Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Bizim kuş neden uçmaz?

Sunay Akın “Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. "Tavuk toplum" önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz” der. Bilim ve sanat toplumu olmanın önemi daha çarpıcı anlatılamaz.

Mümtaz bir politikacımız ise toplumunu kuşların ötüşü üzerinden sorgular. Eşi benzeri olmayan iki yönlü bir ders gibidir. Anlatanı da, dinleyeni de adeta tokat gibi çarpar. ''Şehit cenazesinde namazını kıldım. Üç tane leylek cami bahçesindeydi. Yemin ediyorum. ‘şak şak şak’ diye bağırıyorlar. ‘Allah, Allah’ diye zikrediyorlardı. Cenaze namazı ardından oradakiler tarafından alkış koptu. Baktım ki biz neyiz yav! Biz komünist miyiz dedim ya, Bolşevik miyiz?

Sanatçısı sorgular, siyasetçisi sorgular da o toplum kendi kuşunu sorgulamaz mı? Sorgular elbet: Bu kuş ne yer, ne içer, yedikleri nereye gider, nasıl öter, kanatlarını nasıl çırpar, nasıl uçar?

Hadi sorgulayalım. Önce bilim kanadını.

Bilgisayarınızın arama motoruna evrim kuramı yazın. Aramayı İngilizce yaparsanız (evolution theory) karşınıza büyük çoğunluğu biyoloji ve doğa yasaları ile ilgili, bilim içerikli 30 milyonu aşkın sayfa çıkar. Aramayı Türkçe sayfalarda yaptığınızda bulunan sayfa sayısı 30 milyondan 80 bine iniverir. Bu sayfaların önemli bir bölümünün ise bilimle, Darwin ve kuramı ile doğrudan bir alakası yoktur. Yaratılış kuramı adı altında evrimi karalamak üzerine karalanmış zırvalardır. Bu bilimin neresinde olduğumuz ile ilgili önemli bir göstergedir.

Hadi, sanal dünyanın “kirli bilgiye” açık olduğunu varsayarak kendimizi avutalım; ciddi kaynaklara yönelelim. Örneğin TÜBİTAK’a, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ders Kitaplarına.

Durum buralarda tam anlamıyla vahimdir.

“Fen Lisesi 10. Sınıf Biyoloji Ders Kitabında” evrimin anlatıldığı bölümde, “Yaratılış Görüşü” başlığı altında “Bütün canlı çeşitlerinin ayrı ayrı ve çeşitli zamanlarda yaratıldığı, bu canlıların bazı değişimler geçirmekle beraber başka türe dönüşmedikleri, bu yaratmanın tanrı tarafından bir anda olabileceği gibi yavaş yavaş da olabileceği, büyük tufanlar sonucu bazı canlı çeşitlerinin toplu halde yeryüzünden yok olduğu, her bir varlığın bir amaca yönelik olarak yaratıldığı ve bu amacı Tanrı’nın kendisinin belirlediği” bilgileri yer alıyor.

Peki, en önemli bilim kuruluşumuz olan TÜBİTAK’ta durum farklımıdır? Hayır!

UNESCO, “Türlerin Kökeni” adlı eserini yayımlanmasının 150’nci yılı nedeniyle 2009’u “Darwin Yılı” ilan ederken TÜBİTAK “Darwin’i sansürleme” teması ile farkında lığını ve farklılığını ortaya koyar. Böylece tarihinde ilk kez dünyanın saygın bilim çevrelerinin dikkatine mazhar olur.

Bununla da yetinmez. “Dini ve kültürel değerlerin işlevlerini” araştıracak olanlara burs vereceğini ilan eder. TÜBİTAK tarihinde ilk kez verilecek olan “Medeniyetler İttifakı Araştırma Bursları” ile ilgi ayrıntı kurumun kendi web sitesinde yer almaktadır. Bursların yönetimi ilahiyat kökenli bir ilim adamınca yürütülmektedir. Bu konuda çalışacak yerli ve yabancı araştırmacılara bir yıl boyunca aylık 1500 Amerikan doları destek sağlanacaktır.

Misyonu “bilim ve teknoloji kültürü oluşturmakta öncü rol oynamak ve toplumsal hayatta bilimi egemen kılmak” olan kurum yaptığı “ortak akıl toplantıları” ile konuyu kamuoyuna duyurmaktadır.

Bilim kanadımız işte böyle çırpınır.

Sanat kanadını uzun uzadıya sorgulamaya gerek yoktur. Başkent’te mermerden yontulmuş balerinin yerinde, altıda “Böyle sanatın içine tüküreyim” yazan “kirli siyaset heykeli" ikame etmektedir. Tükürüktendir ama hala devirilmeden durmaktadır. Bu bir toplumun sanatta gelebileceği son noktadır.

***

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Kanadının birini "yaratılış bilimi" deyu deyu, diğerini "kirli siyaset" deyu deyu çırpan yaratıklar uçamaz ve özgür olamaz. Bu ucubeyi, Anka Kuşu sanan toplumlar ise ancak o’na yem olur.

Anka Tavuğu yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının toplanması faaliyeti devam eder. Böyle tavukların kanat çırpma amelleri dost ve müttefik çakalların, kartalların, baykuşların övgüsüne mazhar olur. "Altın yumurtlayan tavuk" diye taltif edilir, korunur, kollanır, yem kesilene kadar da kesilmesine cevaz verilmez.

Cezmi Saday

 
Toplam blog
: 12
: 1336
Kayıt tarihi
: 14.11.08
 
 

İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdim. Halen Çocuk Cerrahisi Uzmanı olarak çalışıyorum. Evliy..