Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Bizim pencereden Papa!

Bizim pencereden Papa!
 

Türkiye önemli bir konuğa ev sahipliği etti. Sizin de yakından izlediğiniz gibi Vatikan Devleti Başkanı Papa Francisco, Ankara’da başlayan ziyaretini İstanbul’da taçlandırdı.
Taçlandırdı ifadesini özellikle kullandım. Her ne kadar, Papalık Vatikan’da hükümran olsa da rüyaları İstanbul’la başlar İstanbul’da biter.
 
Tıpkı Ankara’da başlayan İstanbul’da noktalanan son ziyaret gibi… Zira Hıristiyan âlemi, 1453 yılından beri; İstanbul’u başkent olarak tahayyül eder.  Hayali kurgusu renkli rüyasıdır İstanbul!
 
Nasıl Olmasın ki, İstanbul yağmalanmadan önce, Napolyon’un deyimiyle “Dünya Tek Devlet Olsa İstanbul Başken Olurdu” vecizesini hak eden, layık görülen; şairlere ilham kaynağı bir kentti. Beton yığını haline gelmesine rağmen şimdi de gözde!
 
Tarihi geçmişi de göz önüne alınınca, Papa Francisco’nun hayallerini rüyalarını süslemesi kadar doğal ne olabilir?
 
Papanın gelişi, Anıtkabiri ziyareti, Kaçak Sarayda planlanandan daha uzun kalması: basını, sosyal medyayı 4.5’lik deprem şiddetinde salladı.
 
Papa Francisco hazretleri, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’i pek sevmiş. Hatta ondan etkilenmiş!
 
Keşke diyorum Mehmet Görmezde Papa’dan azıcık etkilenseydi.
 
Papa Franciscus’un, Esenboğa Hava Limanından sonraki ilk durağı, Mustafa Kemal Atatürk’ü ebedi istirahatgahı Anıtkabir’di.
 
Mozoleye üzerinde “ Pope Francis” yazan kırmızı/beyaz karanfillerden oluşan çelenk bırakması devlet adamı olma kimliği ile bire bir örtüştü.
 
Ata’nın aziz Ruhuna duası ise Papa kimliğinin tezahürüydü.
 
Hani sosyal medya yıkıldı demiştim ya, işte orada öne çıkan soruların başında “Papa Anıtkabiri ziyaret etti, bu güne kadar Anıtkabiri ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Var mı” sorusuydu.
 
Bu soruya gönlümüz elbette evet demek isterdi… Ne yazık ki Mustafa Kemal’in Kendi elleri ile kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun başına gelenler, kurucusuna ahde vefa göstermeyen insan(?)lara ev sahipliği ediyor.
 
Bakın, Papa Anıtkabir özel defterine ne yazmış?
 
-“Dileğim odur ki iki kıta arasındaki doğal bir köprü olan Türkiye, sadece yolların kesişme noktası değil aynı zamanda tüm kültür, etnisite ve dinlere mensup kadın ve erkekler için diyalog ve birlikte yaşadıkları bir nokta olur”
 
Tırnak içindeki dilek ve temenniyi altını çizilerek bir kere daha okuyun!  Satır aralarında “Laiklik” ilkesine vurguyu göreceksiniz.
 
İktidarı ellerine bulunduranların  ”din, mezhep, etnik köken ” üzerinden yaptığı siyaseti eleştiri anlamında da yorumlamak mümkün.
 
Lafı çok uzatmanın manası yok!
 
Papa’nın Anıtkabir’den sonra ki ikinci durağı Kaçak Saraydı! 
 
Saraydaki şatafat, resmi tören 21 pare top atışı, papanın gözlerini kamaştırmış olsa bile, en azından; Ermenek’te ki lastik ayakkabısı yırtık işçi babasının görüntülerini Türk milletin hafızasından silmek yerine daha çok pekiştirmiş olmalı.
 
Görüşme ilgili yapılan basın açıklamasında  “ görüşmede farklı düşündüğümüz konu hemen hemen hiç yok” denilse de; “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNEMİNE” değinilmesi, en önemli düşünce farklılığıdır diye okumak gerekir.
 
İktidarın karnesindeki “Düşünce Özgürlüğü” dersindeki kırık not, borçlu olarak bile sınıf geçmesine engeldir.
 
Düşünce özgürlüğü olmayan toprakta “Demokrasi” yeşerir mi?
 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..