Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '09

 
Kategori
Eğitim
 

Bizim farkedemediklerimiz

Bizim farkedemediklerimiz
 

Keşfedilmeyi bekleyen özel çocuklar


Öğretmenlik mesleğinde öğrencilere sadece bilgi vermez, ders anlatmayız. Birçok öğrenci ile iletişim kurduğumuz için her gün değişik olaylar meydana gelir. Bu olaylardan bazen gerekli bilgiler, gerekli dersler çıkarırız. Bizler aynı zamanda hem öğretmeniz, hem de öğrenciyiz.

İlköğretim 3. sınıfı okuturken, sınıfıma bir erkek öğrenci nakil geldi. Her konuda kendimi çok şanslı hissederim, nedense o gün bu öğrencinin tavırlarını görünce “bendeki de ne şans, yine bir problemli öğrenci sınıfıma geldi, bununla biraz uğraşmam gerekecek” diye içimden geçirdim. Çünkü sınıfımda özel ilgi gerektiren öğrencilerim mevcuttu. İtiraf etmeliyim ki biraz gözüm korkmuştu. Bu öğrencinin tavırları biraz garipti. Gereksiz el, yüz hareketleri yapıyor, yerinde duramıyor, sesli düşünüyor, arkadaşlarına pek rahat vermiyordu. Yani anlaşılacağı üzere sınıf ortamını bozuyordu.

İlk günlerde sınıfa ve bana alışsın diye onunla konuşmaya çalışıyor, bir yandan da çeşitli kaynaklardan bu tür öğrencilerle neler yapılabilir diye araştırıyordum. Yaptığımız sohbetlerde öğrencinin seviyesini ve özel durumunu anlamaya çalışıyor, konuşmalarımın arasına öğrenciye fark ettirmemeye çalışarak, değişik sorular yerleştiriyordum. İlerleyen günlerde sorulan sorulara verdiği cevapları görünce hayretler içerisinde kaldım. Şaşkınlığımı tahmin etmeniz mümkün değil. “Dünya Güneş’in etrafında dönünce ne meydana gelir, ne kadar sürede bu dönüşünü tamamlar” diye sorunca bana “mevsimler meydana gelir, 365 gün, 6 saat, 9 dakika, 9, 5 saniyede tamamlar” diye yanıt verdi.

Oysaki ders kitaplarımızda dakika ve saniye hakkında hiçbir bilgi yoktu, ben de söylememiştim. Bu şaşkınlıktan sonra çeşitli zamanlarda aklıma gelenleri soruyor, ”bunlar hakkında bilgin var mı” diyordum. Sorduklarımı yanıtlıyor, benim bilmediğim birçok ince ayrıntıyı anlatıyordu. Daha sonraki günlerde Türkiye’den, Dünya’dan bahsetmeye başladık. Her konuda birçok yetişkin insandan çok fazla bilgiye sahipti. Gördüğü, izlediği ve okuduğu hiçbir şeyi unutmuyordu. Kendisini ifade edemiyor, bunu da davranış bozukluğu olarak yansıtıyordu.

Bir öğretmen olarak kendimi eleştirdim. Bu öğrenciye ilk günler önyargılı mı yaklaştım diye düşünmeye başladım. Kendimi şanssız diye nitelerken, sonradan ne kadar şanslı olduğumu fark ettim. Bu durum ilk kez gördüğüm çocuklar ve insanlar hakkında önyargılı düşünmemem gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Zaman ilerledikçe bu öğrencinin birçok özel yeteneğini keşfetmeye başladım. Çok güzel şarkı söylüyor, harika resimler yapıyordu. Tek sıkıntımız biraz özgüven eksikliği vardı. Ailesi de ne yazık ki çocuklarının bu özel durumundan haberdar değillerdi. Anlayacağınız üzere yönlendirecek kimsesi yoktu. Ailenin pek bilinçli olduğu söylenemezdi. Anne ve babası ile bir özel konuşma yapıp, çocuk hakkında bilgiler verdim. Onlar da şaşırdılar, çocukla başa çıkamadıkları için çok baskı uyguluyorlardı, bu baskıyı biraz kaldırdılar.

Bir kutlamada okul çapında şarkı yarışması düzenledik. Bu öğrencim katılmak istemedi, adını kendim kayıt ettirdim. Yarışma günü de onu yanımdan ayırmadan (çünkü kaçacağını biliyordum) sıranın bize gelmesini bekledik. Yarışmada kendinden büyük birçok öğrenciyi geçti ve birinci oldu. Çeşitli resim yarışmaları oluyor, öğrencim katılmak istemiyordu. Ben ondaki özel yeteneği fark ettim, sadece destek ve özgüvene ihtiyacı vardı. Bir ders öğrencimi resim atölyesine gönderdim, resim öğretmenine yarışma için resim yapacağını söyledim. O gün orada zorunluluktan resim yaptı ve yarışmada birinci oldu. Çeşitli zamanlarda yapılan resim yarışmalarında 3 birinciliği ve bir de mansiyon ödülü var.

Bu öğrenci ilk sınıfıma geldiğinde yazılılardan 30-40 arası notlar alıyordu. İlerleyen zamanlarda bunun farkına vardı, çok üzülmeye başladı. Habire “ben niye iyi notlar alamıyorum” diye soruyordu. Şu an 4. sınıftayız ve öğrencinin başarı notları her geçen gün artıyor. Yaklaşık bir ay kadar önce yalnızken yanıma geldi, “öğretmenim sizin sözleriniz doğru çıktı” dedi. Ben bunu hemen algılayamadım, çünkü her gün birçok öğrenciyle çeşitli konuşmalar yapıyoruz. Hepsini hemen hatırlamam mümkün olmuyor. Ne olduğunu sorunca da bana:

- Öğretmenim ben sınavlarda yüksek not alamıyordum, siz de bana başarı merdivenlerini ağır ağır ve emin adımlarla çıkmalısın, ben merdivenlerden çabuk çıkmak istiyorum diye söyleyince siz de bana “merdivenlerde koşulmaz, yoksa yuvarlanırsın” diye cevaplamıştın, bak öğretmenim yuvarlanmadan bu duruma geldim, dedi.

Eski ve yeni yazılı notlarını bir kağıda yazmış, aradaki farkı bana göstermek istiyor. Bugün bu öğrencim 90-95 arası notlar alıyor ve zamanla çok daha büyük başarılara imza atacak.

15 gün kadar önce çalıştığım ilçedeki bir başka okulda görev yapan bir öğretmen öğrencimin babasıyla görüşüp, çocuğunuzu bizim okula alalım, ben her gün kendi özel arabamla çocuğunuzu okula götürüp, getiririm diye teklifte bulunmuş. Başka okula gider mi, gitmez mi bilemiyorum. Giderse tabi ki üzülürüm ama diğer yandan da güzel bir geleceğin onu beklediğini bildiğimden mutluluğum devam eder.

Bu öğrencime okulda biz yetmiyoruz. Çok çabuk öğreniyor, çok çabuk sıkılıyor. Sıkıldığı zaman bana kısa mesajlar gönderiyor, ben de duruma ve şartlara göre elimden geldiğince çözüm yolları geliştirmeye çalışıyorum. Bazen de işi olmayan birkaç öğretmenin yanına sohbete gönderiyorum. Bu sohbetlerden öğretmenler de memnun, öğrencim de. Artık tüm okul onu tanıyor. Yalnız kaldıkça ve fırsat buldukça iki arkadaş gibi sohbet ediyoruz ve ben bu sohbetlerden büyük bir keyif alıyorum. Yaptığı davranış bozukluklarını soracak olursanız, onlardan pek eser kalmadı, diğer çocukların yaptıkları gibi davranıyor, hatta onlara artık liderlik yapıyor.

Böyle öğrencileri olan öğretmen arkadaşlarıma, böyle özel çocukları olan anne ve babalara Lee Carroll & Jan Tober’in İndigo Çocuklar adlı kitabı okumalarını tavsiye ederim. Kitapta bu özel çocuklar nasıl tanınır, fark edilmezse ne gibi kötü sonuçlar doğurur, onları yönlendirme gibi konularda çeşitli bilgiler mevcut. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu öğrencime pek fazla emek harcamadım. Yaptığım sadece bu tür çocukları çeşitli kaynaklardan biraz araştırmak, çocukların beklentilerine göre hareket etmek, ihtiyaçlarını elimden geldiğince karşılamaya çalışmak oldu. Başarı aslında kendisine aittir.

Geçtiğimiz günlerde yanıma geldi. Söylediği cümlelerini sizlere aynen yazmak istiyorum. Ayrıca bu tür cümleleri büyükler bile kurmakta zorlanır.

- Öğretmenim, size çok teşekkür ederim, beni sevdiniz, bana güvendiniz, beni siz adam ettiniz, siz benim karşıma çıkan çok iyi ender insanlardan birisiniz, dedi.

Ve yanaklarımdan öptü.

Bu sözlerinden çok duygulandım, benim cevabım da:

-Oğlum, sen de benim karşıma çıkan çok ender rastlanan öğrencilerden birisin, oldu.

O gerçekten çok ender ve çok özel bir öğrenci.

 
Toplam blog
: 40
: 1920
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

1986 Bolu Eğitim Yüksek Okulu Mezunuyum. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. ..