Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Blog buluşması ve diğer şeyler...

Blog buluşması ve diğer şeyler...
 

İstanbul'dan katılan biri olarak, artık geyik muhabbeti halini alan 'şehir dışından gelsem daha çabuk gelirdim' konusunu sizi bayıltmamak için hiç açmıyorum. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim bazı mahallelerden geçip DMC'ye ulaşmaya çalışırken farklı bir şehire gelmiş gibi hissettim kendimi... Acaba gördüğüm insanlardan kaç tanesi internet kullanıcısı diye düşünürken, yanımda oturan genç kıza ineceğim durağı sordum. Adım adım tarif ettikten sonra, o da bana 'Niye oraya gidiyorsun?' diye sordu. Bir an duraksadım.. Blog yazıyorum desem bir türlü, demesem bir türlü... Aklımdan o anda sadece blogu o kıza durağa gelene kadar anlatabilip anlatamayacağım geçti... Anlatmaya karar verdim. Açıklamam bitince de ister istemez bir yorum getirmesi için yüzüne baktım. Anlamış gibi duruyordu... Masmavi gözlerini kocaman açıp bana bakarak beş on saniye düşündü... Veeee 'yazarsın yani' dedi. Ben 'aslında tam olarak öyle değil' falan desem de 'belegi tam anlamadım ama yazı yazıyorsan, yazarsın?' dedi. Bende (belki de biraz da işime geldiğinden) 'öyle gibi' dedim kısık bir sesle birazda mahçup olarak... Pek bir mutlu oldu, hayran hayran baktı bana...

Paris Hilton'a Amerika'nın mega marketler zinciri Wall Mart sorulduğunda 'ben öyle bir yer bilmiyorum, hiç görmedim' demiş. Sizce bu genç kızımızın blogu bilmemesini, (hadi diyelim blogu bilmiyor olabilir) interneti de sadece ismen bilmesini Paris Hilton'un Wall Mart'ı bilmemesine benzetebilir miyiz? Paris Hilton'un hatırı sayılır bir serveti olduğunu unutmayalım, istese değil Wall Mart'ı, dünyadaki bütün mega marketleri gezebilir. Acaba otobüste yanıma oturan genç kız istese ne yapabilir, nereye kadar yapabilir? Bende o semtleri daha önce görmediğim için kendimi Paris Hilton gibi hisseettim ve çok utandım...

Kafam bu sorularla dolu binaya girerken kendime kızmayı da ihmal etmedim tabi! 'Bırak şimdi bunları' dedim. Sonra düşünürsün bol bol ama şimdi sırası değil, 'İçerisi farklı bir dünya tadını çıkar işte..' Hediyelerimi bayram çocuğu sevinciyle alıp, aşağı indim... Bir buçuk saat geç kalmanın da gerginliğiyle etrafa bakındım. 'Aman Alllahım' ufak bir sorun vardı! Ben kimseyi tanımıyordum! Ama bundan daha büyük bir sorun daha vardı; benden başka herkes kırk yıllık dost gibi görünüyordu.. Bir köşede oturup gözlemlemeye başladım.. Yanıma Pirmete geldi içecek bir şey almak için, iyi ki de geldi... Ben 'sizi okuyorum' dedim. İçimden de 'oleeyyy tanıdık biri işte' diyordum. Okulun ilk günü tanıdık birini görmüş gibi hissettim kendimi . Masaya gittiğimde ise bir takımın parçası gibi... Hemen gidip herkesle tanıştım, gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten... İnsanlar çok içten, çok hoş sohbetti.. Tam da müziğin başlamış olduğu saatte orada olduğum için sohbete doyamadım ama bunun haricinde her şey mükemmeldi...

Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan, İcra Kurulu Üyesi Tijen Mergen ve Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'e, Direnen Mızıkacılar Orkestrası'na ve tüm emeği geçenlere sonsuz teşekkürler...

Ayrıca o gün orda güzel bir akşam geçirmemizde katkısı olan barmenlerimize, garsonlarımıza ve ahçımıza da teşekkür ediyorum.. Onların isimlerini de rica ettim... Sağolsun beni kırmadı Milliyet ve isimleri mail aracılığıyla gönderceklerini söylediler,ulaştığında isimleriyle teşekkür etme fırsatını da bulucağım... kendimizi değerli hissetmemizi sağlayan herkese buradan sonsuz teşekkürler...

Kimbilir belki bir gün içimizden biri Nobel alırken Milliyet blog'a da teşekkür eder:)

 
Toplam blog
: 20
: 1230
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Yunan dili ve edebiyatı mezunuyum.. İçimdeki yazma isteğine mani olamayınca, madem yazıyorum yazdıkl..