Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bizim solculuğumuz insan sevgisine dayanmalıdır - 1

Bizim solculuğumuz insan sevgisine dayanmalıdır - 1
 

Yalnız kendi yakınlarınızı da değil, bütün bir toplumu ve yalnız kendi toplumunuzu da değil, insanlığı sevmeyi gerektirir, “solcuyum” diyebilmek.. ve inandırıcı olabilmek için; inanarak sevmek gerekir tüm insan kardeşlerini! Dahası doğayı insanileştirmek için emeklemek ve sömürmeden üretirken, 'karşılıksız sevebilmek' gerekir...

Eskiden “halkların kardeşliği” denirdi ve daha çok enternasyonalin bir propaganda söylemi olarak dillendirilirdi. Halk, toplum, devlet, sonuçta her yapı ve kapı insan eliyle oluyorsa, demek ki ulusu da halkı da sevebilmek, dahası, diğer halkları ve ulusları da ‘ötekileştirmeden’ sevebilmek için, önce insan sevmek gerekir.

Bırakın siyaseti bir yana, bizim kültürümüz; Anadolu’muzun din dahil geleneklerini yorumlayış ve yaşayış özünde de “insan sevgisi” vardır. “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek” deriz! İslamiyet öncesi ve sonrası Türklerin devlet geleneğinde “insanı yaşatmak” hükümran için adeta ilk nas ve son emir gibidir. Avrupa, Ortaçağ karanlıklarında engizisyon ile yanıp kavrulurken, Horasan’dan Rumeli’ye, Hacı Bektaş’ın, Yunus’un, Mevlana’nın barışçıl düşünceleri ve insancıl öğütleri ışıldıyordu.

Büyük Atatürk’te halkçılık ilkesini bir ölçüde bu kültür üzerinde inşa edebilmiştir.

Saltanat ve Hilafeti kula aracısız erişen toplumundan bulduğu güvenle kaldırırken, komşusu aç iken tok yatmayı ayıp sayan bir geleneğin izlerinden giderek eşitliğin, köyden başlatılan kalkınmanın ve sosyal programları uygulamanın gücünü bulmuştu.

Anadolu uygarlığının siyaset ve yönetim üstü barışçılığı ve insancıllığı öylesine köklüdür ki, köken ayırmaz ve örneğin, İspanya’daki baskılardan kaçtıklarından beş yüz yıl önce kendilerine açılan sıcak kucaklar, Nazi kırımından kaçtıklarında aynı içtenlikle açılmıştır, Musevilere… İnsan sevgimiz ve eşliğindeki hakkaniyet duygumuz Kıbrıs Türklerinin karşı karşıya bırakıldıkları haksızlıklara onlar salt soydaşımız oldukları için isyan etmenin ötesinde ve benzer bir duyarlılık ve yakın bir yoğunlukla bugün Filistinlilere dün Bosnalılara yapılan haksızlıklara olan tepkimizde de yansımaktadır.

Tarımdan sanayi geçişte, yerleşik düzen içinde devlet organizasyonunu yükseltende, milliyetçi akımların ulus-devletleri berkitmesine koşut monarşilerin anayasalcılıkla dengelenmesinden bu yana üreten kesimlerin başlıca sözcüsü olan/olması gereken sol’dur.

Sol bu tanımıyla maddi temelleri ile omurga kazanırken, bizim toprağımızda (Doğu Cephesinin Batı ucunda) ona insan sevgisi ve barışçıllığın da eklenmesiyle daha bir ete kemiğe bürünür/bürünmelidir… Burada da orada da demokrasiden uzaklaşmanın, ara rejimlerin veya rejime ara vermişliklerin en büyük bedelini ödeyen solun, maddi ve düşünsel emeğin değerini yüceltmek için ekmek gibi özgürlüğe gereksinme duyması ve onu başta kendi içinde namusu gibi koruması, kaçınılmazdır.

Bu, kuramdır, fiili olanın bu kıratta olmaması, özü değiştirmez.

Medeniyetler çatışmasına set çekebilecek ve kadını erkeğe ezdirmeyecek Cumhuriyetçi donanım işte bu temel üzerinde yükselir. Onun için gerçekte Anadolu’nun o unutulan ve savrulan uygarlığı bir kez düşerse, dünya metal yığını ve ölü uygarlıklar gömütü haline gelebilir.

Bu anlamda bizim sol’umuz insan sevgisine dayalı, ulus devletin önemine en büyük harcı koyan ve uygarlıkların telef olması üzerinden ve ezen-ezilen ayrışması ekseninden nerede duracağı bilinmeyen bir dünyasal paylaşıma da karşı durabilecek kodlar içermektedir.


O anlamıyla da hem evrensel olmalıdır hem de ulusal. Ancak ne olursa olsun önce insan diyebilmelidir. Kapitalizmi, sosyalizmi, din doğmasını, ırkçılığı o arada toplum mühendisliğini, seçkinciliği, büroksaciliği aşmanın ve halkla kucaklaşmanın tek yolu bu anlamdaki insancıl soldur. Bizim solculuğumuz ulusal gelişme küresel dayanışma diyen İnsancıl Sol’culuktur.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..