Blog deyip geçmeyin

Mart ayının dördünde İzmir'de yapılan yanlış bir uygulamayı duyurmak için bir blog kaleme almıştım. Yazımın başlığı, ''Çeşme'de yangından sonra dağa dikilen ağaçlara ceza yazıldı!'' idi.

Evet, yanlış okumadınız; yangının kül ettiği zeytin, incir ve badem ağaçlarının yerine yazlıkçılar bin kadar zeytin fidanı dikmişlerdi. Zeytin fdanları büyüyüp gençleştiğinde biri şikayette bulundu. Gerekçe çok ilginç: ''Zeytinler benim manzaramı kapatıyor!''

Şikayetçi vatandaş dilekçesini gidip Çeşme Milli Emlak Müdürlüğü'ne veriyor. Yetkililer de hemen harekete geçip suçluları buluyorlar. İlk etapta dört yüz lira ceza kesiyorlar. Giderlerken de, ''Ağaçları sökmezseniz, devamı gelecek,'' diyorlar.

Yazımın özeti bu.

Değerli gazeteci-yazar Feyzi Hepşenkal bu blogumu okumuş ve olayı ilginç bularak Milliyet Ege'deki köşesine taşımış.

Blogdan alıntılar yaparak ağaç dikene ceza yazan yetkiliye seslenmiş.

Ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti.

Demek ki yazdıklarımız önemseniyormuş, diye düşündüm.

O nedenle blog deyip geçmeyin.

Sesiniz daha gür çıksın.