Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Bizim rejim hep bir yerlere gider..!

Bizim rejim hep bir yerlere gider..!
 

Türk siyasi tarihine dair hatırladığım en eski anı 1980 yılında yapılan askeri darbeydi. O gün köy meydanında her zamankinden farklı bir kalabalık vardı. Konuşanların ses tonundan bu darbe şeyin pek de iyi birşey olmadığını o gün bile anlamıştım. Zaman su gibi aktı ve 2007 yılına geldik. Geçenlerde ülkenin gündemine dair şöyle bir düşünürken hafızamda kalan bilgileri tekrar işlemciye yükleyip (teknolojik adamız ya:) ) şöyle bir analiz yapayım dedim. Bulduğum sonuç herkesin bildiğinden çok da farklı değildi. Hatırlayabildiğim siyasi tarih döneminde geçen bunca yılda güzel ülkemde ne konuşulanlar çok fazla değişmişti ne de gündem.

Dikkati çeken en önemli nokta bunca yıldır en sıcak gündem maddesinin "Rejimin tehlikede olduğu, elden gitmek üzere olduğu" gerçeğiydi. Nedendir bilinmez bu rejim kendimi bildim bileli bir nefes alamadı zaten. O dönemlerde de dönüp etrafıma şöyle bir bakardım, şimdi de dönüp bakıyorum. Bu tehlikeyi bir türlü göremiyorum. Ve nedendir bilinmez bu tür söylevlerin tavan yaptığı her dönemde de Türkiye ya çok ciddi bir karar verme arifesinde olur veya bazı güçler arka planda yürüyen işlerinin sekteye uğramasına fırsat vermemek için halkın gündemini hemen bu tarafa çekmeye çalışır. O zaman insan düşünmeden edemez doğal olarak. Acaba tam olarak tehlikede olan rejim midir, yoksa bazı güç odakları mıdır? Burasını tam olarak çözebilmiş değilim.

Ayrıca insanın kafası takılıyor. Sözde rejimin en keskin savunulucuğunu yapan bu kimseler aslında bu tavırlarıyla rejime olan güvensizliklerini de dışa vurmuş olmuyorlar mı..! Ulu Önder' in kurduğu bu siyasi yapı bu kadar zayıf mıdır ki son 25 yılını (benim hatırlayabildiğim) sürekli bu tür endişelerle geçirmiştir. Çok basit bir mantıkla yola çıkarak şunları söylemek mümkündür. Diyelim ki Türkiye' de gerçekten bir rejim tehlikesi var. O halde yapılması gereken nedir ve bu kimseler bunları yapmış mıdır?

Toplumun belirli kesimlerini bu tehlikenin merkezi gibi göstererek asla ve asla bir çözüme ulaşamazsınız. Dünya tarihi bunun örnekleriyle doludur. Herhangi bir inanç sistemini veya yönetim tarzını zorlayarak kabul ettiremezsiniz. "Halka rağmen" anlayışıyla geleceğe uzanmanız mümkün olamaz. Peki o halde ne yapılması gerekir. Sorunun cevabını insan kendinde çok rahat bulabilir. İnsanlar neyi korurlar?

-Sevdikleri ve değer verdikleri şeyleri.

Peki insanlar neden severler veya değer verirler.

-Kendi hayatına veya sevdiklerine güzel çıktılar veren şeyler severler ve korurlar.

Yani cevap çok basit aslında. İnsanların bu rejime sahip çıkmasının yolu, onun vaat ettiği ama şu ana kadar olması gereken ideale ulaşamadığı şeyleri ona vermesiyle olur. İlk akla gelenler:

-Gerçek özgürlük,
-Gerçek eşitlik (Eğitimde, sağlıkta ...),
-Gerçek adalet,
-Gerçek doğru gelir dağılımı,
..

Dikkat ettiniz biliyorum, tüm ifadelerin başında "Gerçek" kelimesi var. Çünkü şu an olan şeylerin çok da gerçek olmadığını artık çocuklar bile biliyor. Bugün Türkiye' nin son 25 yılına damgasını vurmuş bir terör belasında sadece dış mihrapların rolü mü vardır. Türkiye' nin Batısı ile Doğu' su aynı imkanlara sahip olduğu halde mi bu olaylar patlak vermiştir. Neden ben daha iyi bir eğitim almak için pek çok kişinin yaptığı gibi doğduğum yerden kalkıp Istanbul' a gelmek zorunda kalmıştım.

21.yüzyılda artık kuru laflarla işler yürümüyor. Bu dönemde laf değil, iş üreten kişiler, firmalar ve hatta ülkeler ayakta kalabiliyor. Bu nedenle bu rejime sahip çıkmanın en güzel yolu laf değil iş üreterek rejimin çıktılarını birtakım güç odaklarının tekelinden çıkarıp halka yaymada yatıyor.

Hoşcakalın..!

 
Toplam blog
: 410
: 3283
Kayıt tarihi
: 13.04.06
 
 

Bilgisayar, elektronik, internet alanındaki son gelişmeler. Tüketici elektroniğindeki trendler. Otom..