde ve eğer baş edemezsem diye…

Yeni bir bakkal açılmış… Oraya uğradım, canım bira çekti yine… Adam iyi, hoş da… Biraz asılıyor mu ne? Amannnn… Neyse…

Tayfun aradı biraz önce. Mükelleflerinden biriyle bir toplantısı varmış, beni beklemeyin dedi yemeğe…

Bizde kalıyor ya son günlerde, yine…

Kaç yıl önceydi… Üç ya da dört müydü… İkinci evliliğimi bitirdiğim zamanlar… Adama aşıkken bitirmiştim üstelik… Offf… Ne acılı zamanlar…

Yeni bir eve taşınmışım… Tayfun’da Özlem’le son kopuşunu yaşamış… Kış… Yürekler üşüyorken… Mevsimde üşüyordu üstelik…

Oğlum… Tayfun… Ben… Yaralarımızı sarmalıyoruz hep beraber…

Yeni ev… Yeni komşular…

Biz eskilerden dem vuruyorken…

Tayfun’a dedim ki bir gece:

Hani sen, yıllar önce, okuyorken biz üniversitede, hani birini biriyle gördüğünde, hep arardın ya altında bir şeyler…

Hani Özlem ve ben… Sana anlatmaya çalışıyorken bir şeyler…

Birini biriyle gördüysen, ille de sevgili mi olmaları gerek!

Yok… Ama… Öyle değildi… Epey bir yakınlardı!

Ulan!.. Dedim… Ulan, işte sana anlatmaya çalıştığımız hep buydu!

Şimdi, dedim, yeni komşular gözünde neyim ki ben?

Nesin ki sen?

Bir erkeği yada kadını görüyorken birinin evine girerken… Hani biz diyorduk ya, neyin ne olduğunu nereden biliyorsun sen!...

Hani sen de diyordun ya o zamanlar, ateşle barut yan yana durur mu hiç, hadi bana söyleyin! Bilmezsiniz siz bu işlerin nasıl döndüğünü…

Tayfun’cuğum dedim o gece… Canım… Ciğerim… Bak dedim, hani sen söylerdin ya dedim… Bu insanlar da muhtemelen senin gibi düşünür…

Eve adam atıyorum sanırlar… Kim bilir kafalarında neler neler yazarlar…

Haaa… Dedim, benim umurumda değil… Benim dostumun canı bu kadar sıkkınken… Benim dostuma ihtiyacım varken… Kış günü ofisinde yatmasına gönlüm el vermezken…

Amannn… Varsın komşular başka şey sansın! Dostumdan kıymetli mi kiler?

Dostumla paylaşacaklarımı, onlarla paylaşabilecek miyim ki ben!

Bak, dedim, can dostum, hani sen yargılardın ya insanları… Hani biz de paralardık ya kendimizi, başka pencereler de var diye…

Bak, canımcığım… Karşı pencereden sence bize nasıl bakarlar?

Peki… Bizim penceremizin içinde ne var?

Senin Özlem’in… Benim eski kocam… Ama… Ama en önemlisi dostluğumuz var!...

Rahmetli annen, Aynur Teyze’nin yerine az olmadı koymuşluğum kendimi…

Seninde öyle…

Hadi, şimdi söyle…

Karşı pencereden nasıl görülüyoruzdur sence biz böyle: hani birimizden biri ağlarken, hani birimizden biri saçlarımızı okşarken ve geçecek inan bunlar da derken…

Tayfun’cuğum… İnan her şey göründüğü gibi değil…

Bak!... Yeni komşular, elbet beni henüz tanımazlar…

Umurumda değil dost!...

Sen!... Ben!... İnan üçüncü kişilerden daha önemliyiz… Ama… Bak, bu bir ders olsun sana!...

Hiçbir şey karşıdan göründüğü gibi değildir…

Bilmezler başka pencereler, arkadaşımla evlendiğini… Canım… Derler ki sekiz ay aşk yaşadılar, adam sonra terk edip gitti…

Canım benim…

Dostluklar emek gerektirir!...

Amannn… Kim ne derse desin!...

Ama…Biliyorum ki artık, biliyorsun ki her gördüğün pencereden gerçek değil…

Gülgün Karaoğlu

Ekim, 17/07


 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..