Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '07

 
Kategori
Blog
 

Blog falımda közlenmiş patlıcan kokusu vardı

Blog falımda közlenmiş patlıcan kokusu vardı
 

Çok değerli bir Milliyet Blog Yazarı Hanımefendi, bazı MB yazarlarının fallarına bakmış. Sonuçları, kaleme aldığı bir yazı ile okurlarıyla paylaştı. Bu astrolojik yorumlardan nasibini alanlardan biri de bendim. Öncelikle kendisine teşekkür ediyor ve yıldızların, hakkımdaki öngörülerini, Hanımefendi’nin ifadeleri ile aynen buraya alıyorum:


"Aydın Sevinç: İşi gücü bırakıp kendini tamamen yeme içme konularına vericek. Arada bi aşk sevgi konularına merak sarsa da bunlar da yine yeme içme aşkı üzerine olcak."


Bu sözler inanılmaz güzel benim için. Umarım kelimesi kelimesine, noktası, virgülüne doğru çıkar. Aşktan, lezzetten, damak ve gönül hoşluklarından kime ne zarar geldi ki bize de gelsin değil mi? "İşi gücü bırakma" konusuna ufak bir şerh düşerek bu arada.

Bu yorumları, daha doğrusu astrolojik tahminleri okuyunca, "aşk mutfakta pişer" makamından gazelleri, uzunca bir zamandır terennüm etmediğimizi fark ettim. Oysa ki daha birkaç gün önce mutfağımdan, öyle bir közlenmiş patlıcan kokusu doluyordu ki ciğerlerime, yazmasam kendime ayıp etmiş olacaktım. İşte buyurun yazıyorum, kehanet de yerini bulsun babında...

Efendim, bu patlıcan denilen dünya nimeti öyle bir gastronomik materyaldir ki hani bu tepe tepe kullan cinsinden olanlardan. İşin daha da garibi, çok yemek seçen bir çocuk ve ergen olarak ben, daha üniversite yıllarıma kadar ağzıma patlıcan koymadım. Daha sonra o aradaki farkı kapattım ayrı mevzu tabi.

Üç-dört tane kemer patlıcanını yumuşacık olana kadar közlüyoruz. Köz dediysem tabi ki ideal olanı kömür ateşinde olanı ama şartlar gereği siz elektrikli ızgarada da yapabilirsiniz. Biraz parfümsüz olur ama olsun ne yapalım? Sevdiğiniz, her daim misk-i amber kokacak diye bir şart yok değil mi?

Közlenmiş patlıcanlarımızı ateşten alıp, yerlerine bir-iki tane dolmalık kırmızı Arnavut biberi koyuyoruz. Biberler pişerken, akar su altında patlıcanlarımızın kabuklarını soyuyor ve kararmamaları için limonlu suda bekletiyoruz.

Pişen kırmızı biberlerimizin de zarlarını soyuyoruz. Patlıcanları çok ince kesiyoruz. Biberleri de birer santimlik parçalar halinde dilimliyor, servis tabağına aldığımız patlıcanların üzerine koyuyoruz. Bol limon, sızma zeytinyağı ve tuzumuzu ilave ediyoruz.

Vallahi böyle de afiyetle yenir ama durun acele etmeyin, şov daha yeni başlıyor zira.

Közlenmiş patlıcan ve biber, çeşnileriyle birlikte iyiden iyiye tahrik edici bir hal alıp; servis tabağında, en isterik duruşuyla yatarken, geliyoruz işin fantezi kısmına.

Bir su bardağı kadar kaymaksız ve susuz yoğurda, bir kahve fincanı miktarınca mayonezi karıştırıp, dövülmüş sarımsaklarımızı da ilave ederek bir süre çırpıyoruz. Ve sonra bu sosu, patlıcanımızın üzerine boca ediyoruz. Dekoratif ve estetik incelikler, çizgi ve kıvrımlar size ait.

Son olarak da kırmızı pul biber, kuru nane, fesleğen gibi aşk iksirlerinden yardım alıyor, ince kıyılmış maydanozlarımızı da, en derin ve etkili sevda aromaları olarak, tabağımızın üzerine ilave ediyoruz.

Başlı başına bir yemek olarak kullanılabileceği gibi, zengin bir ızgara et tabağının yanında müthiş etkileyici bir zeytinyağlı soğuk tabağı olacaktır.

Afiyet olsun efendim. Damaklarınızı ve yüreklerinizi; aşktan ve lezzetten sakın ola ki mahrum bırakmayınız. Yoksa inanın hayat, çok tatsız ve tuzsuz olacaktır. Kurutulmuş fesleğen kokularınıza defne yapraklarınızı karıştırın hadi, ne duruyorsunuz?

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..