Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '16

 
Kategori
Blog
 

Blog-darbe

Milliyet Blog  üyeleri darbeyi nasıl hissetti? Herhalde hepimiz  iliklerimize kadar titreyerek hissettik?
 
Hepimizin ilk izlenimleri şöyleydi? 
 
"Ne darbesi? Kim yapıyor? Ne saçma?..."  Bunun gibi absurd sorularla işin açıklamasına geldik…
 
Vay…Vay..Vay.. Demek FETÖ’cüler işi bu kadar büyütmüşler… Demek devleti ele geçirecek cesarete ve güce sahip olmuşlar.. Veya olduklarını sanmışlar. Vay… Vay.. Vay…
 
Olacak iş miydi? Askeriyeden yana böyle bir kalkışmanın olması ve Türkiye Cumhuriyetinin geldiği bu noktada  başarılı olması… Olacak iş miydi?
 
Ama adam hayaller dünyasında yaşıyor. Adam normal düşünmüyor… Adam kendisini “^Kainatın İmamı” sanıyor…Belki de Padişahlığı, Baş  İmamlığı falan da cebinde görüyordu… Çünkü o ABD’den işlerin ne kertede olduğunu takim edebiliyordu… Bazıları ise ayakta uyuyor ve nutuk çekiyorlardı…
 
“Neler yapmadık bu vatan için
Kimimiz nutuk söyledik
Kimimiz öldük..”
 
Şiirin söyledikleri aynen çıktı… Bunun için boşuna demiyoruz : “Şairler çağımızın bilicileridirler; geleceği şu veya bu şekilde görürler, söylerler.. Ama çoğunluk onlara ne inanır, ne güvenir.. Olsa olsa gülerler… Ha.. Haa.. Ha..! Şair böyle söylemiş…
 
Evet, bazıları nutuk söyledi , bu arada 15.Temmuz Darbesi’nde de 240 kişi öldü… Hepsine de Allah rahmet etsin. Tümü de Demokrasi’yi, Cumhuriyet’i korumak uğrunda öldüler… 
 
Biz de burada Milliyet Blog’da olanları buz gibi seyrettik.. Bu arada tabii  olay üzerine bir çok yazı yazıldı… Onlardan kaç tanesi yayınlandı, kaç tanesi , takılıp kaldı bilmiyorum. Ama Editörler kendilerine verilen ölçüler içinde gerekli gördükleri yazıları baştan itibaren yayınladılar. Buna eminim.
 
Şimdi OHAL durumundayız. Yani biraz yasalar üstündeyiz.. Özel yasalar geçerli. Bir sürü insan ordudan, sivilden tutuklanıyor. Onların hesabı daha sonra adil mahkemelerde  görülecektir.
 
Ama anlaşıldı ki, o ana kadar bir kanser yarası devletin bünyesine işlemiştir ve devlet unsurları ya bunu görmemezlikten gelmiştir (çoğu kanser hastasının yaptığı gibi) yada harekete geçilmesi gerektiği yerde donup kalmışlardır. Yetkililer… Harekete geçmesi gerekenler…
 
Çoğundan  bolca , “Uyumuşuz!”  kirtinmeleri geldi… “Uyumuşuz..!”.. “Uyumuşuz..!”
 
Ama bir noktada vatandaş uyanıktı…
 
Bir de canı yananlar…
 
Aylarca , yıllarca içerde yatanlar…
 
“Damdan düşenin halinden kim anlar?” 
 
Demokrasiyi, Cumhuriyeti kurtarmaya ilk önce onlar koştular ve çekinmeden canlarını verdiler…
 
Bir de, bir çok Adsız Kahraman… Yeni yeni öğreniyoruz bazılarının adlarını.. Kendilerini seve seve  yurt, ulus uğruna feda edenleri…
 
Onlardan en çok  Askeri Liselerde, Harp Okulu’nda çeşitli işkenceler sonucunda okullarını yarım bırakmak zorunda kalanlara acıdım.  Zavallı subay adayları Fetöcülerin elinde ne işkenceler çekmişler ve ne yazık ki bir çoğu da bu yüzden çok sevdiği mesleklerni  bırakmak zorunda kalmışlar. Devlet bu insanlara evvel emirde bir iyilik düşünmelidir ve çaresizliklerine bir çare bulmalıdır. Bu gençler kuşkusuz bu işten en çok darbeyi yiyen kesimdir. Bunlar için en kısa zamanda mutlaka bir şeyler yapılmalıdır.
 
Gerisi mahkeme işleri .. Yurt vatan işleri… Suriye işleri … Güney-Doğu… Sürüp gidecektir. Ne zamana kadar..! Ta ki ulusal çıkarlarmız bir yerde tatmin olana kadar. 
 
Hepimizin aklı başına gelene kadar… Uyanıncaya kadar… Cumhuriyetin ve Demokrasinin öz ilkelerinden ayrılmayana kadar… Devlet düzeninde akıllı bir dengeye varıncaya kadar. 
 
“Benim dediğim dediktir, öttürdüğüm düdüktür…” denildiği sürece tek adam yönetimi nden sözedilebilir.  Ama bizim gibi ülkelerde tek adam yönetimi ilelebet süremez. Fabrika ayarlarına mutlaka geri dönmek  gerekir. Yani Cumhuriyetin ana ilkelerine ve Demokrasinin evresel ilkelerine. ..
 
Yoksa herkes Cumhuriyeti ve Demokrasiyi kendine göre yorumlarsa; sınırlarımızı genişletmeye çalışır,  gittikçe öz yurdumuzdan uzaklaşırsak, işler giderek zorlaşır. 
 
En iyisi bu zor günlerde devletimizi ve ordumuzu sonuna kadar desteklemektir. Yoksa zaten yalnız kaldığımız bir dünyada daha çok ihanetle karşılaşmak gibi istenilmeyecek  bir sonuçla karşılaşabiliriz.  Bunu da hiç kimse istemez.
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..