Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim evin halleri – 9

Bizim evin halleri – 9
 

Maia sabun yiyor, rast gele gördüm! Aldım sabunu ama ağzında kalmış sanırım, ağzını şapırdata şupurdata yiyor resmen ya!...

Mama tabağında kallavi ölçüde maması duruyor ama!...

Köpek kızım da delirdi sanırım sıcaklardan!...

Öyle böyle değil, bizim ev bir sauna, abartmıyorum, üç katlı bir apartman, her kata üçer daire yapmışlar, konumlarını öyle bir ayarlamışlar ki, bizim taraf karşılıklı hava almıyor doğru düzgün.

Bir de en üst katta mıyız, çatı da yok mu üzerimizde, sokaktaki diğer apartmanlar bizden çokça katlı mı, zaten Karşıyaka, hele de Bostanlı kalıyor deniz çizgisinde, offf ki ne offf…

İlk kez çatı katında oturuyorum, evin içi pek bir güzel, banyosu mutfağı şık mı şık ama, gelin görün ki kafayı oynatmamak elde değil!...

Çalışıyorum, gün boyu evde yokum, en güzel odayı oğluma vereyim diye düşünüyordum, öyle de yaptım, balkon çıkışını kış ayında taşındık diye hesaplayamadım!

En güzel oda oğlumun, balkonu da var, ama oğlumdan izinsiz geçilemiyor!

O da zaten izin vermiyor!...

Klima var salonda ama sigara dumanını çekmiyor, bütün eve de yetmiyor!...

Hava serinleyecek de, duvarlar üşüyecek, ancak uyunacak, bu arada vakit geçirmek için oflar puflar arasında yazı yazılacak!

Eeee, sabah kaçta kalkılacak?

Ne sabahı ay, tünaydın vaktine zor yetişilecek, yapılması gereken acil üç-beş iş halledilecek, hop haydi bakalım yine cehennem sıcağı çökecek!

Çöp eve döneceğiz neredeyse!

Bunu şunu yapacağım diyorum, gir duşa, çık duştan, iki iş yap, geber sıcaktan!

Şunu da yapayım derken, çarpsın kalbin sıcaktan pıt pıt… Ah, ölmektense dinleneyim azıcık… Offf… Başladı yine duvarlar kan püskürtmeye!...

Sıcak, çok sıcak!... Bu sıcaklar korkarım bana yaramayacak!

Yapamadığım işler karşımda nanik yapıyor, kızıyorum, haşin bir kalkış, ardından kös kös oturuş… Gücüm yok, almış götürmüş güneşin yansımaları gücümün tümünü…

Yarına diyorum, duvarlar ısınmadan yapayım…

Duvarlar soğumadan uyuyamayınca insan, kalkamıyor ki ısınmaya başlamadan!...

Kalktın, zorunlu birkaç işi yaptın, tam da devamını getireceksin, yok… Yetmiyor yüreciğin, pıt pıt da pıt pıt, ay yoksa kalp krizi mi geçireceğim?

Gözüme batıyor her şey, ama yarına kadar bekleyiversin, kalkarsam sabah serinliğinde, sıkma güzelim canını, yapıverirsin nasıl olsa…

Duvarlar çok geç soğuyor, başlayınca yazmaya dur da denilmiyor, dön dolan aynı döngü, offf yoksa yine mi temizlenemeyecek bu ev?

Ucuz da oturmuyorum, anasını satayım, ama taşınma masrafıydı, depozitosuydu, falan filan derken, çekiyoruz işte bu eziyeti…

Ev sahibim sevgili Kadir Bey, dini tam bir adamsın, biliyorum, ah… Bir becerip de evimi çiçek gibi yapsam da seni çağırsam, desem ki, kaç dakika kalabilirsiniz bu evde?

Yaptırır mısın acaba üzerimize çatıyı?

Duvarlar soğusa da uyusam, uykumu duvarlar yanmadan alsam, Kadir Bey’i şımşıkıdak eve çağırsam ve sorsam…

Maia sabun yiyor, oğlum balkona çıkmama tepki gösteriyor, çamaşırlar içeride sandalye üstlerine kuruyor, offf gücüm yok şımşıkıdak temizlemeye evi, Kadir Bey, sıcaklardan oluyor bunlar ama ev bu haldeyken çağırmak olmaz ki!...

Gülgün Karaoğlu

Haziran,28/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..