Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bizimkisi çürük diş hikâyesi

Bizimkisi çürük diş hikâyesi
 

Bir diş ağrısı, öyle böyle değil!

Arkadaşlarla sözleştiğimiz, Meti’nin dükkânda demleneceğimiz için ağrı kesici de alamıyorum!

Amacım alternatif tıpla ağrıyı dindirmek!

Müfit geldi...

Mahalle bakkalından drinklerimizi aldık;

“ Ali senin yüzün şişmiş!”

“ Dişim ağrıyor oğlum!”

“ İki duble at bir şeyciğin kalmaz...”

Müfit doktor ya bilmediği yok keratanın...

“ Dayanamayacağım doktora götür sen beni...”

Bakkalın tavsiyesi ile yeni açılan bir diş kliniğinde aldık soluğu...

Kapıda “24 saat açık” yazıyor... Girdik içeriye...

Pardon giremedik galoş engeline takıldık... Kirliler bir sepette, temizler diğer sepette...

Yeri gelmişken söyleyeyim bu galoşu kim icat ettiyse, kimin aklına geldiyse, o adamdan nefret ediyorum...

Ne zor iş o öyle... Hele ayağınızda sivri burunlu ayakkabı varsa... Dokuz doğurursunuz giyene kadar...

Ayakkabıları çıkartıp çorapla dalacağım, olmayacak!

Kibar, zayıf ve hatta çıtı pıtı bir bayan karşılıyor bizi... Yüzümün halini görünce bekletmeden dişçi koltuğuna oturtuyor...

Güleç, top sakallı neredeyse benden on yaş küçük, beyaz önlüklü bir arkadaş kapıda beliriyor... Tıfıl... Gözüm tutmuyor ama ne yaparsın oturduk bir kere...

“ Ağzınızı açar mısınız?”

“ Aaaa”

“ Biraz daha büyük...”

“ AAAA!”

“ Hangi dişiniz ağrıyor?”

Diş doktoru dediğin leb demeden çürük dişi anlayacak arkadaş!

Bilemedi işte!

Dişi gösteriyorum, elindeki aynalı kaşıkla inceliyor...

“ Keşke daha önce gelseydiniz...”

Bu cümleyi 39 yıllık yaşamımda o kadar çok duydum ki! Özellikle diş doktorlarından... Bu arada yaş konusuna dikkat çekmek isterim 39...40 değil!

“ Fobim var benim!”

“ Ne fobisi?”

“ Diş doktoru fobisi!”

“ Hahaha hiç korkulur mu doktordan?”

Yatır adamı koltuğa, al kerpeteni eline...

“ Dişinize kanal tedavisi de yapabiliriz ama çekmek daha mantıklı...”

“ Çekelim o zaman...”

Kâbus gibi iğne sahnesi yaşanıyor, ağzımı açıyor, terlemeye başlıyorum...

Bizim top sakallı tıfıl doktor başlıyor dişi elindeki tornavidayla kanırtmaya...

Kerpetenle uğraşıyor, diş inatçı çıkmıyor!

“Bu oda bana ters geldi, diğer elimi kullanamıyorum” diyor... Ağzım Hergele Meydanı gibi yan odaya geçiyoruz...

O oda da ışık yetersiz, haydi diğerine... Böyle dört oda geziyoruz...

Adam odaların hepsine bir kulp buluyor, benim diş çıkmıyor...

Doktor ağzımda inşaata devam ediyor, kerpeten, tornavida, tampon, boru...

“ Tükür”

Kerpeten, tornavida...

“ Çalkala”

Birden doktorun surat değişiyor...

Tamam diyorum çeneyi kırdı!

“ Ali bey bu dişi çekemeyiz!”

Ulan iki saattir canıma okudun şimdi mi aklına geldi?

“ Neden?”

“ Diş çeneye kaynamış!”

“ Ha S...ir! Ne yapacağız?”

“ Hep negatif düşündüğünüz korktuğunuz için oluyor bunlar?”

Ağzım panayır yeri gibi olmasa ben felsefenin kralını yapacağım ama!

“ Şimdi ben çürük dişinizi yan taraftaki sağlam dişe yapıştıracağım, yarın İstanbul’dan çene cerrahımız geliyor ona göstereceğiz!”

O sırada kapı vuruluyor, Müfit içeriye giriyor... Aldıklarımızın hepsini arabada içmiş belli;

“ Doktor bey bir istirhamım olacak...”

“ Buyurun...”

“ Arkadaş operasyondan sonra alkol alabilir mi?”

&&&

Hamiş: Bu yazdıklarım 2010 yılının aralık ayında yaşandı, söz konusu dişten nisan ayında kurtuldum...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..