Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim katillerimiz

Bizim Doğurduklarımız Bizim Katilimizdir

 

Devrimsel bir süreçten söz edip kadın haklarının tayini, kadınların yaşamı, kadınların toplumsal alanda yarattığı etki, iş gücü, rol ayrımları gibi yıllardır söz edilen ve yüzbinlerce kez tartışılan durumlara değinmeyeceğim. Çünkü bunları anlayabilecek ya da anladıktan sonra pratik hayatta eyleyebilecek bir alt yapıya ve zihniyete sahip değiliz.

Bugün konuşmamız gereken durum meşrulaştırılmış ve hafifleştirilmiş ya da sıradanlaşan kadın cinayetlerinin neden bu kadar arttığına değinmeye çalışacağız.

Hatırlayınız Çiğdem Doğan savunmasında bizlere şu cümleyi kurdu; “Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp namusu kirlendi diye mazur görüp yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.” Hakim bey kravatını takıp savunma yapan erkeğe iyi halden indirim verme. Fazlalık olan küçük bir et parçasının biz erkeklere tanıdığı hiçbir hak yok, tam aksi bu et parçası beyinle yer değiştirme cesaretinde bulunacak kadar cesaretli olmamalı, ona o hakkı tanıyan hiçbir merci olmamalıdır. Çünkü o düşünebilecek ve mantıklı eyleyecek bir yetiye sahip değildir. Bu erkeği üstün ya da vazgeçilmez bir durum değildir. Bunun sayesinde ölümsüz olan bir erkek yoktur. Tam tersi ahlaksızca eyleyen bir insan ( tabiren insan demek istedim istemsizce) türünü ortaya koyar.

Kadınların sorunu artık sevgi yumağı olmak ya da her önemli günde bir ayıcık almak değil. Oluşturulan ataerkil zihniyetin içerisinde kendine bir yaşam alanı oluşturmak ve BEN BURADAYIM ifadesini özgürce söylemek olmuştur. Her gün bir istismar bir ölüm bir tecavüz haberlerinin manşet değil üçüncü sayfa haberi olması bu tür olayların üzerinde ne kadar durulduğunu, ülke olarak ne kadar önemli olduğunu gösterir. Yakılmış kadın, testere ile kesilmiş kadın, tecavüz edilmiş kadın haberleri duymak beni kendi hemcinslerimden utandıracak bir boyuta gelmiş ve dünya bu kadar mı kirlendi sorusu aklımın her zerresine hükmetmekte. Gün yaşanmaz oldu sabahlar olmasın, güneş artık doğmasın diyecek bir zihniyete sahip olmak ne kadar acınası bir durum.

Artık sosyal medyada ölümlere dair tek bir paylaşım yapmayacağım dedim. Neden mi? Bu paylaşımlar artık sadece görsel olarak kalıyor ve toplumsal alanda tek bir karşılık bulamamaktadır. Tam aksine bu paylaşımlar ve sonuçları yeni katilleri besleyecek hale geliyor. İstisnasız herkes sosyal medyada bu durumları protesto ediyor. Protestolar bilinçli bir şekilde yapılmıyor. Yapılmış olsaydı sonraki günlerde “yeter kadınlar ölmesin” diye paylaşım yapan erkeğin başka bir kadın öldürmesi büyük bir çelişkiyi doğuruyor. Çünkü bir önceki katile uygulanan yaptırım bir ceza değil ödül niteliğinde oluyor. Ölmeden önce defalarca koruma talebi isteyen ve bu aile içi şiddete  “kocandır bir şey olmaz barış bir daha yapmaz” diyen onlarca hakim onlarca devlet memuru var. Katili korumak katili aklamak sizin vazifeniz haline gelmiş. Meclisten geçen bir kanunun toplumsal alanda uygulanmaması, meclisi pasif bir boyuta sokar. Gel gör ki yakınını kayırmaktan işe sokmaktan bir gece ansızın kendi maaşına zam yapma derdinden başka derde sahip olmayan bir meclisten söz ediyoruz.

İstanbul sözleşmesini hepimiz uygulanması taraftarıyız. Sözleşme bir kâğıt parçası değil bizleri toplumsal alanda dizginleyecek bir kural haline gelmeli ve bu kural haline gelmedikçe sizler bizler katil olma potansiyelini kendimizde barındıracağız. Kadın üzerinden erkekliğini tatmin etmeye devam edecek onlarca insan vardır. Lakin gel gör ki erkeklik bu değil. Aslında erkekliğimi tatmin edeyim derken içerisinde ki evcilleşmemiş canlı türünü ortaya koyuyor. “İnsanlar ancak hayvana yaraşabilecek bir duruma düşürülürse, onlara başkaldırmaktan ya da hayvanlaşmaktan başka hiçbir şey kalmaz.” Marx durumu kısaca özetlemiş.

Şimdi Pınar’ın katili nasıl bir ceza alacak ve yasal süreçte kadın cinayetleri hatta tüm canlılara dair işlenmiş suçlar nasıl bir düzenlemeden geçecek sizlerle beraber bekleyeme devam ediyoruz. Beklerken de yaşanan olayların utancıyla nefes almaya çalışacağız her ne kirletilmiş dünya da nefes bile almak bu denli zorken.

O küçük et parçasından oluşan kıvrımlı beyninizle kimsenin namusuna ne eleştiri yapabilir ne de koruyabilirsiniz. Beyninizi alın kendinizde kullanın. Kullanın ki namuslarınızı üstte koyup Ay’a kadar tırmanabilesiniz.

 

 

 
Kayıt tarihi
: 06.09.19
 
 

Bİr devlet üniversitesi Witgenstein Dİl Felsefesinde Saklı Olan Ahlak ve Adalet Kuramı üzerine ma..