Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '15

 
Kategori
Deneme
 

Bizim sokakta Carmen gibi olmak

Bizim sokakta Carmen gibi olmak
 

BİR KADIN YALNIZ KALMAZ.


BİZİM SOKAKTA CARMEN GİBİ OLMAK ..

İnsanlar , pardon erkekler  takkeli  ve şalvarlı. Hepsi nur yüzlü ve inançlı.   Bir sitede oturuyorum. Sitenin girişinde adı daha önce korkudan ‘BİLMEM NE DERNEĞİ ‘ olan, ama şimdi daha korkusuzca  hareket ettikleri için adı bile olmayan bir …..eeeee adını koyamadım . 

Haftanın belli günlerinde burada toplanıyorlar. Namaz kılıyorlar.Zikir yapıyorlar. Sütleri, başka gıda ihtiyaçları buradan karşılanıyor. Bayağı da bir ağır ağabeyler.  Zannedersiniz ki burada dünya ve yaşam ile ilgili bir sürü strateji geliştiriyorlar.

Pardon konumuz onlar değil ki. Benim. Ben buraya gidip gelen erkekler ile uğraşıyorum. Sevmediğim şeyleri yapıyorum. Zevk almıyordum ama şimdi bayağı bir hoşuma gidiyor.

Kendimi gayet Carmen gibi hissediyorum. Beni seviyorlar. Bunu biliyorum. Sokağa girdiğimde, selamlaştığımda. Yüksek sesle şarkı söylediğimde. Benim rahatlığım,onlarla dalga geçerek konuşmam, onları hiçbir konuda ciddiye almamam onları hiç kızdırmıyor.  Hatta eleştirdiğim zaman bile yüksek sesle bal tutan parmağını yalar edebiyatı yapıyorlar ki bu çok güzel.

Ne olduklarının farkındalar ve bu benim işimi kolaylaştırıyor.  Beni uzanamadıkları orta malı gibi görüyorlar.Kim mi görüyor. Onlar. Kim mi bunlar. Kim bunlar?

Sokağa giriyorum.. Bir kadın başı açık.Kafasını kaldırmıyor oradan geçerken, hepsi inançlı ya  üstüne düşeni yapıyor kadın olarak. Onların hafif olan nefislerini kışkırtmıyor. Onun önünde bir başka kadın türbanlı , kısa kısa geyşa adımları ile yürüyor. Bir tane çarşaflı. O da kafasını kaldırmıyor. Ama oradan biri laf atıyor o üstündeki çarşafın ona yüklediği anlama güvenerek konuşuyor. Adamların yine nefsi hafif.  Erkekler fazla erkek. Kadınlar fazla kadın değil ama. Ben izliyorum, yolum oradan geçmiyor ama her seferinde oradan geçmek için dayanılmaz bir istek. Bu istek ile mücadele bile etmiyorum.  Bu benim yaşam direncim. Bir kadın önümde. Çok güzel uzun boylu, müthiş wamp . Kelime hem bilgisayar terminolojisinde geçiyor hemde seksi kadını ifade ediyor bu arada. Erkeklerin başları tenis maçı seyreder gibi. Sağdan sola. İçeride her ne yapıyor iseler, kafalar onlarla meşgul belli ki.

Ben giriyorum. Üzerimde kalın içimde ince bir şey varsa, sokağın başında kalın olanı çıkarıyorum.  Yada pantolon dar ise, kısa ise üstüme giydiğimi çıkarıyorum. Çantayı kolumdan çıkarıp serseri gibi omzuma doğru atıyorum. Güneş gözlüğümü tepeme çekiyorum. Gözlerimi görsünler diye. Ve tanıdıklarıma selam verip durup konuşuyorum.  Tanıdıklarım beni riske edemiyorlar. Konuşmak zorunda kalıyor. Önce utanma ile başlasa da sonra çabuk makara oluyor sokakta. Orada tanımadıklarım varsa onları da sohbetin içine çekiyorum. Eşimin beni seyrettiğini biliyorum perde arkasında.  Biraz siyaset, biraz kadın erkek ilişkilerinden, biraz hukuktan.  Hepsinin gözlerinin içine bakıyorum.  Eğer yanımızdan bir araba geçiyorsa veya bir müzik duyarsam onlar konuşurken durup şarkı söylüyorum ve onlara dönüp gayet masum bir şekilde ‘ şimdi ben böyle şarkı söylüyorum ya, siz tahrik olmuyorsunuz değil mi’ diye.  Yok canım diyorlar, tahrik olmaya hazır bir şekilde. Kendilerine ve bedenlerine ve onu Yaradan ‘a karşı yalan söyleyerek.

Süt getiriyorlar Trakya ‘dan bir yerden. Balkondan gördüm bugün. Aşağıya eğilerek bende istiyorum  diye bağırdım.  Getirmek için yarıştılar. Tek kelime ile durumlarının farkında değiller.

Kendimi Carmen gibi hissediyorum. Yasak elma yok . Çünkü hepsi bu yasak elmayı yemek istiyor.  Herkes yemek isteyince elma yasak olmuyor. Yemek istemeyene yasak elma.

Eteğin kenarını belime sıkıştırmışım sokağa öyle giriyorum. I’AMOUR. Gevşek gevşek. Rahat rahat. Kadınlar kıskanç pencerede gizli gizli bakıyorlar perde arkasından. Kimileri balkonda elleri ağzında ayıp ayıp der gibi bakıyorlar. Ben sallana sallana yürüyorum. Korkusuzca.
Eşim  dedi ki “korkuyorum bir gün seni yok edecekler.”

Yok olmak korkutmuyor beni. Birisinin yokluğu farkediliyorsa fena halde var olmuştur bence.

Sevgilerimle.. Ayrık Otum.

Operanın en güzel bölümü :Üç farklı soprana söylüyor. 

http://www.youtube.com/watch?v=djsuP0uta7s

http://www.youtube.com/watch?v=K2snTkaD64U

http://www.youtube.com/watch?v=T9c7Z80zxYk

 

 

 
Toplam blog
: 96
: 369
Kayıt tarihi
: 05.09.07
 
 

Size hikayeler anlatmamı beklemeyin, halen büyümek istemeyen birisiyim. Daha çocuk, daha yaramaz ..