Bizler nasıl insanlarız.

İnsanlar kendilerine zarar verebilirler mi?

Vermezler. Ama sigara içerek yalnızca vücutlarına zarar verebilirler.

Yalnızca sigara mı?

Bir örnek vereyim isterseniz.

Bizler evlerimizi yeteri kadar temiz tutarız da dışarıya bakıyorum o kadar temiz değiller. Sokakların her köşesi sigara izmariti, kağıt parçacılarından geçilmiyor. Ne kadar temiz bir milletiz öyle değil mi?

Mesela herkes kapısının önünü temizlese bir yerde bunlara hiç gerek kalmayacak.

Ya pekiyi çevre temizliğine ne demeli. Büyük kentlerin halleri açıkça gözler önüne seriliyor. Çarpık kentleşme. Trafik sorunu. Ya başka. Motorları araçların egzozlarından çıkan zehirli gazlarla birlikte kış aylarında yanan kömürlü sobalardan çıkan ve insanın ciğerlerini kemiren gazlarda eklenince büyük şehirler de yaşamak kaçınılmaz oluyor.

Bir de bunun yanın da kimlere hizmet edecekse tarla açmak mı ya da yüksek binalar yapmak için mi o güzelim ormanları bazı kişilerce yakarak yok ediyoruz.

Günümüzü gün edelim de yarınlarımızı düşünmeyelim.

Çocuklarımızı düşünmeyelim.

Vallahi biz insan değiliz.

Yurt dışına bulunan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Siz, siz olun aman ha yurda geri dönüş yapmayın. O eskidendi. Memleketi mi özlemek… Şimdi eğer imkanım olsa inanın şöyle arkama dönüp bakmam bile. Ölünceye kadar o ülke de kalmaya bakarım.

Çünkü ben insan gibi yaşamak istiyorum.

İnsan olduğumu bile, bile kendime ve aileme hayvan muamelesi yapılmasını istemiyorum.

Çalışmıyorsam, eğer işim yoksa ve ben iş bulanıyorsam kabahat ben de mi?

Hani devlet.

Hani benim güvencem.

Hani sosyal haklarım.

Sigortam ödenmediği müddetçe bakılamıyorum.

Bağkur ya da Sosyal Sigorta olsun hiç farketmez. Bana bir şey olsa ya da ailemden birine anlaşılan bakılmayacağız. Sebep açık, sigortam ödenmedi diye.

Her neyse geç bunları.

Neyi bahsediyorduk. Kirlilikten ve bizlerin nasıl pis bir insan olduğumuzu, öyle değil mi?

Hiç kimse bizlerin birer temiz insan olduğumuzdan bahsetmesin. Tamam evlerimiz temiz olabilir. Her birimiz evlerimize ayakkabılarımızla girmiyoruz. Lavaboya giriyor ellerimizi, yüzlerimizi ayaklarımızı yıkıyoruz. Dışarıya giydiğimiz elbiselerimizi çıkartıyor ev kıyafetlerimizi giyiyoruz. Ama yine de bizler birer pis insanlarız. Çünkü evde uyguladığımız ehemmiyeti dışarı da uygulamıyoruz. Evet, herkesin gözleri önün de yerlere tükürmeler, sigara izmaritleri atmalar. Parklarda oturup çekirdekleri çiğnerken kabuklarını toplayıp önümüzde bulunan çöp tenekelerine atacağımız yerde yerlere atmalar.

Bizler öyle pis milletiz ki. Herkesin kullandığı tuvaletleri temiz tuttuğumuzu mu zannediyorsunuz?

Onun için midir "Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak" levhası insanların önüne ikaz olarak çıkıyor.

Biz temiz bir millet miyiz?

Benim gözlemlerim şu. Evlerimiz de ki temizliği dışarı da uygulayamamak. Her nedense bunu hiç yapamıyoruz.

Evimiz temiz, ya çevremiz.

Karbondioksit ve zehirli gazları soluyup oksijen veren ormanlarımız nerede.

Yandı kül oldu gitti.

Şimdi nerede alacağız oksijenimizi.

Ormanlarımız yok olursa bulutlar nerede toplanacak, yağmurlar yağacak.

Ya pekiyi motorlu araçlar ve onların çıkarttıkları zehirli gazlar.

Özelikle büyük kentler de ulaşım çok zor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi.

Çözüm ne. Tabi ki toplum taşıt araçları. Ama hiç düşünülmüyor. Durağa yayan yürüyeceksin. Otobüs veya metronun her neyse gelmesini bekleyeceksin. Araça binmeye çalışacaksın, araç kalabalıksa ayakta gitmeyi boyun eğeceksin. Sıkışacaksın. Bir de mevsim yaz ayların da ise milletin ter kokusunu solumak zorunda kalacaksın. İndiğin yerden de gideceğin yere yürüyeceksin.

Düşünüyorum da halen hiç masrafı olmayan, egzozdan zehirli madde çıkartmayan bir araç varken şu yaşadığımız dünya da.

Üstelikte bu araç çevre dostu olduğunu çok önceden ispatlamışken.

Spor yapmak için sana imkanlar yaratırken.

Avrupa Milletleri bisiklete binsin diye insanlarına önerirken.

Acaba bizler millet olarak Avrupa ülkelerinden örnek alıp bisiklete bilmeyi neden düşünmeyiz ki?