Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim zamanızda...

Bizim zamanızda...
 

Kaynak: İnternet


Hazır hafta sonu gelmişken, hem de bayram falan değilken, bizim zamanımızda diye başlayan cümlelerle o günleri anlatayım istedim.

Bizim zamanımızda aileler kalabalıktı... Evler ayrı olsa bile zaman birlikte geçirilirdi çoğunlukla...

Teyzelerin, halaların az emeği geçmemiştir; amcaların, dayıların... Dedelerin, ninelerin... 

O kalabalık sofralara nasıl sığardık, sandalyelerimiz nasıl dip dibe olur, tabaklarımız nasıl birbirine çarpmaz ve nasıl doyarak kalkardık?

Mesela, tavuk yemek için bahçenin bir köşesinde bulunan kümesten kesilmesine anneannem tarafından karar verilen bir tavuk olurdu. O vakitler ne kadar modern yaşarsan yaşa, bahçenin bir kenarında bir kümes olurdu...

O tavuk ailenin bir erkeği tarafından kesilir, sonrasında kanatları bir dişi tarafından yolunur, biri tarafından tütsülenir ve yine biri tarafından pişirilmek üzere tencereye alınırdı.

O tavuktan çorba yapılırdı, pilav yapılıp üstüne konurdu ve koca masa nasıl doyardı anlamak mümkün değil!

******

Bizim zamanımızda kalemler bildiğin ağaç kokardı, vallaha! Okul denildiğinde ilk aklıma gelen o ağaç kokulu kalemler... İlkokula başlamamla beraber tanıdığım o müthiş koku... Silgiler kokmazdı mesela... Sonraki okul yıllarımda kokmaya başlamışlardı ama kokan silgiler de iyi silmiyorlardı o vakitler!

Öyle sırt çantaları falan da yoktu, siyah renkli deri çantalar vardı; defter kitapların kenarlarının eğilmesi mümkün değildi.

******

Annemiz uğurlardı okula, annemiz karşılardı dönüşte; anahtar taşımamıza gerek olmazdı hiç!

Muhallebi yapılırdı o vakitler evlerde, üzerlerine tarçınla şekil yapardı annem, sütlaç, pelte falan...  Laf aramızda ne sütü severdim ne de sütlü tatlıları ama gece sütlerini de içerdim mecburen, tatlıları da kaşıklardım.

******

Termosifonlar vardı; ya katı yakacak ya da sıvı yakacaklısı ama kullanım şekli aynıydı: Uzunca bir kazan, içinde su var. Alttan ısınıyor. Isınmasını bekliyorsun banyoya girmek için...

Sıra da var haa! Kim önce girecek? Ne kadar kalınacağı bile sınırlı; kullanılan sıcak suyun yeniden ısınması, altına konacak yakıtın var olması, ısınma süresi falan...

Banyo günleri vardı; genelde Pazar akşam üzeriydi vakti; keyif mi alıyorsun, "Hadi çık" sesleriyle geriliyor musun belli değil...

Haa, depresyona falan girmiyorduk!...

******

Sokakta, bahçede oyun oynardık... Evlerin bahçeleri vardı o vakitler, hatta ön bahçe ve arka bahçe olarak ikiye de ayrılırlardı.

Çocuklar hep arkadaşlardı; yaşa göre evcilik oynadık, sinemacılık ki bakın bu çok hoştu: Yazlık sinema çok yakınımızdaydı, doğal olarak çok sık giderdik ki gitmesek de görmesek de seslerini duyardık!

Oyunumuz şöyleydi: Bir aktirist ve bir aktör seçiyorsun. Önce kim kimi seçerse onun hakkı! Sonra da sırayla senaryo uydurup film çeker gibi konuşup, davranıyorsun...

Türkan Şoray ilk seçilenlerden oluyordu ama ben zaten Filiz Akın meraklısıydım. Murat Soydan ise vazgeçilmezimdi... Arka bahçede bir aralar otlar diz üstü olmuş; bizim boylar da zaten aynen öyle; şimdi denizde koşuyoruz mizanseniyle otlar arasında ben Filiz Akın, boşta olan elimi ise tutan Murat Soydan; koşuyoruz, koşuyoruz...

******

Oynayacak hep bir şeylerimiz oldu yaşımıza göre; ip de atladık, saklambaç da oynadık... Voleybol oynamadan önce bali-bali denen ilkel şeklini de...

Bisikletlerimiz oldu hep; sokak araları caddeye dönüşse de hiç bir araç ne dokuz taş oynadığımız alanı tehdit etti ne de yakantop! Bisikletle ilk cebelleştiğimiz anlardan üstat olduğumuz zamanlara kadar hiç bir araç bize sinirlenmedi! Çocukların, gençlerin hakkıydı o sokaklar, ara caddeler... Bilinciydiler...

******

Bizim zamanımızda lolipoplar vardı; çubuk üzerinde meyveli şeker! Allahım o ne güzel bir tattı! Renklerine göre tadını anlamaya çalışırdık ki her biri ayrı bir güzeldi! Sanıyorum cidden meyvelerden yapıyorlardı ki rengarenk olan lolipopun her bir renk noktasına dilimizi değdirdiğimizde farklı bir tat alıyorduk!

Naturel beslenmeye alışık olan dillerimiz naturel olmayan bir lezzeti ayırt ederdi o vakitler diye düşünüyorum.

Zira reçelin ev dışında yapıldığını bilmezdik; bir tek bal dışarıdan alınırdı, pekmez falan...

Peynir, et, un, makarna da dışarıdan alınırdı; arka bahçede domates, biber falan eksek de onlar şimdinin butik tarzı oluyordu; kahvaltı sofralarında tüketilenlerin dışındakiler yine dışarıdan alınıyordu ama gerek koku, gerek renk olarak birbirlerinden farkları da yoktu o vakitler! Domates domates gibi kokardı, biber biber gibi...

******

Bizim zamanımızda cipsler falan yoktu; onun yerine çiğdem, kabak çekirdeği, fındık-fıstık falan vardı... Mısır patlatılırdı... Okul önlerinde patlamış mısırdan top yapılıp da pembe boyalı şekere bandırılmış mısır şekeri satılırdı...

Ayy, bir de leblebi tozu vardı ilkokulun ilk yılarından; yanlışlıkla bir nefes çeksen elindeki toza yakın ölüp gidersin! Nefesin tıkanır!...

Deneye deneye öğrendik nasıl yememiz gerektiğini; ölmedik!

******

Kestaneler de pişirilirdi evlerde; televizyon yok, kar-kış vaziyetleinde evinde sobanı yakıp ısınıyorsan, karnın da toksa, evinde huzur da varsa... Mutluluğun katlanmasına destek kestane kebaptan geliyordu!

******

Nar, mesela, annem ayıklar, tabaklara koyup, birer de tatlı kaşığı eklerdi yanına... Şimdi öğrendik nar suyu sıkmayı; hoş, öğrenmeseydik nar yiyeceğimiz de olmazdı ya... Nar ekşini kullanır giderdik...

******

Bizim zamanımızda çocuklar çocukluklarını, gençler gençliklerini yaşadılar; o nedenle ne gözleri ne de bedenleri aç oldu!

Tabii, yaşanılan yerin İzmir'in Karşıyaka'sının  Bostanlı'sı olduğu gerçeğini de yok saymamak gerekir...

Başka bir ilde yaşamış olsam çocukluğumu ve gençliğimi farklı bir şekilde anlatıyor olabilirdim, bu nedenledir konum belirtmem!

Ahh nedir bu İzmir'i marka yapma çabaları gibi değerlendirilmesin; başka illerde yaşıtım kadınlar keşke kendi illerininde yaşadıkları hoşlukları dile getirebilsinler de bizler de mutlu olsak!

 

Mail:gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..