Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Bizim sanatçılar (!)…

Bizim sanatçılar (!)…
 

Hani bir aralar dillerden düşmeyen bir reklam sloganı vardı; “Ağzı olan konuşuyor” diye, aynen o hallere geldik. Bilen de bilmeyen de, düşünen de düşünmeyen de, ağzı olan herkes her konuda döktürmeye başladı. Her şeye eyvallah da, bazıları ne kadar da iştahlıymışlar…

***

Sinan Çetin güya çok büyük laflar etmiş. Ölen gençlerin de üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği varmış.

Yani hazret demeye getiriyor ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu devletin yurttaşlarını öldürüyor. Yani bir anlamda cinayet işliyor… Ona göre hırsızın hiç suçu yok.

Ya düşünemiyor, ya da ard niyetli.

Adam dağa çıkıp terörist olduktan sonra cebinde hangi ülkenin nüfus kağıdını taşıdığı çok mu önemli. Yani ne yapılacaktı, teröristlere karşı önce kimlik mi sorulacaktı?

***

Bu ülkede katillerin, gaspçıların, hırsızların, tecavüzcülerin, yani toplumu tehdit eden tekmil suçluların üzerlerinde de Türkiye Cumhuriyeti kimliği var. Ne yani, bu kimlikler bize suç işleme özgürlüğü mü veriyor? Devlete ve devletin yasalarına karşı gelme özgürlüğü mü veriyor. Güvenlik güçlerimiz terörle mücadele ederken yerli terörist, yabancı terörist ayrımı mı yapacaklar?

Meclis Başkanımız Sayın Mehmet Ali Şahin bu saçma düşüncelere anında gerekli cevabı vererek bizleri televizyon başında daha fazla gerilmekten kurtardı. Kendisine teşekkür ederim. Ama meclisin böylesine önemli bir etkinliğinde sunucu olarak Sinan Çetin’i görevlendirmek acaba kimin fikriydi? Bu seçimde Sinan Çetin’i hangi meziyetlerinin öne çıkardığını merak ediyorum.

***

Eğer Sinan Bey o insanların dağa çıkışlarından devleti ve sistemden kaynaklanan bazı yanlış uygulamaları sorumlu tutmak istiyorsa bunu da kabul etmek mümkün değil. Hiçbir sebep vatana ihaneti haklı kılmaz.

***

Televizyonların bir anda meşhur ettiği ve de kendilerine bol keseden sanatçı payesi verdiği medya yıldızlarında Okan Karacan’ı izlerken tüylerim diken diken oldu. Bir ülkenin sanatçısı o ülkenin aynasıdır. Gerçek sanatçılarımızı tenzih ederek söylüyorum ki, baktığım o ayna karşısında dehşete kapıldım.

Bu beyefendi aracıyla seyrederken polis ekipleri tarafından durdurulmak isteniyor. Kendisi ya gizlemek istediği şeyleri olduğu için, ya da kendisini devletten ve devletin güvenlik güçlerinden üstün gördüğü için durmayıp polisten kaçıyor. Ardına düşen polis ekipleri evinin önünde yakalayarak alkol testi yapmak istiyorlar, karşı geliyor. Karakola davet ediyorlar, ona da karşı geliyor. Utanmazcasına yalan söyleyerek polislerin kendisini evinden alıp zor kullanarak karakola götürmeye çalıştıklarını iddia ediyor ve “imdat” çığlıkları atıyor. Merak ediyorum, bizler sıkışınca polisten imdat isteriz, acaba o kimden istiyordu?

Polis tarafından hastaneye götürülüp kan örneği alınan bu sözde sanatçı hastane çıkışında da şirretliğini sürdürüp polise hakaretler yağdırmaya devam ediyordu. Öyle ki verdiği kan örneklerinin bile polis tarafından değiştirildiğini, yani polisin sahtecilik yaptığını gazetecilere ihbar ediyordu.

Utanmazlığın ve arsızlığın bu kadarına pes dememek mümkün değil. Bu insanlar kendilerine sanatçı denince havalara girip çok özel olduklarını düşünüyorlar herhalde.

***

Son söz; birileri bunlara kişisel hak ve özgürlüklerin bireylere denetimsizlik ve yasa tanımazlık hakkı vermediğini öğretmelidirler.

Hem bu ülkenin sağladığı huzur ve güven içinde yaşayacaklar, hem bu milletin ürettiği değerlerden beslenecekler ve milletin çok üstünde bir refahı yaşayacaklar, hem de kendilerini milletin üstünde görüp devletin kolluk kuvvetlerine bile karşı çıkacaklar…

Bu açılım milleti iyice bozmaya başladı.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..